Suriye’de olan biten, malum... Son birkaç günde Kanada ve İngiltere medyasında -Suriye’ye askeri harekat- planları belirmeye başladı... Bunların -her türlü ihtimale karşı hazırlık yapan- askeri kaynaklarca medyaya sızdırıldığını düşündük. Yazılan da zaten -Bugünden yarına birşey yok, ama hazırlık yapılıyor- kapsamında... Hazırlık yapılıyor da, kullanılması düşünülen askeri güçlerin sayı ve boyutu, bize biraz küçük geldi.
Örneğin Kanadalılar’ın Akdeniz’de bir fırkateyni varmış. Bu tek fırkateyn ile Suriye’nin Akdeniz kıyısının ablukasına destek verilecekmiş. Bir tane veriyorlar, gerisine karışmıyorlar.
Kanada Hava Kuvvetleri, Hornet tipi savaş uçaklarını kullanacakmış ve bu uçakların Türkiye, Yunanistan ya da Güney Kıbrıs’taki İngiliz üslerinde konuşlanması ve buralardan harekata katılması öngörülmüş...
Harekatı NATO’dan bir Amerikalı general yönetecekmiş ve bu harekatın ana üssü, Türkiye olacakmış... Buraya kadar model, Libya’ya yapılan müdahalenin modeli. Örneğin orada da harekat komutası ve uçaklar İtalya’da idi. Ancak Almanya dahil bölgedeki bütün NATO üsleri harekete geçirilmişti.
Ayrıca Kanada ‘yardım malzemesi’ taşımak için C-17 ve C-130 uçaklarını veriyormuş...
Ve Kanada, bu harekatın -parkta gezinti- olmadığını ve Suriye’nin Libya kadar kolay olmayacağını görüyor. Birkaç gizli özel harekat timi dışında Kanada piyadesi kullanılmayacakmış.
İngiltere medyası ise İngiliz özel kuvvetlerinin ve MI6 gizli servis elemanlarının Suriye’de olduklarını yazıyor. İngiltere ve Kanada planları, Suriye’de iç savaş ve büyük çaplı göç öngörüyor.
İngiltere göçmenler için üç -Korunaklı Bölge- öngörüyor. Bunlardan biri, Lübnan sınırına yakın haçlı kalesi Krak des Chevaliers... Hums’un yaklaşık 50 km batısı- oluyor. Diğeri, Ürdün sınırı yakınındaki Es Suveyde ve Türkiye sınırı yakınındaki Cisr El Şukur. Bu üç merkezin özel kuvvetlerce sarılıp korunmasını öngörüyorlar.
Öte yanda önceki gün dolaşan bir başka habere göre üst düzey ABD - İngiliz subayları ve istihbaratçıları yakın zaman önce Ürdün’ün Ramtha kentinden başlayarak Ürdün-Suriye sınırında dolaştılar ve ‘kısa menzilli bir kara harekatı’ ihtimalini değerlendirdiler. Ancak arazinin durumu ve iklim dolayısıyla kara yerine hava bombardımanının uygun olduğu- sonucuna vardılar.
Bütün bunlar ne demek? Bu haberler, iç kamuoyunun tüketimine yönelik hikayeler olabilir. Bir yandan da bölgeyle ilgilenen her ülkenin, ABD dahil bu tür planlar yaptığı biliniyor. Ancak planlar şunu gösteriyor:
- Suriye’de ne yapılacağı konusunda hâlâ bir netlik yok.
- Rusya’nın Şam’a desteği sürüyor.
- ABD son olarak -Yemen formülünü- Moskova’ya kabul ettirme çabasına girdi. Yani devlet başkanı ve üst düzey kadronun ülkeden ayrılması. Ancak o kadronun geride kalan destekçilerinin durumu ve içsavaş ihtimali konusunda çare yok.
- Harekata hazırlananların -şunu yapmam, bunu yapmam, bir fırkateyn veririrm, piyade yollamam- diye şart koşmaları dikkat çekici. Yani en az yükümlülükle en fazla PR / Halkla İlişkiler ve propaganda yapıyorar.
- NATO’nun devreye sokulması, Libya’dan beri -otomatik alışkanlık- oldu.
- Askeri harekata hazırlananların dayanacakları bir meşru/ hukuki yapı yok. Bu işler için en azından BM Güvenlik Konseyi’nin onay vermesi gerek. Onu Moskova halen engelliyor.
- Libya modeli bir harekatın Suriye’de başarı sağlayacağına dair hiçbir güvence yok. Libya fazla kolay idi.
- Ve de bütün bu zincirin iki belirleyicisi var: Amerika ve Türkiye... Amerika’da Başkan Obama’nın, seçim kampanyası faktörlerini gözönüne tutması gerekiyor. Suriye, ABD seçmeni için -öncelik- değil. Bir Suriye harekatı Obama’ya oy kazandırmaz, ama işler karışırsa oy kaybettirir. Obama’nın maceraya ihtiyacı yok.
- Harekat konusunda Türkiye büyük önem taşıyor. Hem de Türkiye kilit ötesi önemde. Askeri planlamalarda, lojistikte ve NATO katında Türkiye’nin elinde çok güçlü kartlar var. Bütün kararlar Türkiye’nin onayına ve şekillendirmesine bağlı.
- Ve Suriye konusunda hayati olan; harekat değil, harekat sonrası siyasi çözüm. ABD Genelkurmayı bile Başkana -Emir verirsen, gider, vurur indiririm, ama sonra siyasi tarafta ne olacağına karışmam- diyor. Ortadoğu’da ise işler hep -başarılı- askeri harekat sonrasında karışır. Harekat planlayanlara -siyasi plan- da sormak gerekiyor.
twitter.com/selimatalayny