Avrupa siyaseti liderlik buhranı yaşıyor. Tek tek ülkelere baktığımız zaman popülist siyasi dalganın etkili olduğunu, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi gibi faşist eğilimleri istismar eden marjinal partilerin palazlanmaya başladığını görüyoruz. AB ise Birlik olarak bölgesel güç olma özelliğini neredeyse yitirmiş, üzerinde yükseldiği değerleri koruyamaz durumda. Şuan Avrupa’da Almanya ve Şansölye Merkel’in bir nebze etkili olduğu, diğer ülkeleri hizada tutmaya çalıştığı anlaşılıyor.
En son NATO zirvesinde de gördük ki, popülist dalgayla gelen siyasetçiler etkili bir liderlik sergileyemiyorlar. Fransa Devlet Başkanı Macron bir yandan Trump’la, diğer yandan Erdoğan’la polemik yaparak gündem oluşturmaya çalışsa da Fransa’nın ağırlığını taşıyamayan bir görüntü sergiliyor.
Avrupa Helmuth Kohl gibi, François Mitterrand gibi, Jacques Chirac gibi güçlü liderler gördü. Kohl 16, Mitterand 14 yıl, Chirac 12 yıl görevde kaldılar.
Erdoğan Başbakan olduğu zaman Fransa’da Chirac, İtalya’da Berlusconi, Almanya’da Schröder, İngiltere’de Blair, İspanya’da Aznar görevdeydi. Bunların hepsi siyasetin baba isimleri…
Fransa’da Chirac’tan sonra Sarkozy ve Hollande kalıcı olamadılar ve Macron göreve geldi. Chirac’ın siyasi ağırlığı nerede, Macron’unki nerede?
Avrupa’da başbakanlar hem siyaseten kısa ömürlü oluyorlar, hem tekrar tekrar seçilemiyorlar, hem de kalıcı tesir bırakacak bir liderlik sergileyemiyorlar.
Erdoğan ve siyasi hareketi 2002 sonundan itibaren iktidarda…
Erdoğan’ın Başbakan olduğu 2003’den bu yana İtalya’da altı kez, İngiltere’de beş kez, İspanya’da dört kez, Yunanistan’da sekiz kez başbakan değişti. Macron, Erdoğan’ın görevde olduğu sürede gördüğü dördüncü Fransız devlet başkanı.
Chirac gibi siyasetin duayen isimleriyle daha yeni Başbakan olduğu dönemde baş eden bir Erdoğan’ın ustalık döneminde, Macron çapında bir liderle baş edememesi mümkün mü? Fransız Başkan’ın Türkiye ve NATO ile ilgili açıklamalarını Erdoğan usta hamlelerle boşa çıkarmıştır.
Erdoğan, Avrupa siyaset tarihinin de en uzun süreli, en etkili, en popüler liderlerinden biri olmuş durumda.
Margaret Thatcher ve Tony Blair 11 yıl görevde kalırken, en iddialı isim Kohl 16 yıl Başbakanlık yapmış; Erdoğan ise 18 yıldır Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Türk siyasetine damgasını vuruyor.
Bugün Avrupa’da Merkel’in dışında iktidarını koruyabilen uzun soluklu bir siyasetçi neredeyse kalmadı. Merkel’in de artık final sezonunu yaşadığı anlaşılıyor.
Siyaset ve diplomasi ilişkiyle, müzakereyle, mücadeleyle, yaşanmışlıklarla müktesebat oluşturur, tecrübe kazanır. Görmüş geçirmiş olmak, herkes yolcuyken hancı olmak, yıllar içinde saçını sakalını ağartmak gibi ifadeler hep bir uzun solukluluğu, tecrübeyi, birikimi anlatır.
Bugün dünya sahnesinde Trump öne çıkan bir liderdir çünkü ABD süper güçtür. Trump ikinci kez seçim kazanması halinde güçlü bir lider olarak görülecektir.
Erdoğan girdiği bütün seçimleri kazanan ve önemli dönüşümlere imza atan bir lider olarak Türk siyaset tarihine geçmiştir. Ama Erdoğan’ın bölgesel konulardaki hamleleri ve uluslararası zeminlerdeki çıkışları ortaya küresel düzeyde bir liderlik çıkarmıştır.
Erdoğan, Türk dünyasının Aksakalı, Avrupa siyasetinin duayen ismi haline gelmiştir.