Yeni bir darbe tarihi olarak 15 Haziran’ın verilmesini, Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi gündeme getirdi. 5 Haziran’daki yazısında şöyle yazdı:
“FETÖ’cülerden yeni darbe tarihi.
“Olay, kısa bir süre önce Rodos Adası’nda yaşanıyor.
Konuşma Yunanistan’a kaçmak üzere Rodos Adası’nda bekletilen FETÖ’cüler arasında geçiyor. ‘15 Haziran’a kadar ne olacağını göreceğiz. Bu sefer çok kan akacak’ diyorlar. İçlerinde daha kıdemli olduğu anlaşılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ima ederek, ‘Bayramı kimin yapacağını göreceğiz’ diyor. Rodos üzerinden Yunanistan’a geçmeye çalışanlar, sıradan FETÖ’cüler değil...”
Pensilvanya’daki elebaşı F. Gülen, terör örgütü FETÖ’ye operasyonların başladığı günden beri üç yıldır sürekli umut zehri aşılıyor. 15 Temmuz’dan sonra ise “çok yakında cezaevleri boşalıyor, tekrar geri geliyorsunuz” diyerek uydurma rüyalarla müjdeler veriliyor ve iki ay ara ile ortaya bir tarih atılıyor.
Bu tarihlerin hiçbirinde bir şey olmadı. Ama insanlar yine de soruyor; bir darbe teşebbüsü daha olur mu? FETÖ’nün, şu kadar operasyondan, tutuklamadan, yargılamadan sonra bir darbe teşebbüsüne daha gücü yeter mi?
FETÖ’nün belinin kırıldığına ben de inanıyorum. 15 Temmuz’daki gibi planlı, organize bir darbe girişiminde bulunamazlar. Ancak Türkiye’yi karıştırma gücünün/potansiyelinin hala ellerinde bulunduğunu düşünüyorum.
Türkiye’yi derinden karıştırıp, silahlı kuvvetleri emir komuta zinciri içinde bir askerî müdahaleye zorlayabilirler.
Ne yapabilirler?
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, peş peşe çok önemli isimlere suikast düzenleyebilirler.
Bunu yapacak güçleri var mı?
Devletin ve yargının şu gerçeği gözardı etmediklerini düşünüyorum. FETÖ, eşi benzeri görülmemiş çok gizli bir yapı. 215 bin kişinin ByLock kullanmış olması ve emniyet ile TSK bünyesindeki “mahrem imamlar”la ilgili soruşturmalarda elde edilen bilgiler, bu örgütün hala kendisini gizleyen kripto elemanlarının varlığına işaret ediyor. TSK bünyesinde hala en güçlü organize grubun FETÖ’cüler olduğunu tahmin etmek zor değil. Bir endişe kaynağı da, savaş uçağı kullanan pilotların bir tanesinin yapacağı intihar saldırısının, Türkiye’yi kaosa sürükleyebileceği…
Bu kaosun, bölgemizdeki savaş hali ve gerilimin etkisi/ tahriki ile bir iç çatışmayı tetiklemesi de söz konusu. Böyle bir ortamda TSK içindeki asıl cuntacı damarın, 12 Mart ve 12 Eylül öncesi şartları bahane ederek yönetime el koyması gibi darbe hamlesi yapabileceği kuvvetli bir ihtimaldir. Yani bu defa FETÖ’cüler kullanılarak, geleneksel cuntacılar yeniden boy gösterebilir.
Bu kötü senaryo moralleri bozmamalı, ancak yabana da atılmamalı.
15 Temmuz’da gördük; ABD, Avrupa yani Batı ekseni, darbe girişiminin başarılı olamamasından dolayı bir hayal kırıklığı, burukluk yaşadı. Bunu gizlemeyi de başaramadılar. “Erdoğan’ı öldürmeyi beceremediler, bunu yapsalardı darbe gerçekleşirdi” diyenleri unutmadık.
Şer ittifakı, post modern Haçlı zihniyeti, Üst Akıl ne derseniz deyin bölgemizde, başında Erdoğan’ın bulunduğu AK Parti gibi millete yaslanan bir iktidarı istemiyor. Şer ittifakının en büyük hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Geçtiğimiz 25 Mart’ta, PKK’nın İsviçre'nin başkenti Bern'de Federal Parlamento binası önündeki ‘Hayır’ mitinginde, siyah fon üzerine hazırlanmış pankartta, başına silah doğrultulmuş Erdoğan'ın fotoğrafı ve "Erdoğan'ı öldürün" yazısı yer aldı. (İçimizde de "ÖLRECEP" diyen gazeteler olmuştu.)
Bu bir mesajdı. FETÖ terör örgütünü, bu mesajın gereği ihaneti yapmak için evet, harekete geçirebilirler. Taşeron bir daha sahne alabilir…