Birkaç haftadır ağırlıklı olarak FETÖ ile mücadele ve FETÖ’nün ve teröristbaşı Fetullah Gülen’in ülkemiz üzerindeki alçak ve hain emellerini bu köşeden dile getiriyorum. Bugün geldiğimiz noktada öngörülerimizin ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı.
Gazeteniz Star’da 10 Temmuz 2014 tarihindeki “Bürokraside iftiraya dikkat!” başlıklı yazımda paralel yapının işadamı ve bürokratlara nasıl şantaj yaptığını, nasıl karaladığını ayrıntılı olarak yazmıştım. Yazımda o dönem Başbakanlık görevinde bulunan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın paralel örgütle mücadele konusunda yetersiz kalınmasını eleştirmesine değinmiş ve bazı bürokratların çekinmelerinin ve etkin mücadelede tereddüt etmelerinin en önemli nedeninin paralel yapının iftira ve kumpaslarından korkmaları olduğunu düşündüğümü yazmıştım.
O tarihte bu köşede; “Bir bürokrat hakkında bu şekilde yoğun bir karalama, tezvirat ve şikayet müessesi çalıştırılıyorsa, anlaşılsın ki paralel örgüt bir kişinin ipini çekiyor. Şimdilerde yakın bir dostum, kardeşim ve her şeyine kefil olduğum bir arkadaşım için pusuya yatmış paralel örgütün uyuyan hücrelerinin faaliyete geçmesini ve tezvirata başlamasını bu şekilde okumakta fayda vardır. Çoğu zaman bir gazete köşesi, pusuya yatmış uyuyan hücre konumlu bir internet sitesi veya bakanlıklara, başbakanlığa, cumhurbaşkanlığına yazılmış sahte isim-imzalı mektuplar, e-postalar veya Twitter soytarıları bu iş için kullanılıyor” demişim.
Paralel yapının bürokrasiye egemen olma yöntemi ‘karalama, tezvirat, iftira, baskı, şantaj yöntemleriyle kendisine rakip gördüğü veya görevinden ayrılmasını istediği bürokratları karaladığı ve boşalan koltuğa kendi adamını getirdiğini’ görüyoruz. ‘Çamur at izi kalsın’ mantığıyla ve bilinçli olarak yapılan kumpas ve iftiralar birçok memurun meslek hayatını bitirdi.
15 Temmuz darbe ve işgal girişiminden sonra paralel yapının ahtapot gibi memleketi nasıl sardığını çok net şekilde tüm ülkemiz gördü.
Dün Hürriyet Gazetesi’nde Abdulkadir Selvi de “Kumpas dosyasında ‘karısı hakkında’ notu” başlıklı yazısında FETÖ’cülerin kumpas, iftira, karalama ve ihbarlarla nasıl örgütlendiklerini ve kendilerinden olmayanları tasfiye ettiklerini yazdı. Esasen aynı taktikleri tüm kamu kurumları ve iş adamları için uyguladıklarını söyleyebiliriz.
Himmet, burs, kurban vs gibi ödemelerini yapmayan işadamları hakkında asılsız ihbar dilekçeleri yazdırılmakta, FETÖ’cü müfettişler veya denetmenler tarafından işyerlerine baskın denetimler yapılmakta, istihbarat veya mali polisler işadamına baskı yapmakta, mahkemeye gittiğinde devreye FETÖ’cü hakim-savcılar girmekte ve ister memur, ister işadamı veya isterse sıradan bir vatandaş fark etmeksizin her türlü iftira ve aşağılık tezvirata/karalamaya başvurulmaktadır.
FETÖ’nün son oyunu
Buradan sesim yettiğince ülkemizin yöneticilerine paralel yapının yeni oyununun masum insanları da görevden aldırarak FETÖ mücadelesini sulandırma ve günün sonunda kendi üyelerine “bak gücümüzü gördünüz mü, üyelerimizi yeniden göreve aldırdık” demelerine, öte yandan da FETÖ ile ilgisi olmayan masum memurlar, kamu görevlileri ve işadamları devlete küstürülmekte, hatta düşman ettirilmekte daha kötüsü yıllardır FETÖ’yle mücadele eden ve kendilerine engel olan memurlar da bu vesileyle tasfiye ettirilmektedir. Burada masum memurlar dikkatle ayrıştırılmalıdır.
Hep yazdığım üzere, öncelikle FETÖ komisyonlarındaki bürokratlar sorgulanmalı, düne kadar durdukları yer ve FETÖ’yle ilişkileri incelenmelidir. 15 Temmuz öncesi tüm üst görevlere FETÖ şakirtlerini getiren, sınav komisyonlarında görev veren ve memuriyete alınmasında FETÖ’cülere öncelik veren, hem mesleğe giriş hem de yeterlik sınav kağıtlarında oynamalar yaparak şakirtlere memuriyet verenler ister müsteşar olsun, ister genel müdür, ister farklı üst düzey kamu görevlisi olsun mutlaka hesap sorulmalıdır.
Geçtiğimiz günlerde kamudaki 3.000 civarındaki müfettişin ve uzmanın inceleneceği basına yansıdı. Bizim bu köşeden 2 haftadır dillendirdiğimiz bu hususun dikkate alınarak inceleme başlatılması son derece olumlu olacaktır.
Ayrıca, tüm makamlarda özel kalem müdürlerinin durumları ve FETÖ ile ilişkisi olup olmadığı araştırılmalı, 2008 sonrasında tüm kamu kurumlarındaki Personel/İnsan Kaynakları daire başkanları veya buna emsal görevlerdeki tüm personel başkanlıklarında göre yapan tüm çalışanlar FETÖ kapsamında olup olmadıkları dikkatle değerlendirilmelidir. Zira kamuda FETÖ öncelikle İnsan Kaynakları Daire Başkanlıklarını veya buraya emsal makamları ele geçirmekte tüm atamaları kendi mensupları lehine yürütmeye çalışmaktadır.
‘Memura iftira’ya düzenleme şart
Paralel terör örgütüne direnen memurların iftira ve karalamalara muhatap olmamaları için önceki yıl AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından düzenlenen çalıştayda da önerdiğim, “Özellikle kamu kurumlarında hoşa gitmeyen yönetici ve memurlar hakkında ya da belli bir makamda bulunan kişilerin görevden alınmasını ya da bir makama aday olan kişilerin atanmamasını sağlamak amacıyla ciddi bir şekilde ihbar, iftira ve gerçekdışı yaftalamalarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu iftira içerikli ihbar mektuplarının içeriğinin neredeyse tamamı ağır hakaret ve kişilik haklarına doğrudan saldırıya yöneliktir. Bunun yanı sıra iftira içerikli ihbar mektuplarının doğrudan Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, Başbakanlık ve Bakanlığa gönderilmekte ve memurların özlük dosyalarında yer alması nedeniyle bu kişiler ömür boyu mağdur edilmekte, hak etmedikleri yaftayı boyunlarında taşımaktadırlar. Bu nedenle kamu görevlilerine yönelik ihbar mektuplarında ihbarcının TC Kimlik Numarası ve adı-soyadı ve açık adresiyle başvurusu halinde dikkate ve işleme alınması, ihbarın gerçekdışı çıkması halinde ceza ve tazminat hukukunun işletilmesi yoluna gidilmelidir. Ayrıca isimsiz, mektup ve e-postaların işleme ve dikkate alınmayarak imha edilmesi yoluna gidilmesi kamudaki bu tür davranışları önleyecektir” görüşümün hayata
geçirilmesinin paralel yapıyla mücadelede ne kadar önemli olduğunu bugün daha net görüyoruz. Böylece hem FETÖ mücadelesi daha etkin kılınacak ve hem de asılsız iftiralarla sağduyulu, namuslu ve dürüst memurlar korunacaktır.
MAYFED imamına dikkat!
Bu köşede birkaç haftadır ısrarla Marmara Yöneticiler Federasyonu (MAYFED) adını yazıyorum. İnternette bir araştırma yapıldığında MAYFED’le ilgili tüm bilgilerin Star Gazetesinin ‘SGK’nın Kayıp Kamyonları’ haberlerinde adının geçmesi ve paralel yapının üst düzey bürokrasi/yönetici örgütü olduğunun deşifre olmasıyla birlikte internetten silindiğini, çok az sayıda bilgi kaldığı görülüyor. FETÖ kuruluşu olan ve apar topar kapatılan MAYFED’in Başkanı Salih Mesut Gerez’in “ FETÖ’nün Düzce ‘il ablası’ ahırda yakalandı” başlığıyla basında yer alan haberde örgütte il imamı olduğu, FETÖ’nün diğer bir çok örgütünde yöneticilik yaptığı ve yakalandığı görülüyor. Emniyet ve Savcılık bu kişiyi özellke bürokrsi örgütlerindeki yapılanma konusunda sorgulaması şart. Buradan bir hatırlatma yapalım, MAYFED’in Başkanı Salih Mesut Gerez’in konuşturulmasıyla FETÖ’nün bürokrasi ayağının çözüleceğine adım gibi eminim.