Greçka Türkiye pazarına girdiği günden bugüne “Karabuğday” adıyla pazarlandı. Herkes onu çok iyi tanıyormuş gibi davranıyor. Peki onu gerçekten tanıyor musunuz, greçka tam olarak nedir, buğdayın “kara” renklisi mi? Özellikle çölyak hastaları bu yazıyı okumalı!
Geçtiğimiz haftalarda sevgili Doğan Hızlan’ın “Sözlük bir ihtiyaçtır” başlıklı yazısı yüreğime biraz su serpti. “Biraz” diyorum, çünkü insanlar bu uyarıyı dikkate alıp masalarına bahsettiği sözlüğü koyacak mı bilmiyorum. Ne ilgisi var şimdi bu girişin greçka ve yemekle diyebilirsiniz. Efendim kullandığımız her yanlış kelimenin dilimiz Türkçe, dolayısıyla iletişimle, yaşamla ilgisi var. Kullandığımız kelimelere hangi anlamları yüklediğimiz, karşımızdakinin ona ne anlam yüklediği de birbirimizi ne kadar doğru anladığımızı ortaya koyar. Bu durum yemeklerle de oldukça ilgili. Gerçi greçka meselesinde sözlükler ne kadar yardımcı olabilir bilemiyorum.
Yemekle ilgili yazılar, kullanılan kelimeler de kimi zaman amacından sapıyor, farklı algılara neden olabiliyor. Levon Bağış da bir yazısında “Çokça ve yanlış kullanılan ‘gurme’ kelimesinin kökeni ‘gourmand’, yani obur kelimesinden gelir. Her ne kadar gurme kelimesi çok daha sofistike ve özel bir imgeye sahipse de aslında bir gurmenin obur olmasını beklemekten daha doğal bir şey olamaz herhalde” diyordu. Rahmetli Arman Kırım ise gurmeyi şöyle tanımlamıştı; “Gurme (ki Fransızca kökenli bir kelimedir), sözlük anlamı olarak ‘rafine yaşamdan zevk alan ve yeme içme konularıyla uzmanlık derecesinde ilgili olan kişi’ manasına gelir.” Yazılanlar birbirinden farklı mı? Yoksa birbirinin devamı mı?
HADİ DEVAM EDELİM
Konum yemek olduğu için yemek dünyasında kullanımı ilk sıralarda olan “gastronomi” kelimesini ele alalım. Kaç kişi anlamını bilir? Gastronomi, Yunanca’da mide kanunları anlamına gelen “gastronumos” kelimesinden doğar ve Fransızlar tarafından gastronomi kelimesi olarak kültür ve yemek arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim alanını temsil eden kelime olarak devamlılığını sürdürür. Gıda sektöründe kullanılan ürün isimlerine bakalım: Mısır ve darı örneği misal. Birçokları darının Ege şivesi olduğunu düşünür ki bu yanlış değildir, Egeliler mısıra darı der. Bu doğru ama darı ve mısır iki farklı üründür. Bisküvinin ‘bisküvit’ yazılması hatta aşçının ‘ahçı’ olarak yazılması çokça karşılaştığımız bir durum ve bence kabulü mümkün olmayan hatalar. Sarımsak ve sarmısak kelimesinde olduğu gibi bazı kelimelere sözlükler de yeterli olmuyor. Nitekim bu iki kelimenin hangisi doğru uzlaşma yok. Konuyu bu kadar uzattıktan sonra nihayet greçka meselesine geldim! Ömer Asım’ın ‘Ana Yazılım Kılavuzu’ masamın demir başı, elbette içinde greçka yok. Zaten kelime Rusça, herhangi bir sözlüğümüzde yer almış olmasını beklemiyorum. Dünyanın en büyük gastronomi ansiklopedisi Larousse Gastronomique’de de greçka kelimesi yok ama karabuğdayın tanımı var: Karabuğday için kuzugiller familyasından, Rusya’da kullanılan bir tohum olarak açılım yapılmış. Zaten tüm dünya da ona “Buckwheat” yani karabuğday diyor. Peki sen neye itiraz ediyorsun derseniz; Niçin bir tohuma buğday ismi verilmiş ve neden itiraz edilmemiş onu anlamaya çalışıyorum!
GREÇKA BUĞDAY MI?
“Greçka” ismiyle bundan dört, beş yıl kadar önce Türkiye piyasalarına bir ürün girdi. O günden beri paketlerinde karabuğday yazıyor. Ben de o vakit merak etmiş bayağı bir araştırmıştım.
Belki karabuğday demek onu bir anda tanıdık yapmıştı, bilemiyorum. Belki de buğday gibi kullanım alanı olduğu, un haline getirildiği için buğdayla ilişkilendirilmesinde bir sakınca görülmedi. Lezzeti buğdaya benziyor deseniz ilgisi yok, şeklinin de öyle. Kendisi dediğim gibi buğdaygillerden değil, kuzukulağıgillerden bir bitkinin tohumu. Rusya, Ukrayna, Polonya, Japonya ve Çin’de tarımı yapılıyor, ithal ediliyor. Karabuğday diye ona etiket basan, Türkiye’deki markaların bu konuyla ilgisi olmadığını artık keşfetmiş bulunmaktayım. İki senedir de Türkiye’de yetişmesi için yatırımlar yapılıyor.
Söylediğim gibi bu yanlış tanımlamalar, yanlış algılara neden olabiliyor. Burada en önemli nokta; greçka, buğday olmadığından doğal olarak glüteni de yok. Yani çölyak hastalarının rahatlıkla tüketebileceği bir tohum ama isminde bulunan “buğday” takısı sebebi ile bir çok tüketici onu kullanmıyor. Kelimelerin anlamına bu yüzden titizlikle yaklaşmaya çalışıyorum.
BUĞDAYIMA DOKUNMA...
Greçka, kinoa veya başka bir tohum olsun fark etmez, hepsinin besin değeri toprak, hava, su değişince yetiştiği bölgeye göre farklılık gösteriyor. Bir merakım da acaba burada ekilenlerin besin değerinin ne durumda olduğu? Sonuç olumlu da olabilir kuşkusuz. Washington portakalının Finike portakalı olarak Finike’de yetişmesi örneğinde olduğu gibi lezzet ve vitaminin artması da söz konusu olabilir. Eğer Anadolu iklimini ve toprağını severlerse ki, sanırım greçka sevdi, tarım alanlarını hızla kaplamaları kaçınılmaz. Ekime elverişli olan veya ithalatı fazlaca kâr getiren ürünler kuşkusuz üretici ve pazarlayan tarafından tercih sebebi.
Tadı göreceli, besin değeri müthiş!
Buğday tüketemeyenlere iyi bir alternatif Greçka. Lif oranı yüksek, protein ve besin değeri açısından zengin. Vücudun üretmediği tam sekiz aminoasit içeriğine sahip. Diğer taraftan yağ, karbonhidrat yok denecek miktarda, yani gerçekten sağlıklı bir malzeme. Baskın bir tadı olmadığı için denemeler yaparken içine sert aromalar barındıran malzemeler ekleyebilirsiniz. Salata, pilav, çorba ve yemeklerde kullanabileceğiniz Greçka’nın üretildiği yerler konusunda dikkat edilmesi gerek çünkü, radyasyonu sünger gibi çekiyor.