Bülent Arınç’ın, tutuklu bulunan Osman Kavala ve HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili sözleri büyük tepki topladı.
Arınç, "Kavala'nın hâlâ tutuklu kalmasına hayret ediyorum, tutuklu kalmaması lazım.” derken, Demirtaş'ın da tahliyesini savundu.
Pandemi döneminde Demirtaş'ın Devran kitabını okuduğunu belirten Bülent Arınç, "Devran'ı herkes okusun. Belki Demirtaş hakkında fikriniz değişmeyecek ama Kürtlerin neler yaşadığını anlayacaksınız, Kürtler konusunda fikriniz değişebilir" demeyi de ihmal etmedi.
Arınç, “ey hâkim ve savcılar” diyerek yargı mensuplarını eleştirirken, iddianameler için "Çocuk bile yazmaz bunları. Zanla, şüpheyle, kıyas yoluyla delil uyduramazsınız" çıkışıyla da yargıya gözdağı verdi.
Bülent Arınç, sıradan bir isim değil. Halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi, eski TBMM Başkanı ve bir dönem Başbakan Yardımcısı.
Bülent Arınç’a 5 noktada itirazımız var.
1. Cumhurbaşkanı Erdoğan hukuk, adalet ve ekonomi reformunun hızlı şekilde gerçekleştireceği müjdesini verdi. Birkaç gündür, bütün konuşmalarında heyecanla bunu anlatıyor. Büyük ve güçlü Türkiye yolunda gündemi belirliyor. Tam bu sırada kendinizin merkezinde olduğu farklı bir gündem oluşturmanızı ve Cumhur İttifakı’nın zeminini berhava edecek bir tartışma başlatmanızı iyi niyetle yorumlamak mümkün değildir.
2. Siz Cumhurbaşkanlığı GİK üyesisiniz. Bu, Sayın Cumhurbaşkanını da bağlayıcı bir konumdur. İstediğiniz kadar “şahsî fikrim” deyin, zihinleri bulandırdınız, milletimizin kafasını karıştırdınız.
Sayın Cumhurbaşkanındaki sabrı anlıyoruz. Vefasızlar siperlerinden öylesine ateş altında ki bu siperlerin genişlemesini ülke menfaati açısından doğru bulmuyor. Siz bu sabrı suistimal ediyorsunuz. Yapmanız gereken bulunduğunuz yerden istifa etmenizdir.
3. Demirtaş’ın kitabını okuyup Kürtlerin neler çektiğini öğrenmemizi istiyorsunuz.
Bu yaklaşım, AK Parti’nin özüne bir saldırıdır.
Bunca yıldan sonra AK Parti, başta Sayın Erdoğan, Kürt kardeşlerimizin yaşadıklarını Demirtaş’tan mı öğrenecek?
Kürt kardeşlerimizin meselelerine en fazla, en samimi sahip çıkan, bu alanda en önemli reformları yapan Erdoğan iken, siz neyin peşindesiniz?
Yıllardır AK Parti Meclis Gruplarında, hükümetlerinde onlarca Kürt asıllı siyasetçi görev aldı.
Siz şimdi kalkmış ABD’nin, AB’nin dayatmasına çanak tutuyor, HDP’yi “Kürtlerin partisi” olarak karşımıza dikiyorsunuz. Yazıklar olsun size...
4. Demirtaş’ı savunurken, hiç mi vicdanınız sızlamadı. Hiç mi şehitlerimiz, katledilen bebeklerimiz, Yasin Börülerimiz, Eren Bülbüllerimiz, öğretmenlerimiz onların anne babaları, kardeşleri, evlâtları, aileleri aklınıza gelmedi? Merhamet damarlarınız onlar için nasır mı tuttu?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Demirtaş'ın bu “Devran' isimli kitabı ile ilgili olarak
"Her yeri yakıp yıktılar, masumları katlettiler. Talimatı PKK verdi. Türkiye'ye talimatı, o günkü HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş getirdi” diyor.
Siz, “Demirtaş serbest bırakılmalı” diyorsunuz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“6-8 Ekim olayları sırasında insanları, tamamı yalan olan beyanlarla galeyana getirip 53 evladımızı öldürenleri bu millet unutmuyor ve unutmayacaktır da. Sonuna kadar bu işin takipçisiyiz. Bunları bırakamayız. Eğer biz bırakırsak ebedi âlemde şehitlerimiz bize bunun hesabını sorar" diyor…
5. Demirtaş’ı ekranlarda savunduğunuz iki günden beri milletimizin vicdanını çok rahatsız ettiniz.
Mütedeyyin, milliyetçi, vatansever büyük çoğunluğu hiçe saydınız.
AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na en büyük zararı verenlerden oldunuz…