Cuma akşamı Sansürsüz Özel programında Taner Yıldız’ı dinleyenler belki de ilk defa bu cümleyi duydular; “Ergene havzasında 50 milyar dolar değerinde kömür rezervi olduğunu söylemiştik, yeni bir gelişme oldu ve 3 noktadan başlamak üzere bu kömürün çıkarılması ve buralara 300-400 megavatlık santraller kurulması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile çalışmalara başladık”...
Sevgili dostlar, bu cümle 1960’lardan beri “istemezük zihniyeti” ve “yapmazuk” kafasına teslim olan, teslim edilen ve bir adım ileri gidemeyen Trakya toprakları ve Trakya halkı için çok önemli...
Konu bu kadarla da sınırlı değil. “2. İstanbul’un Çanakkale bölgesine kurulması için çalışmalar başlamış durumda. Çanakkale boğazında açılacak bir kanalla 8 saatte ulaşılan Saros Körfezi’ne 2 saatte deniz yoluyla ulaşılması da mümkün hale gelecek...
Bütün bunları neden yazıyorum?
Bir Trakya evladı olarak, özellikle Edirne’nin CHP Belediyesi zulmü altında nasıl “Osmanlı Başkenti olmaktan” çıkarılıp, neredeyse yok edildiğini yıllardır izliyorum. Üzüntüm sadece Edirne ile de sınırlı değil. Dünyanın “kendini temizleme özelliğine” sahip olan birkaç körfezinden biri olan Saros Körfezi kıyıları ve bu kıyılara sahip olan ilçe Keşan, diğer ilçeler hatta Tekirdağ da farklı değil. Allah her şeyi vermiş, doğa inanılmaz cömert davranmış ama kafa değişmediği için İstanbul’a 2 saat mesafede ortaya “sefillik-yokluk-yapamamazlık” çıkmış...
Bu noktada bütün hemşerilerime sesleniyorum; Hükümetin başlattığı “Trakya Kalkınma Adımı” çok önemli ve hepinizin, hepimizin kaderini değiştirecek detaylar içeriyor. Biliyorum bazılarımız hemen itiraz edeceğiz ve şöyle diyeceğiz; doğa katledilecek, çevre bozulacak, kömür yerinde kalsın...
Sevgili dostlarım, iş o kadar basit değil! Trakya’da 50 milyar dolar yatıyorsa ve Siyasi otorite bu parayı bölgenin kalkınması için harcamaya karar vermişse, en önemlisi “kömür santrallerinde bugün dünya sıfır kirlilik” noktasını yeni teknolojiler ile yakalamışsa, bölge insanı da bunun gereğini anlamalı ve gerekli adımları atmalı!
Sevgili dostlar, Osmanlı İmparatorluğu’na BAŞKENT olmuş Edirne’nin haline, Saros’un en iyi noktalarına kıyısı olan Keşan’ın sefilliğine, neredeyse İstanbul ile birleşmiş Tekirdağ’ın çaresizliğine bir bakın. Böyle mi olmalı “Balkan Devletiydi” denen Osmanlı’nın Cumhuriyet’e bıraktığı miras...
Sonuç: Bütün bölge halkına sesleniyorum. Atılan ve atılacak adımların değerini bilip, “en noktasında” yararlanmak üzere harekete geçin. Hatta öyle adımlar atın ki; kuracağınız işbirlikleri ile o santrallere talip olun, yeni projeler geliştirilip açılan imkanlardan sonuna kadar yararlanın. Trakya, özellikle Edirne’den Çanakkale’ye uzanan hat için “yeni bir DÜNYA” tasarlanıyor. Bırakın “İSTEMEZÜK” kafasını ve size kandırıp kendi koltukları için “sefalete terk eden bölgesel yöneticileri” aşarak ANKARA ile BÜTÜNLEŞİN! Benden söylemesi! Her türlü girişiminiz için destek vermeye hazır olan bir bölge çocuğu olarak her zaman elimden geleni de yapmaya söz veriyorum... Haydi sökün 1940’lardan kalan bu İSTEMEZÜK kafasını ve uzantılarını, DÜNYA SİZİN!
Önemli not 1: Edirne-İstanbul hızlı tren hatları projesi de hazırlanıyor. Bu hat açıldığında İstanbul’a 2 saatte gidilebilecek. Fransa’da 2 saatlik mesafelerde okuyan öğrenciler günlük gidip akşam geri gelebiliyorlar. Bu hatlar büyük bir nimet ve en önemlisi Osmanlı’nın iki başkentinin birleştiren yeni gerdanlıklar olacak....
Önemli not 2: “3. Nükleer santralin” Trakya’da yapılması gerektiğine inanan biri olarak, gerçeklerini iyi öğrenmenizi ve itiraz yerine bu yatırımı çekmek için harekete geçmenizi tavsiye ederim. 50 milyar dolarlık rezerv, nükleer enerji, hızlı tren hatları, Kanal İstanbul, yeni şehirler ve daha birçok adım Avrupa kıtasındaki topraklarımızı “gelir ve hayat kalitesi olarak” Avrupa Birliği’nin kat kat üstüne taşıyabilir...