Başbakan Erdoğan’ın “Diyarbakır Adımları” sonrası “Büyük Türkiye” tezi daha çok tartışılmaya başlanırken, bu büyümenin ekonomik adımları da “nasıl olacak” tadında sorgulanmaya başlandı.
Sevgili dostlar, Türkiye “10 yılda ekonomisini nasıl 3 katına çıkaracak” diyenlere bir not düşmek istiyorum; “geride kalan 10 yılda 3 kattan fazla büyüme oldu ve gelecek 10 yıl daha hızlı olabileceği gibi, bu büyümeyi sağlayacak enerji de nükleer santraller başta olmak üzere, TANAP ve KUZEY IRAK enerji hamlesi ile” sağlanmış durumda!
Peki daha neler yapılabilir, yapılmalı?
Kısaca maddeler halinde olanı ve yapılması gerekenleri tartışalım;
- Dünya üzerinde 1945 sonrasında kurulan sistem “ana parçaları” ile birlikte değişiyor ve en önemlisi “yerleşik merkezler” yer değiştiriyor. Londra düşerken yerini İstanbul alıyor ve gerekli adımlar atılabilirse “yeni sistem içinde” New York-İstanbul-Şangay-Hong-Kong-Tokyo çizgisi çiziliyor.
- Ortaya çıkan yeni yapı içinde “en güçlü” olmaya aday merkez İstanbul. Nedeni de oldukça net; 2001 sonrasında “oluşan tehdit algılaması” ile “New York-Londra” hattından kaçmaya başlayan paranın adresi artık İstanbul...Neden derseniz; Türkiye’nin konumu ve en önemlisi “tarihten getirdiğimiz” gerçeklerimiz, ÖZÜMÜZ... VE YAPABİLECEKLERİMİZ!
- Bu gerçekler ışığında “senin adamın olsun, benim adamım olsun” kavgası bizim için fazlasıyla LÜKS! Şunu anlayalım; gerekli hukuki düzenlemeleri yaparsak-yapabilirsek, BANKACILIK ve birilerinin “alternatif bankacılık” diyerek küçültmeye çalıştığı “katılım bankacılığının” merkezi Türkiye olacak.
- Merkez olmak için ne gerekli? Her şeyden önce BDDK’nın iki ayrı sistemi taşıyacak şekilde yapılandırılması veya yeni bir yapı oluşturulması şart! Bankalar vatandaşa ciddi işkence ediyor ama girişim var, karşı adım henüz yok!
- Türkiye, Orta Doğu-Orta Asya ülkeleri başta olmak üzere para transferlerinde LONDRA’nın devre dışı bırakıldığı “yeni sistemi” geliştirmek zorunda! “Biz merkez olduk” deyip hala İngiliz’e komisyon vermek öze yakışmaz, kimse bizi ciddiye almaz! Katılım Bankacılığı “Türkiye’deki metal piyasaları” örgütlenerek yapılmalı...
- “TL ZONE”u oluşturmalı ve kendi paramız üzerinden “periferimizle” iş yapabilir hale gelmek için adımlar atılmalı. Başbakan Erdoğan yolu açtı ama arkasından destekleyecek ekiplerin gelmesi olmazsa olmaz. Benim kaygım da tam bu noktada “böyle ekiplerimiz” var mı?
- Avrasya Menkul Değerler Borsasını acilen kurmalıyız ve “periferimizdeki” bütün ülke şirketleri Türkiye’de işlem görecek şekilde “eğitim-oluşum” politikamızı düzenlemeliyiz.
- “Faizsiz Enstrümanların” geliştirilmesi ve vergilendirilmesi ile ilgili yeni düzenlemeler yapılmalı ve “var olan finansal yapıya haraç vermeden” yeni bir DÜZEN kurmalıyız!
- Ve en önemlisi; “senin adamın, benim bürokratım” mantığını bırakıp, “vizyon ve bilgi” sahibi insanları acilen göreve çağırmalıyız! “Bilgi Temelli Türkiye” esas hedefimiz olmalı!
Sevgili dostlar, yukarıda yazdıklarım sadece bir “kare”, bir “alıntı”. Yapmamız gerekenler yazılanların çok üstünde ve GENEL ekonomik stratejimizi yeni BÜYÜK TÜRKİYE tezine göre oluşturmalıyız...
Sonuç: Başbakan Erdoğan, 10 yıldır attığı adımları “Diyarbakır ile yeni bir noktaya” taşıdı. Şimdi “2023 hedefli bu genel açılımı” ekonomik olarak da yeni hamleler ile desteklemeli ve gerekli adımları atmalıyız... Konu hassas ve uzun sorgulamaya devam edeceğiz...
Not 1: “Bazı bankalarımız-finansal kurumlarımız” sanıyorlar ki; BU DÜZEN böyle gider ve “havadan sudan komisyon, dosya parası, bakım ücreti, faiz ve daha birçok kalem altında” her sene 9 milyar TL’mizi alabilirler. Bu yapı değişecek ve bölge ülkelerine de servis verebilen ve “yeni bir finansal düzen” oluşacak... Birileri bağırsa, çağırsa, kendini de parçalasa Türkiye, YENİ DÜNYA DÜZENİ ile ortaya çıkan potansiyeli kullanacak ve “YENİ BİR FİNANSAL DÜZEN” oluşacak... Yaşasın Halkın refahının ana amaç olduğu yeni düzen...
Not 2: Türk ekonomisi özellikle son “enerji anlaşmaları” ile gelinen noktayı özellikle piyasalar noktasında doğru okuyamıyor. Dünya genelinde gelecek 10-100 yıl için “enerji arz güvenliğini” sağlayabilmiş, büyüme kabına “enerji koyabilmiş” kaç ülke var!