Dijitalleşmenin günlük hayatımıza etkileri hız kesmeden devam ediyor. İnsanların dijital platformlarda geçirdiği zamanın artmasıyla birlikte, dijitalleşme sadece bireylerin değil, aynı zamanda şirketlerin, kamu kurumlarının, hastanelerin ve havacılık sektörünün de vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Dijitalleşmenin sunduğu kolaylıklar ve avantajlar büyük ölçüde kabul görüyor; ancak bu süreçte göz ardı edilmemesi gereken önemli riskler de bulunuyor.
Teknoloji Devleri ve Dijital Egemenlik
Son dönemde yaşanan Microsoft'un kesintisi, büyük teknoloji şirketlerinin gücünü ve hayatımızı nasıl durma noktasına getirebileceğini yeniden gündeme getirdi. Öyle ki, Microsoft'un kesintisi ilk değil, 25 Ocak 2023'te Microsoft'un Outlook, Teams ve Azure gibi popüler servislerinde yaşanan büyük kesinti, ABD'deki iş dünyasında büyük aksamalar oluşturmuştu. ABD Ticaret Odası'nın raporuna göre, kesinti nedeniyle milyonlarca dolarlık iş kaybı yaşandı. Microsoft'un kesintisi, Avrupa'da da benzer etkiler yaratmıştı. Kesintinin ardından, Avrupa Birliği'nde büyük teknoloji şirketlerinin kamu hizmetlerine olan bağımlılığı azaltmak için alternatif çözümler geliştirilmesi gerektiği tartışıldı ama hali hazırda alternatif oluşturmayı başaramadı. Bir nevi Avrupa, dijital platformlar ve yazılımlar konusunda ABD ve Çin ile rekabet üstünlüğü giderek kaybediyor. Netice de Avrupa şirketlerin varlığı ABD ve Asya'nın pek hala arkasında kalıyor.
Kesintilerin ve Skandalların Ardındaki Gerçekler
Bu kesintiler, hükümetler, bireyler ve diğer şirketler için bu büyük teknoloji şirketlerine olan bağımlılığımızı bir kez daha hatırlatmış oldu. Bu olayın ardından akla gelen en önemli soru ise bu kesintinin bir siber saldırı mı, güncelleme kaynaklı bir arıza mı, yoksa kasıtlı bir strateji mi olduğuydu. Her ne kadar komplo teorilerine mesafeli olsam da bu tür ihtimalleri değerlendirmekten kaçınmamak gerekiyor. Çünkü geçmişte, yıllar sonra şirket yöneticileri veya çalışanları tarafından itiraf edilen birçok gerçeğe tanıklık ettik.
Facebook'un eski bir çalışanının, şirketin algoritmalarının çocukları nasıl tahrik ettiğini ve uygun olmayan içeriklerin öne çıkarıldığını itiraf etmesi buna iyi bir örnektir. Başka bir örnek ise Cambridge Analytica skandalıdır. 2018 yılında Cambridge Analytica'nın 87 milyon Facebook kullanıcısının verilerini izinsiz toplaması ve siyasi kampanyalarda kullanması, ABD'de veri gizliliği ve sosyal medya platformlarının siyasi manipülasyon için kullanılma potansiyeli üzerine büyük tartışmalara yol açtı ve Facebook, 5 milyar dolar ceza ödemek zorunda kaldı. Skandalın ardından Avrupa Birliği, veri koruma yasalarının önemini vurguladı ve sosyal medya platformlarının bu yasalara uygun hareket etmelerini sağlamak için denetimleri artırma kararı aldı.
Teknoloji dünyasında, büyük veri ihlalleri ve güvenlik açıkları da sıklıkla yaşanıyor. Equifax veri ihlali olayında, milyonlarca insanın kişisel bilgileri çalındı. Sony Pictures hack olayı da benzer şekilde büyük bir güvenlik ihlaliydi ve şirketin iç yazışmaları, mali bilgileri ve hatta henüz yayınlanmamış filmleri ifşa edildi.
Rusya ve Çin'in Dijital Bağımsızlık Adımları
Öte taraftan, küresel çapta yaşanan bu kesintiler neticesinde gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi. Öyle ki, Microsoft ve diğer IT firmaları, Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya'ya yeni ürün satışlarını durdurmuştu ve operasyonlarını yaptırımlara uygun şekilde küçültmeye başlamıştı. Moskova, bu savaşı "özel askeri operasyon" olarak tanımlamıştı. Rusya'nın dijital kalkınma bakanlığı, "Durum, yabancı yazılımların ikamesinin önemini bir kez daha vurguluyor" dedi. Hatta, Rusya'nın ikinci büyük bankası VTB, bu yıl sonuna kadar yerli yazılımların oranını %85'ten %95'e çıkarmayı planladığını duyurdu. Banka, bu yıl yabancı yazılımların aşamalı olarak kaldırılması için 50 milyar rublenin (571,46 milyon dolar) üzerinde yatırım yaptı. Çin'in dijital bağımsızlık yolundaki en önemli adımlarından biri, yerli teknoloji firmalarının güçlendirilmesi ve desteklenmesidir. Huawei, Alibaba, WeChat Work, Tik Tok, Tencent gibi dev firmalar, sadece Çin pazarında değil, uluslararası arenada da önemli birer oyuncu haline geldi. Bu firmaların Ar-Ge yatırımları ve yenilikçi çözümleri, Çin'in dijital bağımsızlık stratejilerinin temel taşlarını oluşturuyor.
Türkiye'nin Heron Tecrübesi
Benzer şekilde, İsrail'den satın alınan 13 Heron İHA'dan birçoğu, Türkiye'de ciddi teknik arızalarla karşı karşıya kalmıştı. Motor arızaları, bu İHA'ların etkin bir şekilde kullanılmasını engellemiş ve bazı Heronlar tamamen kullanılamaz hale gelmişti. Diğerleri ise yedek motorlarla uçurulmak zorunda kalmıştı. Hatta İsrail'de bakımda olan motorların geri gönderilmemesi, bu süreçte milli yazılımın ne kadar mühim olduğunu tekrar bizlere göstermiş oldu.
Bu tür örnekler, büyük teknoloji şirketlerinin oluşturduğu kartelin ve bu şirketlerin toplum üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Dijitalleşmenin sunduğu fırsatlar ne kadar cazip olursa olsun, bu süreçte karşılaşabileceğimiz risklere karşı da hazırlıklı olmalıyız. Geçmişte yaşanan skandallar ve kesintiler, dijital dünyada ne kadar savunmasız olabileceğimizi gösteriyor ve bu yüzden dijitalleşmenin getirdiği risklere karşı alternatif muadil milli teknolojilere ve yazılımlara daha çok yatırım yapmamız gerçeğini hatırlatıyor.