Geçtiğimiz gün Tunus Cumhurbaşkanı -üstelik de bir anayasa hukuku profesörü- Kays Said, Hükümet'i feshetti. Milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdığını da ilan ettiğine göre, tutuklamalar gelebilir. Öyle görünüyor ki, Tunus Ordusu da, 28 Şubat 1997'de yaşadığımız darbeye benzeyen bu girişimde etkili bir unsur... Parlamento binasının önüne gelen Nahda Lideri Raşid Gannuşi, her zamanki kibar seslenişiyle sesleniyor askerlere: 'Tunus halkı adına kapıları açmanızı istiyoruz.' Askerler, aynen bizim de sık sık duymaya alışkın olduğumuz bir repliği tekrarlıyorlar; 'biz emir kuluyuz, talimat aldık, sizi içeri alamayız!'
Tunuslu gazeteci arkadaşlarımızın konuşmalarında sık sık atıf yaptıkları bir şey var: 'Burgiba kompleksi''... Burgiba, Mısır'daki Nasr gibi, ihtilalci, dinamik anlamda yenileşmeci, Batıcı, kalkınmacı ve özellikle seküler reflekslerle hareket eden ve Tunus için kurucu mahiyette bir siyasetçi. 'Milli Lider'. Tunus için, Fransız sömürgesi olmaktan kurtulduktan sonra verilen demokrasi çabası, sert sekülerleşme tavrını saymazsak elbette değerli. Ancak 1975'ten sonra kendisini ömür boyu cumhurbaşkanı seçtiren Burgiba, ciddi bir kudret çarpılmasına uğrayarak son hızla dejenerasyon döngüsüne kapılıyor. 'Diktatör' lakabı da 1975'ten sonra üzerine tam oturuyor. Burgiba'nın, halkına, inançlarına, geleneğine ve yerli kültürüne savaş açan bu yenileşme, modernleşme serüvenine self-oryantalizm diyenler de var, 'seküler uluslaşma projesi' diyenler de... Özellikle inançlı kesime baskıları çok insafsızca. Oruç tutmak yasak, başörtülü olmak yasak, ancak izin verilen camilerde cuma namazı kılınıyor, İslami kimlik tamamen düşman ilan edilerek örseleniyor... Neredeyse yüz yıl yaşadığı şu dünyada ömrünün son 13 yılını, selefi olan başka bir diktatörün; Zeynel Abidin bin Ali'nin emriyle gözetim altında tutuklu olarak geçirdi Burgiba... Zeynel Abidin bin Ali'yi ise, Arap Baharı'nın başladığı günlerden hatırlıyorsunuz... Onun devrilmesiyle, Tunus'a yeniden demokrasi, serbest seçimler ve halk temsili imkanları doğmuştu...
Bizdeki Cumhuriyetin var ettiği yakın çevre elitizminin benzeri ,Tunus'ta diktatör Burgiba etrafında da oluşmuştu. Ve bunlar, konforlarını sarsacak demokrasiden, serbest seçimlerden, halk temsilinden çok da hoşnut değillerdi, sık sık eskiye duydukları özlemi dile getiriyorlardı... Pandemi, ekonomik sıkıntılar da üst üste gelince, Tunus'taki seçilmiş Hükümet ciddi eleştiriler almaya başlamıştı. Bunu fırsat bilen Cumhurbaşkanı Kays Said, Hükümeti feshetti...
Sokaklarda tanklar yürüdüğüne göre; Tunus'ta cidden bir darbe var...
Bizim medyalarımızda Tunus'taki darbeye alkış tutanların yarım kalmış heveslerini ibretle izliyoruz. Nahda'yı iktidarda zannederek hükümetin devrildiğine alkış tutanlar mı istersiniz? Özgür Anayasa Partisi başkanı Abir Musi'nin kulak tırmalayacı ve odunsu ifadesiyle, Nahda ve Gannuşi'den kurtulmak Tunus'u mutlu edecek diyenler mi dersiniz... Tam bir cehalet. Ne Tunus'u ne Gannuşi'yi biliyorlar... Gannuşi, dünya çapında bir düşünür. Evet Müslüman, İslami kimliği taşıyor, ama aynı zamanda ekonomik anlamda ve halkın sosyal yaşantısında serbestiyet anlayışıyla liberallere yakın bir çizgide diyebileceğimiz bir siyasetçi... Tunus'un fay hatlarını gayet iyi biliyor. Seçimleri kazandığı halde partisini de kendisini de geri çekti söz gelimi...
'Burgiba kompleksi' işte tam da bu zeminde yeniden konuşulmalı... İslami kimliğini önemseyenler, Müslümanca yaşayanlar, mütedyyin kesim veya muhafazkarlar; siyasette, iktisadi yaşamda, akademide, medyada ne kadar olacaklar? Ne kadar gözükebilirler? Seslerini ne kadar çıkartabilirler? Sözgelimi; ülkeyi veya şehirleri yönetebilirler mi?
Batı'nın 'demokrasi illa demokrasi'' söyleminin gerçekçiliği de sınavdan geçiyor bu arada. Darbeler, demokrasiyle gelen mütedeyyin siyasetçilerin başlarında birer Demokles'in kılıcı gibi salınıyor. Yüzsüzler, her yerde yüzsüz! Demokrasi diyorlar sonra da sözlerinden cayıyorlar. Batı'nın Batı dışı toplumlarda demokrasi falan istediği yok. Tunus'u, halk meclisinin değil de kendilerine sadık yeni bir Burgiba'nın yönetmesi, onlar için en büyük rahatlık...
Bu hikaye size de tanıdık geldi değil mi? Türkiye'deki aşmakta zorlandığımız rejime has komplekslerimizi, mütedeyyin kesimin dışlanış ve horlanışını, darbecilerin elinden az varta atlatmadığımız gerçeğini... Hatırlatmadı mı size de...