İKİ haftadır yazılarımı yaşlılık konusuna ayırmıştım. Bu hafta sevgili arkadaşım Op. Dr. Serhat Totan’ın sosyal medyada paylaştığı, The Guardian’da yayınlanan bir makale ilgimi çekti ve bu makale de yer alan bir takım enteresan bilgileri sizinle paylaşmak istedim.
Office for National Statistics’in, İngiltere’de 300 bin yetişkinle yaptıkları bir çalışmaya göre orta yaş insanlar, en düşük yaşam tatminine sahipken, anksiyete düzeyi en yüksek grup. Daha detaylı bakıldığında hayattan tatmin seviyesi, 40-59 yaş arası oldukça düşük ve en kötü olduğu dönem 50-54 yaş arası. Hayat tatminin en yüksek olduğu grup ise 70-74 yaş arası. Bunu sırasıyla 65-69 yaş ve 16-19 yaş grupları izliyor. 75-79 yaş arası grupta fena değil ama daha da yaşlandıkça tatmin biraz düşüyor.
Mutlulukta, hayat tatmini ile benzer bir durum gösteriyor. 40-59 yaş grubu en mutsuz kişiler, özellikle 50-54 yaş arası mutsuzluğun zirve yaptığı dönem. 65-74 yaş arası ise en mutlu grubu oluşturuyor, bu grubu 16-19 yaş grubu izliyor. Daha acı olan ise, 90 ve üzeri yaş grubu, 40-59 yaş grubundan daha mutlu. Diğer bir çarpıcı sonuç ise her yaş grubunda kadınların, erkeklerden çok daha mutlu olması. Bu çalışmada bahsedilmemiş ama dünya genelinde kadınlar toplam da 18 trilyon dolar kazanırken, 28 trilyon dolar harcamaları bir faktör olabilir. Ama hakları tabi, ayrıca estetik de çok önemli, ayrıca biz de taş mı yiyelim?
Peki, bu orta yaş, yani 40-57 yaş grubunun derin mutsuzluğunun ve yaşam tatmini düşüklüğünün sebepleri neler? En büyük sebep, çocukların ve yaşlanmakta olan ebe beyinlerin sorumluluklarının aynı zamanda üst üste gelmesi. Bir yandan çocukların geleceği ve problemleri ile endişelenilirken, bir yandan da yaşlı anne ve babaların bakımı ilgili problemler kişilerin stres seviyesini artırıyor. Bu duruma, ekonomik zorluklar ve aile içi geçimsizlik, boşanma gibi ekstra sorunlar eklendiğinde kaçınılmaz olarak anksiyete oluşuyor. Anksiyete her ne kadar iç sıkıntısı olarak adlandırılıp kolayca geçiştirilse de işin iç yüzü o kadar basit değil. Anksiyete normal de yapılması kolay sıradan işlerin bile yapılmasını zorlaştıran, kişisel performansı etkileyen ciddi bir hastalık ve tedavi edilmesi şart. Eğer tedavi edilmezse kişinin hayatını çok zorlaştırıyor, hatta cehenneme çevirebiliyor.
Orta yaşın aşılması ve sorumlulukların azalması ile birlikte mutlulukta belirgin bir seviye artışı oluyor. Yaşlanmayla birlikte, sorumlulukların azalması, ufak tefek olaylar göz ardı edilerek yaşanmaya başlanması, resmin tamamına bakmanın başlaması ve bilgeliğin artması mutluluk da ve hayat kalitesin de belirgin bir artış sağlıyor. Yani yaşlanmak, bir nevi mutluluğun anahtarı oluyor. Bu bilgiler bana oldukça enteresan geldi ve sizlerle paylaşmak istedim. Yazdıklarımın ışığında çevremdeki arkadaşlarıma mesajım şu; dayanın arkadaşlar az kaldı!