Olivier Assayas’ın altmetninde Nietzsche’nin dolaştığı, Juliette Binoche ve Kristen Stewart’ın kendilerinden izler taşıyan karakterleri canlandırdığı filmi Ve Perde, hem göze hem kulağa idman yaptırıyor!
NIetzsche, Ecce Homo’nun önsözünde şöyle der: “Yazılarımın havasını soluyabilen, bunun bir yüksek yer havası, sert bir hava olduğunu bilir. O hava için yaratılmış olmalı insan, yoksa oldukça büyüktür üşütme tehlikesi.” On yıl boyunca yaz mevsimlerini İsviçre Alplerindeki dağ köyü Sils Maria’da geçirmiştir Nietzsche. Olivier Assayas’ın bu köyde geçen filmi üzerinde Nietzsche’nin gölgesi var.
OYUNCULUK ÜZERİNE BİR ETÜT
Sils Maria, Nietzsche çağrışımlarının yanı sıra günümüzde oyunculuk üzerine bir etüt niteliği de taşıyan, iki ayrı kuşaktan ve ekolden oyuncunun ilişkisine odaklı bir film içinde film. Oyuncuları, canlandırdıkları karakterleri de temsil ediyor: Juliette Binoche, Avrupa sanat sineması geleneğinde yetişmiş; önemli yönetmenlerle çalışmış, mesleğini büyük bir ciddiyetle icra eden Maria Enders rolünde. 20 yıl önce -Fassbinder’den izler taşıyan- Wilhelm Melchior’un Maloja Snake adlı filminde patronu Helena’yı baştan çıkaran Sigrid rolüyle üne kavuşmuş. Şimdi genç bir yönetmen, yeniden yapımda ona Helena rolünü teklif ediyor. Baştan çıkarıcı genç kadını ise Hollywood’un aksiyon filmleriyle ünlenmiş bir starleti oynayacak... Bu dünyaya içeriden bir bakış, Joseph L. Mankiewicz klasiği All About Eve / Perde Açılıyor’u akla getiren bir kulis havası sunuyor Assayas.
Maria, bu rolle birlikte artık yaşlandığını kabullenmesinin ve boşanmasının üstüne bir de Melchior’un kaybı gelince inzivaya çekiliyor. İki cep telefonuyla arı gibi çalışarak onun için hayatı kolaylaştıran, medyayı savuşturan kişisel asistanı Valentine ile birlikte Sils Maria’da kalıp kafa dinliyor ve rolüne hazırlanıyor film boyunca... Ne kurmaca ne de geçmiş rahat bırakıyor Maria’yı. Valentine ile ilişkisine Sigrid ile Helena’nın ilişkisi yansıyor. İki kadın baş başa duygusal bir sarmalın içinde kalıyor.
Assayas’ın bir başka ilham kaynağı da filmde yer verdiği, 1924 yapımı Arnold Franck imzalı Das Wolkephaenomen von Maloja. Bulutlar iki yanı yüksek dağlarla çevrili Maloja vadisine girip yılan gibi kıvrılarak aktığı için halk arasında Maloja Yılanı diye tanımlanan doğa olayını görüntüleyen 10 dakikalık film, Sils Maria’ya bir anlam katmanı daha ekliyor. Meteorolojik olayla ruh halleri bütünleşiyor; doğal, fenomenale dönüşüyor.
Hem ironik hem lirik olabilen bu kendine özgü filmde Assayas biraz olsun kontrolü bıraksa, daha kusurlu, daha gelgitli bir film yaratsa başyapıt düzeyine ulaşabilirdi. Heyecan ve gerilim eksikliği ve durağanlık fazlalılığıyla teraziyi dengeliyor, keşke kantarın topuzunu kaçırsaymış dedirtiyor.