Bu yıl yazıp söylemekten bıktığımız ‘dar kadro’ sorunu dün yine kıskacına almıştı Beşiktaş’ı. Bir önceki maçta Ersan, Necip, Gökhan’ı cezalara kaptırmıştı; İ.Toraman, İsmail, Uğur, Holosko, Almeida da sakattı. Hem orta alandan hem zaten yetersiz oynayan savunmadan bunca birinci adam eksilmişti. Ne var ki bu sorununun etkisinde bile yapabilecekleri olabilirdi. Çok çalışmalı, zaaflarını bilerek oyun planı uygulamalıydı.
Samet Aybaba, Akhisar maçında denemediğini bu kez elindeki olanaklara göre bir oyun planı hazırlayarak denedi. Sol kenardaki bitmez tükenmez sıkıntıyı, Emre’nin önünde Mustafa’yı oynatarak çözmeyi amaçladı. Üç solbek İsmail, Uğur, Gökhan’ın yokluğunda, önceki iki maçta 30’lu dakikalarda yetersizlikten dışarı aldığı Emre’ye yeniden forma verdi çaresizlikten. Emre’nin kademesinde Escude olacaktı! Dentinho ilk kez onbirde idi!
Ligin 31.maçında sanki yeni kurulmuş, ne vereceği kestirilemeyen bir takımdı Beşiktaş. Orduspor beklendiği gibi Beşiktaş’ın solundan yüklendi önce. Ama Mustafa, Aybaba’nın umduğunu başardı. İçeri kaçan Olcay da savunma işlerine omuz verince Ordu oradan geçemedi. Ne var ki soldan gitme inadını bırakıp iki kanadı da kullanmaya ve hızla kanat değiştirmeye başladığında Beşiktaş’ın solu gene çözüldü. Orta alanda savunma önündeki boşluğun da rakibe bırakılmamasına özen gösterdi Beşiktaş bu kez. Yalnızca oyunun hızlandığı ender anlarda bunu başaramadı. Fernandes bir kere daha çok top kaybı yapan ve oyuna umulan olumlu katkısı olmayan bir adamdı. Sanki futbola soğumuştu. Dentinho zararsızdı, ama oyuna ağırlık koyan biri değildi. Mamadou Niang’ın golünde akla gelebilse de, ofsayt yoktu.
Mustafa Pektemek’in ikinci yarı başında yeniden sakatlar grubuna katılınca yerine Oğuzhan girdi ve Olcay sola geçti. Bu solun boşalması demekti. Ama hücumların kalite kazanmasını da sağladı.
Onca eksiği olan ve maçın akışı içinde bile iki sakat veren Beşiktaş’ı takımca ele alıp genel sözler etmek yanıltıcı olur. Ancak, bireysel bakışlar yerine oturur. Olcay, savunmayı çok sevmiyor ve hatta bilmiyor, ama iyi kurulmuş bir takım içinde müthiş bir hücum gücü olacağını gösteriyor. Oğuzhan da öyle. İyi kurulmuş bir takımda onu da alkışlamaktan yoruluruz.