Galatasaray'da karaborsa bilet skandalına dair bilgiler ardı ardına çorap söküğü gibi geliyor. Soruşturmaya dair bana ulaşan bilgiler arasında, Galatasaray'ın bilet satış sistemindeki açığı suistimal etmek suretiyle kombine kart sahipleri tarafından kulübe devredilen biletlerin tamamının tek bir kurumsal alıcıya devrinin mümkün olduğu bilgisi de var. Bu boşluk Galatasaray yönetimi tarafından başından beri biliniyor mu, bilinmiyor mu soruşturma neticesinde ortaya çıkacak. Ancak kesin olan husus, bu boşluktan yararlanmak suretiyle binlerce kombine biletin, bir yöneticinin şoförü olan şahsa kurdurulan şirkete bir defada devredilerek ve biletlerin karaborsada satılarak haksız kazanç sağlandığı yönünde. Konuştuğum hukukçular, bu eylemler ile Vergi Usul Kanununa muhalefet suçunun işlendiğine dikkat çekiyorlar. Yine bu hukukçular, elde edilen haksız kazancın, çeşitli yollardan aklanmak suretiyle sisteme sokulduğunu ve bu şekilde "kara para aklama" suçunun işlenmiş olduğunu söylüyorlar. Sistemi kuran, işleten, haksız kazanç elde eden Galatasaraylı yöneticiler ayrıca hizmetten ötürü güveni kötüye kullanma suçlaması ile karşı karşıya kalacaklar.
Eğer karaborsadan elde edilen haksız kazanç Galatasaray'ın kurumsal hesaplarına geçmek suretiyle aklanmışsa işte o zaman durum çok vahim. Rezan Epözdemir, Fatih Altaylı gibi Dursun Özbek muhalifi Galatasaraylılar karaborsa bilet skandalı konusunda kamuoyunu bilgilendiriyor ve bu işin faillerinin yargı önüne çıkarılmasının bayraktarlığını yapıyorlarmış gibi görünüyor. Geçtiğimiz hafta, Galatasaray Yüksek Divan Kurulu Toplantısında, Rezan Epözdemir'in konuya ilişkin yaptığı açıklamalar yer aldı. Rezan Bey, Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek tarafından karaborsa bilet konusunda savcılığa yapılan suç duyurusunun faillerin bulunmasına değil, tam tersine suçun ortaya çıkarılmasına gayret edenlere yönelik olduğunu kamuoyuna açıkladı. Galatasaray tarafından savcılığa bir başvuru yapıldığı bilinmekle birlikte içeriği konusunda kimsenin bilgisi yok. Bu sebeple Rezan Bey'in açıklamalarını şimdilik doğru olarak kabul etmemiz gerekiyor.
Rezan Bey bu açıklamaların ardından karaborsa bilet skandalının faillerinin bulunarak cezalandırılması amacıyla bizzat suç duyurusunda bulundu ve dilekçesini basına sundu. Bu dilekçe tam da beklediğimiz gibiydi. Buna ek olarak, Rezan Bey karaborsa bilet skandalının örgüt halinde işlendiği düşüncesinde. Bu yüzden yukarıda değindiğimiz ithamlara ilave olarak suç işlemek amacıyla örgüt kurmak da Rezan Bey'in suçlamaları arasında yerini almış. Rezan Bey'in dilekçesi büyük ölçüde gazeteci Fatih Altaylı'nın ve eski divan kurulu başkanı Hayri Kozak'ın konuya ilişkin açıklamaları ile sosyal medya paylaşımlarına dayanıyor. Rezan Bey'in dilekçesinde aydınlatılmasını istediği hususlar yazımın giriş bölümünde yer alan somut bir olaydan daha kapsamlı ve daha geniş. Bu sorulara savcılığın bulacağı cevapları, varsa suçu ve failleri ortaya çıkaracak. Bu aşamada ortada bir gerçek var. O da bilet alarak maça gelen Galatasaray taraftarlarının, kulübün de dahil olduğu bir organizasyon ile fahiş fiyatlar ödediği ve kimilerinin bu yolla haksız bir şekilde büyük kazançlar temin etmiş olduğudur.
Rezan Bey'in suç duyurusu dilekçesinde savcılık tarafından araştırılmasını istediği hususlar, doğrudan Galatasaray Spor Kulübü Tüzel Kişiliğini de ilgilendiriyor. Soruşturmanın sonunda özellikle Vergi Usul Kanununa muhalefet ve kara para aklama suçları bakımından Galatasaray Spor Kulübü Tüzel Kişiliğinin de maddi sorumluluk altına girmesi kaçınılmaz gözüküyor. Bu sorumluluğun boyutlarını bugünden kestirebilmemiz mümkün değil. Ama özellikle Vergi Usul Kanunundan doğacak sorumluluğun çok büyük olacağını söyleyebiliriz.
BU SÜKUNET NEDEN?
Konu yargıya intikal ettiği için bu konuda yapabileceğimiz açıklamayı burada noktalıyorum. Son olarak Galatasaray Spor Kulübü'nün içinde bulunduğu bu skandalın ezeli rakipler Beşiktaş ve Fenerbahçe cephesinde sessizlikle karşılanmasını da ilginç bulduğumu söylemek isterim. İddialar arasında elde edilen haksız kazancın, kulüp tarafından UEFA ve TFF mali fair play kurallarını aşmak için kullanıldığı da var. Bu iddialar doğruysa bu Galatasaray ile diğerleri arasında haksız rekabetin daniskası olmuyor mu? Buna rağmen neden ses çıkarmıyorlar, anlaşılır gibi değil.
TOZPEMBE HAYALLER
Bugünkü yazımız, Galatasaray karaborsa bilet skandalına dair yazdıklarımız ile sona geldi. Kulüplerimizin tüm hızıyla devam eden transfer çılgınlığına da biraz olsun değinmek isterim. Fenerbahçe, Ocak ayında, Medina gelirse bu transfer dönemini 10 transfer ile kapatacak gibi görünüyor. "Gibi" diye yazıyorum. Bilinmez. Belki de 11. transfer de yetişir. İtalya, İngiltere, Fransa, Almanya liglerine bir bakmanızı rica ediyorum. Her sezon en az 10 transfer ve bir hoca değiştirerek şampiyon olabilen bir takım olmuş mu? Ben bulamadım. Belki siz bulabilirsiniz. Toplam maliyetleri 8 milyon euro olan yeni transferler Levent Mercan ve Oğuz Aydın lig başlamadan yedeğin yedeği pozisyonuna düştüler. Daha Haziran ayında sözleşmesi uzatılan Mert Hakan'ın yedekteki sırasını kendisi bile bilmiyordur. Sol açık Maximin uçak olarak transfer edildi. Şimdi Kostic aynı pozisyona getirildi. 20-30 milyon euro değer biçilen, Milli takımımızın ve Fenerbahçe'nin yükselen yıldızı İsmail Yüksek mi, yoksa 2 milyon kiralama, 13 milyon zorunlu satın alma opsiyonu olan Amrabat mı yedek kalacak? Dünyada hiçbir büyük kulüp kendi ekonomik gerçekliğine bu kadar uyumsuz bir durumu planlayamaz. Böyle bir yatırım yapan kulübün ekonomik olarak bunun üstünde bir gelir elde edebilmesi gerekir. Ligimizin ekonomik parametreleri ile bunun altından kalkabilmek mümkün olamaz. Bakmayın, bu çeyrekte de Fenerbahçe'nin açıkladığı rekor kar, enflasyon muhasebesinden arındırılınca kulübün toplam borcunun aynen durduğu görülüyor. "Adam sen de!" diyesim geliyor. Taraftar transfer sarhoşluğunu seviyor. Bırakalım bu rüya hiç bitmesin.