Siz hiç Malleus Maleficarum diye bir kitap duydunuz mu?
Katolikler, iki Dominikan keşiş Heinrich Kramer ve James Sprenger’in yazdığı ve ilk kez 1480 yılında yayınlanan bu kitabı neredeyse İncil’in yanına yerşleştirerek tam 250 yıl boyunca, kimi kaynaklara göre 600 bin kimi kaynaklara göreyse de 9 milyon insanı öldürdü. Engizisyon süresince kitap, yargıç görevine soyunan sözde din adamlarının elinden düşmedi. Kitaba göre insanlara cadı damgası vurdular, sözde yargıladılar, toplu halde yakarak ödürdüler.
Malleus Maleficarum ya da Cadıların Çekici başta kadınlar olmak üzere toplumda kendine yer edinememiş ve diğer istenmeye unsurları yok etmek için yazılmıştı. Kimdi bu unsurlar?
1. Yaşlı kadınlar
2. Ebeler
3. Yahudiler
4. Şairler ve yazarlar
5. Bilim adamları
Aslında katı, ödün vermez Katolik dogmaları sorgulayan herhangi bir kişi o saat zındık (heretic) damgasını yer, Malleus’un yayınından sonraysa cadı olduğu ilan edilir ve yakılarak öldürülürdü. Engizisyon yargıçları, arkalarında Papa İnnocent VIII’in askerleri, kimi kral ve soyluların desteğiyle toplu katliama giriştiler. Engizisyon sayesinde kilise ve soylular mallarına mal kattılar neredeyse üç yüz yıl boyunca. Cadı damgası yiyen ve katledilen insanların taşınmaz mallarına kilise el koyuyor parasını pulunu da soylular devşiriyordu. Engizisyon salt Avrupa’da milyonları katletmekle kalmadı Amerika’ya da sıçradı, İngiliz egemenliğindeki Salem gibi yerleşim birimlerini kasıp kavurdu.
Dominik Keşişler Kramer ve Spranger kitabı yayınlamadan iki yıl önce Alp dağlarının eteklerine yerleşmiş, henüz kiliseye bağışta bulunmamış bir çok insana Papa’nın iznini ve askerlerini de arkalarına alarak saldırmış 14 bin kadın, yaşlı, çocuk öldürmüştü.
Galile gibi dünyanın düz değil de yuvarlak olduğunu öne süren bilim adamları, kız çocukların dünyaya gelmesine aracılık eden ebeler, İsa’yı öldürdükleri öne sürülen Yahudiler, şiirlerinde aşkı anlatan ozanler, kadın erkek ilişkisini kaleme alan yazarlar, Katoliklerin bilimsellikten uzak, kimi piskopos, rahip ya da keşişin öne sürdüğü zırvaları sorgulayanlar katledildi, mallarına kilise el koydu. Orta Çağ Avrupası Müslümanların daha sonra tanımlayacağı gibi gerçek anlamda bir karanlık dünyaydı. En küçük bir hastalıktan cadı oldukları öne sürülen kadınlar sorumlu tutuluyordu. Yağmur yağmasa suçlu cadılardı; hava soğuk olsa ya da insanlar sıcaktan bunalsa bir cadı avıdır başlıyor üç beş yüz kişi ödürülmeden de durmuyordu. İnsanlar sevmedikleri, geçinemedikleri, sorun yaşadıkları kişileri engizisyona şikayet ediyor, cadı olduklarını öne sürüyordu. Engizisyon yargıçlığı görevini üstlenen papazlar da bu kişilerin mal varlığını araştırıyor, dişe dokunur bir şey bulurlarsa hemen kazığa çakıp yakıyorlardı.
Profesör Doktor Marija Gimbutas, yirmi yılı aşkın bir süre araştırdıktan sonra çoğunluğu kadın olmak üzere Katolik mezhebini yaymak, savunmak,öğretilerini insanların beynine kazımak adına Vatikan onaylı, 9 milyon insanın engiziyon tarafından öldürüldüğünü, başkanı olduğu California Üniversitesi Arkeoloji Bölümü kürsüsünden açıkladı! Din elden gidiyor teranesiyle katlima soyunan kilise zenginleşti, milyonların kanıyla suladığı toprakların üzerine çöreklendi!
Evet efendim, buyrun size Katolik Terörü. Eğer İslam Terörü gibi bir saçmalık kabul görüyorsa Batı’da neden Katolik ya da Hıristiyan Terörü denmiyor da Engizyon demekle yetiniliyor? Sorun iğne ve çuvaldız sorunudur çünkü. Sorun çifte standart sorunudur, sorun Batı’da gittikçe artan Müslüman nüfusun yarattığı mantıksız korkudur. Eğer birinin adı engizisyonsa diğerinin adı da El Kaide ya da IŞİD’dir; o kadar!