Bilenler hatırlasın, bilmeyenler zahmet edip bulsunlar: "Bize Yüzde Altı Derler" isimli efsane yazıyı.
Fitne dönemlerinde, "Koşan yürüsün, yürüyen dursun, duran otursun." şeklindeki tavsiye de aklımızın tam ortasında dursun.
Birkaç yıldır, "Bu toplumun geleneğinde ve genetiğinde olmayan sapmalar, organize şekilde yerleştiriliyor." şeklinde bir kanaatim var, teğet geçiyorum, mevzu geniş.
Çok farklı şeytanları çok yönden üzerimize saldılar, evelallah alt edip geçeriz, gönül ister ki hasarımız büyük olmasın.
Zaman zaman, bahse konu sapkınlıklar hakkında yazıyoruz. Bu sapkınlar ve bunların organizatörleri sinsi sinsi çok mesafeler aldılar. Kendilerini artık yeterince semirmiş görüyorlar ki Müslüman mahallesine cüretkarca saldırıyorlar.
Maalesef, medya eliyle meseleyi yumuşatarak ve munis göstererek ama bu arada terörize omurgalarını da hazır ederek, yıllardır hazırlanıyorlar.
Farkında değiliz ama geçtiğimiz cuma günü ülkemiz, belki de tarihi boyunca karşılaştığı en büyük provokasyonların birinden yiğit gençlerimiz sayesinde kurtuldu. Eğer bu provokatif eylemi düzenleyenler amaçlarına ulaşabilselerdi şu anda çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık.
Günlerden Cuma, yani Müslümanlar için kutsallığı tartışılmayacak bir zaman dilimi!
Yer, atalarımızın yadigarı Beyazıt Camii'nin de içinde bulunduğu Beyazıt Meydanı!
Eylem, sapkın davranışlarda bulunan LGBT bireylerinin güya kendilerini ifade etmek istemeleri!
Eğer birileri bir savaş çıkarmak istiyorsa bundan daha iyi bir provokatif eylem düzenlenemezdi.
Eylemden haberi olan Müslüman gençler Beyazıt Meydanı'nda toplanmışlardı.
Sapkınlar da garabet kıyafetleri ve ellerinde bayraklarıyla akın akın Beyazıt Meydanı'na doğru geliyorlardı.
Her şey tam da bu provokatif eylemi düzenleyenlerin arzuları istikametinde gelişiyordu. Ellerinde şarap kadehiyle, kahkahalar eşliğinde, provokasyon hazırlığında olduklarından şüphe yok.
Yoksa aynı saatte ABD Konsolosluğu binasına asılan LGBT bayrağı başka türlü nasıl izah edilebilir!
Bu meselelerin çok yönlü analiz edilmesi lazım. Öncelikle, düşmanlarımız neye hazırlanıyor, nasıl ve nelerle hazırlanıyor, bilmemiz lazım.
Telaş ederek kabul edelim ki çok yakınlarımıza kadar bu sapkınlıklar sokuldu. Pek çok önemli insanın, bu sapkınlıklar söz konusu olduğunda, boynunun bükük kalması da manidardır!
Bir anda her şey tersine döndü!
Bir meydan savaşı izlemeyi bekleyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı.
Meydandaki yiğit gençler, üzerlerine sinmiş sekine ve aklı selimle; yaptıkları ayrıştırıcı değil birleştirici konuşmayla bir duruş gösteriyorlardı.
Bir fikri, tavrı, duruşu gençlerin sahiplenmesi önemlidir. Saf ve berrak İslam şuuru söz konusu olduğunda da bu durum tebellür ediyor. Bu tavrın sahipleri, Hz. Alilerin, Hz. Mus'abların çağımızda yaşayan benzerleridir. Onları, temsil ettikleri hakikat sebebiyle çok seviyoruz, alınlarından öpüyoruz.
Müslüman gençler, LGBT'li sapkınlara davranışlarından vazgeçmeleri ve kurtulmaları için kucak açtılar.
Ötekileştirmiyor, yardımcı olmaya çalışıyorlardı.
Sapkınların bile temel insan hakları vardır. Ama sapkınlığı yaymak bir hak değildir.
İşte bu aklı selim ve sekine, bu provokasyonu düzenleyenlerin hiç de beklemediği bir tavırdı.
Karşı tarafta ise sayıları çok daha fazla olmasına rağmen, her bir yönden akın akın Beyazıt Meydanı'na gelen LGBT taraftarlarına bir korkaklık hakimdi.
Her ne kadar meydana girmek için bir hamle yapsalar da karşılarında sanki koca bir ordu varmışçasına korkup gerisin geriye kaçtılar.
Oysa gençler Yüzde Altıydı...
İnanmışlardı...
Haklı olduklarına...
Doğru yolda olduklarına...
Hakkı savunduklarına...
İnanç değerlerine sahip çıktıklarına...
Ahlaksızlığın karşısında olduklarına...
İnandıkları için güçlüydüler...
İnandıkları için kenetlenmişlerdi!
Onların bu inanmışlıklarını ve kenetlenmişliklerini gören sapıkların kalplerine bir korku düşmüştü.
Hayır, düşürülmüştü!
Tıpkı Bedir'de bir avuç Müslümana karşı Mekke müşriklerinin kalbine düşürülen korku gibi...
Gerisin geriye kaçtılar!
Allah, yiğit gençlerin sayesinde memleketi büyük bir felaketten korudu.
Allah o gün Müslümanların kalbine sekine, sapkınların kalbine ise korku vermişti.
Eğer o gün Müslüman gençler bu inanmışlıkla orada olmasalardı yaşanacak rezaletleri hayal etmek bile istemiyoruz.
"Biz gelince onlar gidecekler!" sözü vücut buldu.
Biz Hakk'a inandığımız ve Hakk'ı koruduğumuz için Allah Müslümanlara aklı selim ve sekine vermişti.
Biz değerlerimizi koruyup ahlaksızlığın karşısında olduğumuz için Allah sapkınların kalbine korku saldı.
Darısı bütün Müslümanların ve Allah düşmanlarının başına!