Fenerbahçe’nin ille de kazanması gereken, Beşiktaş’ın beraberliğe üzülmeyeceği, yenilirse şampiyonluk yarışı için çok büyük sıkıntı duymayacağı bir maçtı.
BJK iki gün önce AL’de oynayıp elenmiş olmanın fiziksel ve duygusal yıpranmışlığını taşıyordu. FB evinde rakibine 10 yıldır yitirmemiş olmanın güveni içindeydi.
Beşiktaş’ın taşıyıcı kadrosu Ba, Gökhan, Veli, Serdar, Tolga sarı kart sınırındaydılar. Bu da ayaklarında bir firendi. Yedek kaleci maç deneyimi olmayan Günay’dı. Kale ona kaldı. Yediği gole ağladı, ama onun yüzünden yenmedi o gol.
Kontrollü giriştiler mücadeleye. FB’ye gol gerekliydi, ama erken yüklenme, gol yemesine de yol açabilirdi. Maç aktıkça BJK ağırlaşarak kendisi rakibine yüklenme şansı yarattı. Yana yana kısa paslarla oynaması, topu öne taşıma isteği göstermemesi, FB’ye önde baskı uygulama ve top kazanma şansı tanıdı. Oyunun akışını FB yönlendirme başladı. Emenike BJK savunmasının zincirleme hatası ile topu kazanıp Tolga’nın karşısına dikildiğinde dışarı vurunca taraftar aşırı tepki gösterdi, Sow’u istedi! Emenike kızdı, formasını çıkarıp, sahadan çıktı! Zorla sahaya döndürdüler! Bu yaptığına sarı kart göstermesi gereken hakem, kuralı uygulamadı, duygusal bir yorumla kartı es geçti. O sıra sakatlanan Meireles’in yerine Sow alınınca taraftarın da öfkesi yatıştı.
İkinci yarıda Beşiktaş’ın yorgunluk etkisinde iyice durgunlaşacağını sanıyorduk, ama giderek hızlanması beklenen FB de BJK’ın temposuna düştü. Akış gösterdi ki maçı hata yapan kaybedecekti. Tempo ve kalite iyice düştüğünde sonucu artık, ‘kader’ belirleyecekti. Ba’nın golle burun buruna gelip Volkan’a çarptırdığı topu dönüşünde Oğuzhan kaleye vuramadı! Ve evet, kader ağlarını ördü ve uzatmada Fenerbahçelilerin golsüzlükleri nedeniyle tefe koyduklarından Pierre Webo verdi, Moussa Sow vurdu, FB’yi yarışta tutan o umut golü geldi! Beşiktaş bu durumu yalnız kader olarak ele almamalı. Nedenini doğru görmeli.