Televizyona öyle kişiler çıkıp öyle şeyler söylüyorlar ki... Toplumu sağlık konusunda yanlış yönlendiriyorlar. Lütfen her söylenene inanmayın.
Geçen hafta televizyonda program ararken bir kanalda -adı lazım değil- akademik unvanlı çok bildik bir zatın öngörüsü beni çok eğlendirdi. Ramazan’da orucun faziletlerini, insan sağlığına olan yararlarını, kendi bakış açısından yorumluyor, “Oruç tuttuğumuzda bağırsaklarımızda bulunan mikroplar ve parazitler de aç kaldıklarından birbirlerini yerler ve dolayısıyla bağırsaklarımız temizlenmiş olur” diyordu. Söylediklerine o kadar inanmış ki sözlerine ekliyordu: “Bu böyle bilinmeli.” Bir ferman olarak önemli bir buluş yapmış edasıyla. Hiçbir tıbbi eğitimi bulunmadığı için bu kişi insan vücudunu nasıl düşünüyorsa! Hoş o akademik unvanı nasıl aldığını da bir türlü çözemedim. Uluslararası bilimsel yayın indekslerinde tek bir yayını bile bulunmuyor!
YEŞİL ÇAYI SUÇLU GÖREN UZMAN
Aslında sorun sadece herhangi bir sağlık eğitimi almamış kişilerde değil. Bahsetmek istediğim bir diğer örnek ise yine alanında tanınmış bir uzman hekim/akademisyenle ilgili. Bir süre önce benimle röportaj yapmak üzere odama gelen TV muhabiri hanım, bitki çayları hakkında konuşmamız sırasında kendisinin ‘akdeniz ateşi’ hastası olduğunu, ancak çok sevdiği halde hekiminin yeşil çay içmesine izin vermediğini söyledi. Merak edip nedenini sorduğumda aldığım cevap gerçekten komikti. Hanımefendinin rutin kontrollerinde karaciğer enzim değerleri bozuk çıkmış (yani karaciğerinde bir sorun var). Uzman nedenini öğrenmek için “Neler yedin, içtin?” diye sormuş. Akdeniz ateşi hastalarının sürekli olarak kolşisin içerikli tableti kullanmaları gerekmektedir. Muhabir de kolşisin tabletin yanı sıra sadece kısa bir süre önce geçirdiği soğuk algınlığı için parasetamol (ağrı kesici) içerikli bir ilacı kullandığını ve yeşil çay içtiğini söylemiş. Uzman hemen karaciğer değerlerini bozan etken olarak suçlu yeşil çayı görerek, bir daha yeşil çay içmemesini önermiş. Halbuki hanımefendinin kullandığı ilaç içindeki parasetamolün karaciğer üzerinde olumsuz etkileri çok iyi biliniyor. Yani yetersiz bilgiye sahip uzman suçlu olarak yeşil çayı görmüş, hastasını yanlış yönlendiriyor. Benim merak ettiğim bu yanlış bilginin ne kadar yayıldığı!
Kanımca sorun, akademik unvanlı ya da unvansız kişilerin yeterli bilgiye sahip olmadıkları konularda kendi yanlış bilgi ve öngörülerini başkalarına doğruymuş gibi aktarmalarında. Özellikle 2000’li yıllardan sonra sağlanan bilimsel gelişmeler; hastalıkların nedenleri, hastalıklar ve kullanılan ilaçlarla tüketilen besinlerin ve kullanımı giderek yaygınlaşan bitki çayları dahil bitkisel ilaçlar ve besin desteklerinin etkileşimlerini ortaya koymaktadır. Bu bakımdan bu gibi yanlış yönlendirmelerden kaçınmak için doğru, güncel bilimsel müracaat kaynaklarının izlenmesi ya da konunun gerçek muhatabı olan gerçek fitoterapi uzmanlarına (kendini fitoterapist hisseden değil, yüksek lisans eğitimini tamamlamış) danışmalarını öneririm.