Tolunay Kafkas elindeki hırpalanmış, örselenmiş, moral motivasyonu dibe vurmuş futbolcu kadrosundan en iyi oyuncuları sahaya sürmekten başka çare olmadığını gayet iyi etüt edip sahasında oynamasına rağmen ileri uçta sadece Olcan ve Halil’i bırakıp, orta sahasını kalabalık tutarak gerektiğinde forvete, gerektiğinde haftalardır aksayan savunmaya destek verecek kadroyla sahaya çıktı. Doğru da yaptı.
Trabzonsporlu futbolcular maça çok arzulu başladılar. Ama bu aşırı arzu, yine ilk 10 dakikada hata yapmalarının önüne geçemedi ve Gaziantep inanılmaz iki pozisyonu değerlendiremedi demeyeceğim, burada Onur’u geçemediler. Eğer Onur kurtarmasaydı iki golü birden kalesinde görecekti. Ama yine de Trabzonsporlu futbolcular hiç bozulmadan oynamaya devam ederek 20. dakikada Adrian’ın fırsatçılığı ile 1-0 öne geçti. Aslında Gaziantep takımı ilk yarıda futbol olarak Trabzonspor’dan daha dengeli bir oyun ortaya koydu. Net pozisyon yakaladı ama gol atamadı.
İkinci yarıya Trabzonspor Alanzinho ve Colman’ın attığı gollerle 3-0’ı yakalayarak başladı. Kısa sürede gelen goller tribünleri coşturdu. Tribünlerin coşkusu Trabzonsporlu futbolculara yansıdı. Futbolcular biraz daha iyi oynadılar. Ama yine de şunu söyleyebilirim. Bu futbol muhtemelen ileriki haftalarda düzelecektir ancak bugün itibariyle ileride yeterli olmayacaktır.
Maç gollerden sonra aynı güzel tempoyla devam etti. İki takım da seyir zevki yüksek bir maç ortaya koydular. Bu tip maçlarda takımın oynadığı futbol çok önemli değildir. Öncelikle alınmak istenen neyse, bu alınmaya çalışılır. Tolunay Kafkas da futboldan önce üç puana ihtiyaç olduğunu gördü ve bunun peşinde koştu. Ayrıca da takımı eskiden daha iyi oynadı. Geldikten sonra en önemli değişiklik, Emerson’u savunmanın göbeğine çekerek hem Emerson’u, hem de Mustafa’yı futbola döndürdü.
En önemli tehlike şu: Her maçtan sonra sahanın yıldızı Onur oluyor. Onur gibi kaleciye sahip olmak gurur verici ama eğer her maçta o takımı kurtaracaksa; o zaman aksayan çok önemli yerler var demektir.