Vicdanı olan herkesi gözyaşlarına boğacak olan bir olayı tasvir etmek istiyorum: Bir hemşire... Ölmek üzere olan bir çocuğu hayatta tutabilmek için elinden geleni yapıyor. Hemşire, sağlık için gerekli alet edevattan o kadar yoksun ki çocuğun nefes alabilmesi için pet şişe kullanıyor!
Evet yanlış okumadınız: Pet şişe.
Sağlık araç ve gereçleriyle uzaktan yakından alakası olmayan bir pet şişe!
Bu, İsrail terör devletinin soykırıma tabi tuttuğu Gazze'de yaşanan binlerce vahim olaydan sadece bir tanesi. Gazze'de öylesine feci olaylar yaşanıyor ki her biri vicdanı olan herkesi derinden etkiler!
Dünya, tarih boyunca çeşitli zorluklar ve zulümlere ev sahipliği yapmıştır, ancak bugün izlediğimiz eşitsizlikler ve zulümler belki de en çarpıcı olanlardır.
Bir yanda savaş, açlık ve yoksulluk içinde kıvranan insanlar; diğer yanda ise aşırı refah ve eğlenceye dalmış toplumlar...
Tarih boyunca dünya üzerindeki güç dengelerini ekonomik ve politik faktörler şekillendirmiş, şekillendirmeye de devam ediyor.
Fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin alışverişinden doğan bir uluslararası bütünleşme süreci olduğu iddia edilen sözde küreselleşme, dünya nüfusunun üçte ikisinin fakirleşmesine ve dahi fakirliğin derinleşmesine neden olmuş durumda. Düzeni kuranlar elbette varlıklarına varlık katıyor.
Bu durum, dünyanın bir ucundaki insanların refah içinde yaşamasını sağlarken, diğer ucundakileri ise hayatta kalma mücadelesiyle baş başa bırakıyor.
İnsanlık adına gösterilecek insani reaksiyonun bu tezat karşısında önemli bir rol oynaması icap eder.
Başka coğrafyalarda yaşanan acılara, zulümlere karşı bir duyarlılık gösterilmesi gerekirken, insanın fıtratında mevcut olan bu duyarlılık eğlence ve tüketim kültürü tarafından nasıl zedeleniyor?
İstatistiklerin yansıttığı rakamlar ve raporlar vicdanın devreye girmesini sağlama açısından maalesef yeterli değil. Küresel eşitsizlikler, yaşanan acılar, zulümlerin coğrafya gözetmeksizin vuku buluyor olması, dönemsel olarak vicdanımızın ve duyarlılığımızın hâlâ yaşayıp yaşamadığını test etme imkânı verebilir sadece.
Daha adil ve duyarlı bir dünya inşa etmek, sadece politikacıların ve ekonomistlerin değil, insan olan herkesin üzerine düşen bir sorumluluk değil midir?
Bu sorumluluğun inşa edilmesi adına yaşanan acılara, zulümlere, küresel sorunlara karşı tavır ve davranışlarımızı en azından STK'lar aracılığıyla destek mahiyetinde göstererek, zalimle mazlum arasındaki küresel mesafenin kapatılmasına yardımcı olabiliriz. Zira uluslararası STK'lar ve yardım kuruluşları bu süreçlerde kritik görev üstleniyorlar.
Sosyal mecralar aracılığıyla, ödül törenleriyle, medya marifetiyle; toplumsal vicdana ve sorumluluklara karşı yapılan meydan okumalar, derin eşitsizliklerin giderek çoğalmasına sebep oluyor.
Refah ve eğlence içinde yaşarken dünyanın dört bir yanındaki acılara, zulümlere kayıtsız kalmamak gerekmez mi?
Çocuk yapmamak, keyfini bozunca evlat yerine koyduğu köpeği insandan üstün görmek ve bu üstünlüğü "yaşam tarzı" olarak dayatmak modern toplumun en büyük meydan okumalarından biri değil midir?
Eğlence ve tüketim kültürünün mütemadiyen canına kastettiği "vicdan ve duyarlılığın" en fazla etkilendiği, zehirlendiği, cılızlaştığı zaman dilimindeyiz.
Duyarlılığın ve vicdanın, insanı insanlık adına harekete geçirme kabiliyetini kaybetmiş olması, toplum nezdinde "vicdansızlık" olarak ifade edilir. Vicdansız sıfatının içini ise insafsız, adaletsiz, acımasız, zalim, merhametsiz gibi duygularla doldururuz.
Bu zikrettiklerimizin karşısında insani sorumluluğumuzu test edecek bir zaman yaklaşıyor: Yılbaşı kutlamaları!..
Dünyanın bir köşesinde çocuk, kadın, yaşlı, hasta demeden insanlar katledilirken acaba vicdanlarımız yılbaşı eğlencelerine izin verecek mi?
Vicdanlı bir toplum muyuz yoksa vicdanlarımız çoktan küresel hazzın evladı mı oldu?
İçindekini içtikten sonra buruşturup çöpe attığımız pet şişe yordamıyla nefes alabilen çocukların yaşadığı bir dünyada rahat nefes almak da vicdansızlık sayılsa yeri değil midir?
Gazze için, çocuklar için, vicdanlarımızın yaşaması için gelin bu yıl yılbaşı kutlamayalım dedik.
Şimdi bunu bir kampanyaya dönüştürelim diyoruz.
Çünkü Gazze'de her gün binlerce çocuk öldürülüyor; #ÇocuklarölürkenYılbaşıkutlanmaz.
Çocuklar ölürken yılbaşı kutlayanlar vicdanlarını muayene ettirmelidirler.