İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu arasında uzayıp giden düello Kılıçdaroğlu lehine sonuçlanmış görünüyor. En azından şimdilik.
İmamoğlu yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olacağını açıklayarak başladığı yere geri dönmüş oldu.
Bu bir geri çekiliştir, pes etmektir.
Buz gibi adaydı çünkü Ekrem İmamoğlu.
HERO OLDU ZERO!
Önce masanın ortak Cumhurbaşkanı adayı olmak istedi. Denedi, başaramadı. Cumhurbaşkanı yardımcılığına razı oldu.
Rolüne de hemen uyum sağladı. İnsanı gülümseten kampanya kliplerinde gayet mutlu ve uyumlu görünüyordu.
Seçimler kaybedilince yenilginin faturasını Kılıçdaroğlu'na yıkıp kaçmak istedi. Sanki iki gün önce "emret Sayın Cumhurbaşkanım" diye piyes oynayan o değilmiş gibi ellerini yıkayıp çıkacağını sandı. Fena yanıldı.
Utanmadan "değişim şart" dedi ama Kılıçdaroğlu'nun elinden kurtulamadı. Değişen bir şey olmadı. "Kahramanın Yolculuğu" meğer patinajdan ibaretmiş!
Hero oldu zero!
BAŞINI YİYEN AKŞENER'DİR
Karşı ittifakın ortak Cumhurbaşkanı adayı olmak için çıkmıştı sonuçta yola. Büyük bir hırsla, inançla ve arkasına aldığı muhalif medya rüzgarıyla epeyce de esti gürledi.
Parti disiplinine, siyasi ahlaka uymayan işlere bile girişti. Başka bir partinin Genel Başkanıyla kendi Genel Başkanının ardından miting yaptı, yanak yanağa poz verdi.
Kendisi Cumhurbaşkanlığı için ne kadar istekli olursa olsun bu noktadaki vebal kuşkusuz Meral Akşener'e ait. İmamoğlu'nu Kılıçdaroğlu'nun önüne atan o oldu çünkü.
Mahkeme kararını öngörerek oluşan havadan faydalanmak istedi tecrübeli siyasetçi. Kılıçdaroğlu Almanya'dan gelmeden kendisi Ankara'dan tam gaz çıkıp geldi.
Ekrem Bey'in boynuna sarıldı, Dilek İmamoğlu arka planda ağlarken kahkahalar eşliğinde, "daha yeni başlıyoruz Ekrem" diye muştuladı.
Ama İmamoğlu'nu hedef tahtasının ortasına yerleştiren asıl şey Akşener'in -Kılıçdaroğlu'ndan rol çalarak ama en çok da Kılıçdaroğlu'nu kendi kurguladığı sonuca icbar ederek- İmamoğlu'nu Saraçhane'deki kalabalığa kendi adayıymış gibi takdim etmesi olmuştu.
Nitekim Kılıçdaroğlu ertesi gün, İmamoğlu'nun gözünün içine baka baka hedefini canlı yayında 12'den vurdu: "Gülümsemeye ve 16 milyon İstanbulluya hizmet etmeye devam et".
ADAY OLAMADAN YIPRANDI!
Seçim sonrası süreçte ısrarla ve bir nevi fikri takiple "değişim" diyen, her lafı oraya getiren, "iktidar için değişim" adıyla açtığı internet sitesinde, yazdığı makalede, verdiği röportajlarda Kılıçdaroğlu'na açıktan muhalefet etti.
Karşısına öyle konumladı ki kendini, adaylığı açıktı.
İmamoğlu CHP Genel Başkanlığı için buz gibi adaydı.
Hem de girdiği her seçimi kaybeden ama ilk kez konumunu pekiştirme ihtiyacı hisseden Kılıçdaroğlu'na "buradayım be buradayım" diye masa tokatlatacak kadar adaydı İmamoğlu!
Şimdi "adayım demedim, yola çıkıyorum dedim" diye "kıvırtmasın" hiç boşuna.
Attığı her adım, yaptığı her manevra adaylığının şartlarını oluşturmak, olgunlaştırmak içindi. Kılıçdaroğlu'na yönelen öfkeden, yılgınlıktan faydalanmak kendine yer açmak istedi.
Bütün bunlar ortalıkta, herkesin gözü önünde oldu.
Bu açıdan önceki gün yaptığı basın açıklamasındaki steril dilin, kıvrak cümlelerin inandırıcılığı yok.
Başarılı bir İBB Başkanı olmak yerine başka şeylere heves eden, deneyen, kaybeden, deneyen, kaybeden bir aday adayı şu anda.
O da Kılıçdaroğlu onu CHP adayı olarak gösterirse tabii!
Başladığı yerde ama başladığı gibi değil Ekrem İmamoğlu.
Üst üste çok kaybetti, eridi.
Hedef küçülttü...
Beyhude geçti 4 buçuk yıl...