CHP sözcüsü Faik Öztrak, iktidara geldiklerinde, Kanal İstanbul için alınan kredileri ödemeyeceklerini söylüyor.
Bunun babası zaman zaman tuhaf çıkışlar yapardı ama daha dengeli bir adamdı. Bu kime çekti, bilmem ki!
Devam ediyor Öztrak: “Kanal İstanbul bir ucube. Proje dahi demek istemiyorum. Bir çevre faciasına yol açacak, İstanbul’u susuz bırakacak, depremi tetikleyecek gerçekten büyük bir sıkıntı. Bu konu tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Türkiye’nin Boğazlar’daki egemenliği çok zor elde edilmiştir. Lozan’dan sonra Montrö Sözleşmesi yapılmıştı, bunun yeniden tartışılmaya açılacağına dair çok ciddi iddialar vardır. Kanal İstanbul tam bir felakettir.”
Görüldüğü üzere, Faik Öztrak’ın aklıyla, TV stüdyolarına kurulup “Kanal İstanbul şöyle tehlikeli, böyle tehlikeli” diye ahkâm kesen malum muhabirin aklı arasında bir fark yok.
İkisi de ezberden konuşuyor.
İkisi de “Bilim bu işe ne diyor?” diye bakmıyor.
İkisinin de Montrö’den haberi yok.
Muhalefet cephesinin (ki, CHP-İYİ Parti-HDP-Saadet Partisi’nden mürekkep “şenlikli” bir cephedir bu), siyasetteki temel motivasyonu iktidara gelip ülke yönetmek değil, hasbelkader yapılmış olanı engellemek yahut durdurmak.
Bu uğurda yapmayacakları yok.
Kemal Kılıçdaroğlu bir grup toplantısında, gözümüzün içine baka baka, son 25 yılda İstanbul için ne yapıldığını, hangi hizmetlerin götürüldüğünü soruyordu.
Kemal Bey’e göre hiçbir şey yapılmamış...
İstanbul’a çivi bile çakılmamış...
Bir tek örnek gösterilemezmiş...
İktidar cenahının cevap yetiştirme çabasını anlıyoruz; bu mevzun yalanlar elbette sahibine yedirilmeli, attığı iftiralar fitil fitil burnundan getirilmeli, iddia sahibi tarih ve toplum önünde bir kez daha rezil kepaze edilmeli, ayrı... Ama asıl cevabı, iddia sahibi, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi veriyordu.
Ne diyordu?
Kendi arşivinden özetleyerek aktaralım: “Üçüncü köprüye ne gerek var kardeşim? İki tanesi varken, üçüncü tüp geçit de nerden çıktı?”
Hem İstanbul için hiçbir şey yapılmadığını söyleyeceksin, hem de “Üçüncü köprüye ne gerek var kardeşim? İki tane varken, üçüncü tüp geçit de nerden çıktı?” diyeceksin.
Demek ki yapılmış.
Demek ki mebzul miktar çivi çakılmış.
Sadece üçüncü köprü ve üçüncü tüp geçit mi?
Bu zat üçüncü havalimanına da karşı çıkıyordu.
İktidara geldiklerinde “bütün yatırımları durduracakları sözünü” vermişti.
Bunu “seçim vaadi” yapmıştı bir de...
Hatta bir adamları çıkmış (“Cumhurbaşkanı adayı” gösterdikleri bir adamları), “üçüncü köprü”yü yıkıp, yerine “yeşil alan” yapacaklarını söylemişti. (Kemal Efendi, bürokratlık yaptığı dönemde de ikinci havalimanına mırın kırın ediyordu. “Yolcusu olmayan bir havalimanı olur mu? Nafile bir yatırım bu” diyordu. Hiç utanmıyordu.)
Hülasa...
Hem “yapmadılar” diyeceksin...
Hem de yapılanları gösterip, “Niye yaptılar?” diye sokağı kışkırtacaksın.
Hem İstanbul’a çivi çakılmadığını söyleyeceksin, hem de İstanbul’un en muhkem çivisi olan Kanal İstanbul’u engellemek için türlü numaralar çevireceksin.
Bu “zavallılık”la da seçmenin huzuruna çıkacaksın.
Kılıçdaroğlu böyle de, “ortak” bellediği partiler çok mu farklı?
Saadet Partisi’nin IMF sever genel başkanı Temel Karamollaoğlu da aynı türküyü çığırıp duruyor.
Bu kadar yatırım kaynak israfıymış... Ne lüzum varmış...
İktidara geldiklerinde, bütün yatırımları iptal edeceklermiş...
Üçüncü ortağın (İyi Parti’nin) yatırımları durdurmak gibi bir hedefi var mı, bilmiyorum ama dördüncü ortağın (yani “gizli ortak” HDP’nin) seçim vaadi, ABD’nin silahlandırdığı örgütü arkasına alarak “Türkiye’yi durdurmak!”
Davutoğlu “beşinci” ortak olarak ne söyleyecek?
Davutoğlu’nun da öncelikli hedefinde, elbette, “bu Türkiye’yi durdurmak” yer alıyor.