Her yeni yıl yeni umutlar demek.
Ama gerçekçi olmakta yarar var.
2018’de konuşacağımız iç ve dış konular yine benzer ve ‘birbirine geçmiş’ olacak.
Trump ABD’sinin son strateji belgesiyle hedefe koyduğu İran, Rusya ve Çin’e karşı atacağı adımlar;
Ve arada kalan Ortadoğu’da Suriye, Filistin ve Arap ülkeleri ile Pakistan’a yönelik adımları önemli olacak.
Suriye’de PKK/YPG ile ittifakı; FETÖ’ye desteği ve Türkiye’ye karşı ambargo davası Türkiye ile ilişkileri zehirlemeye devam edecek görünüyor.
BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve Bahreyn ittifakından iki temel beklentisi de sürecek:
- Katar, İran ve Türkiye karşıtı pozisyonlarını korumaları.
- Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması girişimi ve İslam coğrafyasına yönelik diğer girişimlerde İslam dünyasındaki birliği engellemeleri.
Dört ülkenin, İİT ve BM’nin Kudüs kararlarında ABD’nin yanında yer almamalarına rağmen, Filistin’i ‘yeni bir çözüm’e ikna etme çabaları sürüyor.
Yılın son günlerinde İran’da başlayan iç karışıklık ve ABD Başkanı Donlad Trump’un yeni yılda attığı ilk ‘tweet’te Pakistan’ı suçlaması tam da bu amaçlara hizmet ediyor.
***
İran’da ambargolardan dolayı halkın sıkıntı çektiği bir gerçek.
Ancak hem ‘hayat pahalılığı’ gerekçesi yeni değil, hem de gösterilerde İran liderlerine yönelik atılan ‘ölüm’ sloganları ile örtüşmüyor.
Bu da akla yeni bir ‘beyaz eldivenli darbe’ projesini getiriyor.
Bu deyim, İspanyolca ‘şiddet ve tehdit kullanmadan, yani ellerini kirletmeden işlenen suçlar’ anlamında kullanılan ‘beyaz eldivenli suç/delito de guante blanco’ deyiminden türetilmiş.
Orduya ihtiyaç duymayan, psikolojik savaş ve medya silahlarını kullanan, hedef ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarını bozmaya yönelik eylemlerle desteklenen yeni nesil darbelere ‘beyaz eldivenli darbe/golpe de guante blanco’ deniliyor.
İspanyolca olması, daha önce Latin Amerika’daki darbelerde denenmiş olmasından dolayı.
Son örneğinin 2009’da Honduras Devlet Başkanı Manuel Zelaya’ya karşı yapıldığını; Honduras’ın da Kudüs oylamasında ABD lehine oy kullandığını hatırlamak bir fikir verecektir. Elbette Türkiye’de 2013’ten bu yana yaşananlar da…
(Bu izahatı, Latin Amerika’yı en iyi bilenlerden emekli diplomat Akın Özçer’in Serbestiyat’taki yazısından aldım.)
http://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/hondurasta-hileli-secimlere-bitmeyen-tepki-841087
http://serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/beyaz-eldivenli-darbeler-679617
İran’daki gelişmeler, Suriye ve Irak’ta Türkiye’nin durumunu da etkileyecek.
Aynı şekilde ‘Arap ülkeleri dörtlüsü’nün bu süreçte alacağı tutum, hem yine Suriye ve Katar, hem de Kudüs konusunda Türkiye’nin önüne yeni konular taşıyacak.
ABD’nin ‘dost ve kardeş ülke’ Pakistan’a yönelik bir olası girişimi de öyle…
***
Elbette bu süreçler Rusya, Çin, Avrupa Birliği ve İngiltere’nin kenarda duracağı süreçler değil.
Özellikle AB ve İngiltere, ABD ‘projelerine’ karşı ‘ilk kez’ bu kadar mesafeli ve serinkanlı duruyor.
Bu tutum ne kadar gerçeği yansıtıyor ve ne kadar sürdürülebilir, en önemli soru bu.
Açık kaynaklardan ulaşılabilen veriler, Suriye’de kaosun devamının bile kriz olarak görüldüğü Avrupa’da, İran ve Pakistan’da olası bir çatışmanın kabul edilebilir olmadığını gösteriyor.
Avrupa’da “ABD’ye güvenemeyiz” düşüncesi çok güçlü.
Bu da Avrupa’yı hem Türkiye’ye yaklaştırıyor, hem de Rusya ve İran’a yönelik girişimlere karşı hassas kılıyor.
Türkiye de Suriye’de ‘ABD projesi’ne karşı Rusya ve İran’la sağladığı dengeyi; şimdi Avrupa ile sağlama imkanına sahip.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kudüs konusundaki girişimlerinin iki yönü bu bakımdan önemli:
- İslam dünyasının hiç olmazsa asgari müşterekte birleşebildiğini göstermek;
- Avrupa, Rusya ve Çin’in ‘devlet gelenekleri’nin arkasında durduklarını teyit ettirmek.
Türkiye’nin ‘küresel denge’nin yeniden kurulmasına, bölgesinden başlayarak nasıl etkili olacağını göreceğiz bu yıl.
Erdoğan’ın Kudüs merkezli liderler diplomasisi kadar, bu yılın ilk yarısında Avrupa’da yapacağı ziyaretler de tarihi önemde olacak.
***
Türkiye 2018’de yeni bir küresel denge içinde yerini almaya çalışırken, aynı zamanda çok kritik iç konularla da karşı karşıya olacak.
- 2019’da yapılacak belediye, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin fiili takvimi bu yıl başlayacak.
- ABD’nin küresel projelerinin Türkiye’ye yönelik bölümleriniTürkiye’nin iç politikasına taşıyan aktör ve etki ajanlarının girişimleri olacak.
- Buna karşılık Türkiye, iç siyasal ve sosyal birliğini korumaya, güçlendirmeye daha fazla ihtiyaç duyacak.
- PKK/YPG, DAEŞ ve FETÖ başta olmak üzere terörle mücadelesini tavizsiz sürdürecek.
- Aynı zamanda ve bölgesel çatışmaların genişleme potansiyeline rağmen ekonomik büyümesini sürdürmek zorunda olacak.
Erdoğan’ın yeni yıl mesajında ‘2018 getirsin’ yerine “Önümüzdeki yıl gerek içeride gerekse dışarıda yine çok önemli gelişmelerin bizi beklediğini biliyoruz. Her alanda ülkemizi güçlendirerek, devlet-millet tam bir dayanışma içerisinde karşımıza çıkabilecek yeni sıkıntılara hazırlıklı olmak için gece, gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Bu kritik süreçte kışkırtmalara karşı uyanık olmalı, siyasi hesaplar uğruna bizi birbirimize düşürmek isteyenlere asla fırsat vermemeliyiz” demesini buradan okumak gerekiyor.