Şöyle düşünelim. Binali Yıldırım-Ekrem İmamoğlu ortak canlı yayını için İsmail Küçükkaya değil de bir başka moderatör olsaydı. Bu isim, iki gün öncesinden bir otelde önce Yıldırım ile 46 dakika baş başa, sonra danışmanlarıyla 54 dakika görüşseydi. Bu görüşmeyle ilgili İmamoğlu ve kamuoyu bilgilendirilmese ve açık oturumdan sonra bu ortaya çıksaydı…
İnsaf sahibi herkes söylesin, İmamoğlu taraftarları, CHP, HDP, İyi Parti yöneticileri, başta FOX TV, Fatih Portakal, ortalığı ayağa kaldırmaz mıydı? Erdoğan’ı, Yıldırım’ı topyekûn AK Parti’yi yerden yere vurmaz mıydı?
Şimdi alayı, Küçükkaya’yı savunma adına, “ne var bunda, falan…” diyorlar ya, malum görüşme Yıldırım ile böyle bir otel odasında gizli saklı yapılsaydı “ne var bunda?” derler miydi?
Asla demezlerdi. Bu bir…
İkincisi, hadi masum bir görüşmeydi, birkaç dakika oturum ile ilgili görüştüler, sonra bir araya gelmişken muhabbet ettiler.
Niye yalan konuşuyorlar?
Küçükkaya İmamoğlu ile 3-5 dakika görüştüm diyor. Süreyi kısa tutmayı öyle önemsiyorlar ki, Fatih Portakal, “zaten çok kısa görüştünüz, değil mi” diye üsteliyor.
İmamoğlu’na soruyorlar, “3-5 dakika mı görüştünüz?” O da diyor ki, “15-20” dakika…
Sonra Sabah gazetesi görüntülerle, saatiyle ortaya çıkarıyor ki, Küçükkaya ile İmamoğlu baş başa tam 46 dakika görüşmüş… (Şimdi FOX TV otel hakkında dava açıyor. Dikkatleri başka tarafa çekme hamlesi yapıyorlar.)
Madem normal bir görüşmeydi… Madem “ne var bunda” kabilinden bir görüşmeydi…
Madem 4 maddeyi İmamoğlu’na söyleyecektiniz görüşme neden 46 dakika sürdü?
Niye yalan konuşuyorsunuz? Madem ayıp, ahlâka aykırı, şaibeli, danışıklı dövüş hazırlığı bir görüşme yapmadınız, 46 dakikayı 3-5 dakikaya neden indiriyorsunuz?
Yalan, bir ahlâksızlığı örtbas etmek için söylenir. Yalan, suçüstü yakalanınca ilk yapılan MÜDAFAAdır.
Demek gazeteciliğe, centilmenliğe, güvene yakışmayan bir şey yaptınız ki yalana başvuruyorsunuz.
Başvuruyorsunuz çünkü Küçükkaya’nın, bir tezgâhın parçası olduğu, Binali Bey’in kendisine olan güvenini boşa çıkardığı görüldü.
Başka bir yalan; tam Fatih Portakallık, İsmail Küçükkayalık bir tarz…
Neymiş, Binali Yıldırım tarafı ile zaten telefonda görüşülmüş, İmamoğlu tarafı ihmal edilmişmiş…
İyi de Küçükkaya, İmamoğlu ile yüz yüze görüştüğünden, baş başa 46 dakika konuştuklarından, dönüp Binali Yıldırım’ı neden haberdar etmiyor?
Neden, “Efendim, sizinle telefonla konuştuk. İmamoğlu ile baş başa bir görüşmemiz oldu. Bu duyulursa benim tarafsızlığıma gölge düşer, sizinle de mutlaka yüz yüze görüşmemiz gerekir” demiyor?
Küçükkaya buna cevap vermiyor. Binali Bey, açık oturumdan saatler sonra Küçükkaya-İmamoğlu otel görüşmesini öğreniyor ve haklı olarak;
“Burada açıkça bir eşitsizlik vardır, bir gayrimeşru durum vardır. Ben Ekrem İmamoğlu'na sesleniyorum: Böyle bir görüşmeyi neden kamuoyu ile paylaşmadınız? Yayın öncesi yaptığınız bu görüşmeyi neden gizlediniz” diyerek feveran ediyor.
Portakalgiller; Sözcü, Hürriyet, Habertürk (bu iki gazetede tek tük de olsa) Karar, Cumhuriyet gibi gazetelerde köşe yazarlarınca nasıl bir Küçükkaya müdafaası yapıyorlar… Basın ahlakına gözlerini nasıl da kapatıyorlar… (Neden bir tanesi bile 46 dakikayı 5 dakikaya indirmeyi sorgulamıyor?)
Tıpkı İmamoğlu’nun, devletin valisine “it” demesini günlerce görmezden geldikleri gibi. Hatta İmamoğlu’nu haklı çıkarmaya çabaladıkları gibi…
Oteldeki gizli görüşme görüntülerine cürmümeşhut (suçüstü) denir.
FOX TV’de Küçükkaya ile Portakal’ın, kendilerini müdafaa ederken elleri ayakları, suçüstü yakalandıkları için titredi.