Hürriyet gazetesinin “ByLock” haberleri “orantısız” ve şedit bir tepkiyle karşılandı.
Bunu anlamak gerekiyor...
Daha doğrusu, “Biz gazetecilik yapıyoruz. Kim böyle malzemenin üzere atlamaz? ByLock’un patent sahibine ulaşarak büyük bir iş yaptığımıza inanıyoruz!” diyen Hürriyet yetkililerinin, tepkilere bakarak bir tecessüs geliştirmeleri gerekiyor.
ByLock’un patent sahibi olduğunu söyleyen David Keynes, öyle gizemlerle örülü “ulaşılamaz” biri değil.
Hürriyet’i konuşmadan önce kendisi birçok yeri aramış...
Birçok gazeteciye, siyasetçiye, kanaat önderine ulaşmış ve birtakım “itiraflarda” bulunacağını söylemiş ama niyeyse (niye acaba?) yüz bulamamış.
Hürriyet gazetesi yetkililerinin, bunun nedeni üzerinde de düşünmeleri gerekiyor.
Eleman çünkü, hâlâ FETÖ’cü.
İsmiyle, cismiyle (ismi Alparslan bu arada), faaliyetleriyle bilinen ve üstelik aranan bir adam...
Demek ki, yönlendirme yapacağı bilindiği için yüz verilmiyor.
Nitekim yönlendirme yaptı.
Hürriyet gazetesinin o “itiraflara” balıklama atlayacağını bildiği için, son zamanlarda “ekran figürü” haline getirilen bir Doğan Medya Grubu mensubunu aradı ve “döküldü...”
Hürriyet gazetesi de, bu dökülmelere aracılık ederek ByLock konusunda kanaat oluşturmaya çalışan odağın ekmeğine yağ sürdü. Bir diğer ifadeyle, o odağa yardımcı oldu.
Hürriyet gazetesinin, ByLock haberleri bize şunları söylüyor:
BİR- ByLock, herhangi bir mesajlaşma aracıdır. Herkese açık, dolayısıyla herkesin “rahatlıkla” bilgisayarına indirebileceği bir programdır.
İKİ- ByLock Ocak 2016’dan sonra kullanılmamıştır. Oradaki mesajlaşmaların 15 Temmuz’daki kalkışmayla ilişkilendirilmesi gereksizdir.
ÜÇ- ByLock kullanan herkes FETÖ’cü değildir. En azından, kullanıcılardan yüzde 10’u FETÖ’cü değildir.
DÖRT- ByLock yazışmaları, darbe yargılamalarında “delil” teşkil etmez.
Durum, tam tersi oysa...
ByLock, sadece “referansla” indirilebilen bir program.
FETÖ’cü değilseniz, haberleşme ağına dâhil olamıyorsunuz.
ByLock, FETÖ yapılanmasını ortaya koyan “birincil kaynak” işlevi görüyor. Dolayısıyla, darbe yargılamalarına delil teşkil edecek içerikler ByLock yazışmalarında fazlasıyla mevcut...
ByLock yazışmaları Mayıs 2016’da deşifre edildi. Yazışmalar, deşifre edildikten sonra da devam etti. (Darbe gecesi, Genelkurmay karargâhında ByLock aracılığıyla mesajlaşan askerin görüntüsü çok şey anlatıyor.)
ByLock, darbeden sonra da kullanıldı. (Buna ilişkin içerikler Sabah ve Star gazetesinde yayınlanmıştı. Bu satırların yazarı da bu içeriklerin bir bölümünü bu köşede faş etmişti. Hani, “Polis ifadesinde her şeyi inkâr edelim, pişmanlık yasası tuzağına düşmeyelim, hatta açıkça Fetullah Gülen’e küfredelim” diye kendi aralarında taktik geliştiriyorlardı...)
Hülasa, Hürriyet gazetesi David Keynes adlı sahtekâr FETÖ’cünün (Alpaslan Demir’in) yönlendirmesine geliyor ve FETÖ örgütlenmesi konusundaki en “önemli delili” itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Bunu da, tartışma programlarına çıkararak “itibar” skalasında iyi bir yere yerleştirmeye çalıştıkları bir muhabirlerine yaptırıyor...
Şu “FETÖ kullanıcılarının yüzde 10’u FETÖ’cü” değil manipülasyonu için de bir çift söz söylememiz gerekiyor...
Kimi koruyor Hürriyet gazetesi?
ByLock’tan hangi “önemli” kişinin ismi çıkarsa şaşırırız? Ya da şaşırırsınız?
Benim şaşırmayacağım çok sayıda isim var.
En azından (kendi adıma) bunu test etmiş olurum.
Tıpkı, uzunca bir süre bize “Atatürkçü”, “laik”, “ulusalcı”, hatta “liberal” rolü yapan ve 17-25 Aralık sürecinde elinde “tape”yle, yakalan zevata şaşırmadığım gibi!