Burak Yılmaz’ın Beşiktaş’a transferi konusunda, en son söylemem gereken şeyi, en başta söyleyeyim... Beşiktaş; golcü almak isterken, başına püsküllü bir bela almıştır.
Siyah-beyazlı taraftarların bile, “Sahtekar” diye niteleyip şimididen tepki gösterdikleri adam; kendini yere atarak uydurma penaltı kazanma konusunda Türkiye’nin en uzman kişisidir. Ben hakem olsam; onun yüzde yüz düşürüldüğünü görsem/anlasam/bilsem bile penalatı düdüğünü çalmam. O kadar sabıkalı biri...
Sadece bu değil ki, her gittiği yerde sorun olmuş; idmanı olduğu gün bile, gece kulüplerinde sabahlamayı adet edinmiş rahatsız bir profesyonel... Her gittiği kulüpte, kendi taraftarı tarafından bile protesto edilmiş bir sevimsiz!
***
Teknik olarak bakıldığında; kendi kulvarının önüne top atıldığında, bunu kayıtsız-şartsız gol yapabilme yeteneğine sahip... Karambol içinde, gol noktalarının ve anlarının koordinatlarını kolaylıkla çıkarabilen bir fırsatçı... Kafa-ayak-kalça; neresi uygun gelirse, oradan gol çıkarma hünerini gösteriyor. Bir golcüde olması gereken vasıfların tümüne sahip!
Ama gel gör ki; kafası-beyni-gönlü kolayca yön ve hedef şaşırıyor. Durduk yerde sorunlu biri olma yönünde, para-psijik travmalar yaşıyor. Dağılması için, illa da geçerli bir neden olması da gerekmiyor... Aniden değişen hava şartları gibi, rüzgarının nereden eseceği belli değil.
Sorun olmaya bu kadar yakın birini alıp, kadrodaki diğer futbolcuları da onun radarına sokma tehlikesi; siyah-beyazlıların başına gelmeye aday, en büyük derttir.
***
Beşiktaş’ın devre arası hazırlık için gittiği Antalya’da, havaalanındaki “Hırsız Burak” tezahüratı, taraftarlar arasında da, yeni bir huzursuzluğun varlığını ifade ediyor. Kimilerinin, “Burak Yılmaz takımda kaldığı sürece, Beşiktaş’ın maçlarına gitmeyeceğim” açıklaması, ortaya çıkan vehameti çok net açıklıyor. Bela geliyorum demez, böyle aniden ortaya çıkar.
Ne yaptın Beşiktaş?