Türkiye tarihi bir adımı attı. 40 yıldır devam terör örgütü PKK, lideri Öcalan tarafından yapılan çağrıyla kendisini feshetmesini ilan etti. Sadece Türkiye kamuoyu değil, bütün dünya buna ilişkin olumlu tekiler verdi. Türkiye'de ortaya çıkan Irak, Suriye ve Avrupa'da etkinlik oluşturan bir yapının feshedilmesinden bahsediyoruz. Türkiye'ye binlerce can kaybettiren, ailelerin ocağına ateş düşüren, Türkler ve Kürtler arasında kin tohumları eken bir örgüt. Şimdi bunun liderliğini yapan şunu söylüyor: "Kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir".
Çağrı metninde önce tek parti rejiminin tekçi kültür ve kimlik politikalarının eleştirisi yapılıyor. Resmi ideolojinin tek parti dönemindeki dışlayıcı ve baskıcı pratikleri bunlar. Bu şartların etkisiyle isyan olarak doğduklarına işaret ediliyor.
Metnin ikinci önemli kısmı PKK'nın kendisine yönelik eleştirilerini oluşturuyor. Soğuk savaş döneminin sosyalist yapısından etkilendiği ifade ediliyor. PKK, komünizmden etkilenerek ortaya çıktı. Baas tarzı sosyalizmi savundu. Kürtçülük ve sosyalizm kırmasından oluşan bir ideoloji ile hareket etti. Öcalan, artık bunların tarihi önemini kaybettiğini söylüyor. Yeni bir dünya ve yeni bir tarihe geçildiğine işaret ediyor. Bu yeni dünya ve tarihte PKK'ya yer yok. Sürdürülebilir bir ideoloji de değil.
Öcalan, sonuçta PKK'nın öteden beri peşinde olduğu taleplerden de vazgeçtiğini şu ifadelerle dile getiriyor: "Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır". Türkiye'nin siyasal birliği açısından bunlar çok önemli vurgulardır.
Bunun yerine talep edilen şeyler çağrı metninin alt okumalarında anlayabiliyoruz. Kimliğin kabulü, demokratik siyaset ve hukuk devleti ile katılımın sağlanması. Aslında demokrasi ve hukuk devleti çerçevesinde bireysel kimlik haklarının kabul edilmesi... Kolektif temelde tanınma talebinden vazgeçiliyor.
Ayrıca metinde ifade edilen "bin yıllık Türkler ve Kürtler kardeşliği" de (Ki Bahçeli de bunu vurgulamıştı) önem taşıyor. Anadolu coğrafyasında İslamlaşmanın tarihi bin yıldır. Bizi burada tutan siyasal bilinçaltı bu bin yıllık İslam ruhudur. Ne kadar sekülerleşme olursa olsun her zaman millet birliğimizi sağlayacak temel bilinç budur.
Çağrı mektubuna PKK uyacak mı? Herkesin sorduğu soru bu. Haklı bir soru. Ancak bu soru hiç bir zaman gelinen aşamayı küçültmez. Sonuçta PKK terör örgütünü kuran, 40 yıldır liderliğini yapan ve önemli bir sosyolojik etkiye de sahip olan kişi bu açıklamaları yapıyor. Savaşa son vermeyi ilan ediyor, kolektif taleplerden vazgeçiyor. Demokrasi ve hukuk devleti içerisinde kalmaya çağrıda bulunuyor.
Kamuoyunda devlet terör lideri ile pazarlık yapar mı gibi yaklaşımlar arzı endam ediyor. Aşırı milliyetçiler ve etnikçiler, adeta terörün devam etmesini istiyorlar. PKK'nın lağvedilmesinden dolayı üzülüyorlar!
Türkiye, bu çağrı ile beraber yeni bir tarihi döneme geçiyor. Annelerin gözyaşlarını dindirmeye son veriyor, evlere ateş düşmesine son veriyor. İnsani açıdan en önemli taraf da budur. Terörsüz Türkiye ağlamayan anneler demektir!
Ortadoğu'da İsrail artık tamamen kontrolden çıkan bir devlete dönüştü. Netanyahu ve Trump, yeni bir Ortadoğu projesini uygulamaya koyuyorlar. Bölgede Kürtler üzerinde de ciddi hesapları var. Siyonizm, Ortadoğu etnik grupları ve azınlık yapılarını kendisine müttefik yapmak istiyor. Kürtlerle ilgili bunu açıkça deklare ettiler. Türkiye, Bahçeli ile başlattığı süreç ile bu teşebbüse karşı büyük bir duvar oluşturdu. Kürtlerin en fazla yaşadığı ülke olarak İsrail'in teşebbüsünü bloke ediyorlar.
Terörsüz Türkiye, demokratik Türkiye ve Türklerle Kürtlerin kardeş olduğu Türkiye tarihi hayırlı olsun!