İnsanın savunduğu bir şeye kendisinin zarar vermesi kadar kötü bir şey olabilir mi? Tamir edeyim derken daha büyük hasarlara yol açmak yapana zarar vermekle kalmaz, zarar verdiği şeyin sahiplerini de üzer.
İslam; barış, sevgi, esenlik ve selamet dinidir. İnsanlığa barış getirmek için gönderilmiştir. Bunun için İslam'ı tebliğ ve ona davet ayrı bir önem arz etmektedir. Özellikle iletişim çağı olan günümüzde, tebliğ ve davet üslubu ayrı bir ehemmiyet taşımaktadır.
O yüzden İslam'a hizmet etmek için tebliğ vazifesini üstlenenlerin daha dikkatli olması gerekiyor.
Çünkü yapılacak bir hata, söylenen yanlış bir söz, yapılmaması gereken bir tavır anında milyonlarca insana ulaşmakta, sadece bir kişiyi değil yüzbinlerce insanı etkilemektedir.
İslam'ı tebliğ konusunda en büyük örneğimiz elbette Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'dir (s.a.v.).
"O bir peygamberdi, biz ise sade vatandaşları." diyenlere ise tebliğ ve davet konusunda verilebilecek en güzel örnek Mus'ab bin Umeyr'dir.
Mus'ab, Peygamber Efendimiz tarafından Medine'ye tebliğ ve davet için gönderildi. Her şey güllük gülistanlık değildi. Medine'de de atalarının dinine bağlı, sert ve acımasız tavırlar, hurafelerle dolu inanç şekilleri olan insanlar vardı. Nitekim onlardan birisi Mus'ab bin Umeyr'in tebliğinden haberdar olunca mızrağını eline alıp onu öldürmek maksadıyla yola çıktı. Niyeti oldukça belli olan bu kişinin karşısında Mus'ab bin Umeyr sakin tavrını hiç bozmadı.
"Önce beni bir dinle, beğenmezsen o zaman öldürürsün." diyerek maksadının muhatabına zarar vermek olmadığını, zararı gerekirse kendisinin çekeceğini açıkça beyan etti. Mus'ab bin Umeyr'in bu sakin tavrı ve hilmi karşısında muhatabına kulak veren şahıs, biraz sonra İslam saflarına katıldı.
Günümüz iletişim araçları bütün çekiciliğiyle münkeratın yayılmasına sebep olabiliyorsa aynı araçlar doğru üslup ve güzellikle kullanılarak davete neden vesile olmasın?
Bugünlerde sosyal medyada dolaşan İzmir'de bir imamın videosu var. Gelen turistlere karşı nezaketi, onların dilini kullanarak konuşabilmesi, ikramda bulunması, Kur'an'ın ne olduğunu anlatması, sürekli güleç bir yüz ve ifadeyle, sabırla muhatabına karşı yaklaşması seyredene; "İslam ne güzel bir din ve Müslümanlık ne güzel bir yaşam." dedirtiyor.
Mus'ab bin Umeyr'in sakin tavrına karşılık günümüzün bazı davetçileri maalesef agresiflikleri ile ön plana çıkıyorlar. Sesini yükseltmeler, el kol sallamalar, uygunsuz kelimelerle muhatabını tahrik etmeler İslam gibi bir dini tebliğ edenlere yakışmıyor.
Bu tavır ve üslup yapmaya çalıştığı davet ve tebliğe uygun olmadığı gibi büyük tahribata yol açıyor. Kılıçlar çekiliyor, daha ağır sözlerle ithamlar başlıyor.
Ve nedense kalbe, vicdana, ahlaka hitap etmektense hemen yasaklama yoluna gidiliyor. Sokaklarda gezmek yasaklanıyor, giymek yasaklanıyor, yemek yasaklanıyor. Ve bu yasaklar üst perdeden dikte edilerek anlatılıyor.
Dövme yaptırmak sağlığa zararlı mıdır? Evet zararlıdır. Dinen mahsurlu mudur? Evet mahsurludur. Ama bu zararın önüne geçmek için dövmeci esnafının faaliyetlerinin yasaklanmasını istemek, devlete bu yönde çağrı yapmak doğru değildir. Anlatabiliyorsanız insanlara bunun kötülüğünü anlatın ve onları ikna edin.
Hele hele bunu sert bir üslupla ifade etmek hiç doğru değildir. Böyle yapılırsa binlerce dövmeci İslam'a düşman edilir. İslam'a hizmet edeyim derken ona yeni düşmanlar kazandırmaktır bu. Diğer yandan İslam'a sataşacak yer arayanlar bunu bir reklam aracı olarak da kullanırlar.
Yasaklamak en kolayı, eğitmek ise en zoru. Günümüzde çoğu davetçi ve tebliğci ise kolay olanı tercih ediyor.
Oysa Peygamber Efendimiz muhataplarını önce eğitmiş daha sonra yaptıkları işin ne kadar kötü bir şey olduğunu söylemişti.
Kalpleri ve vicdanları yumuşamış olan, yaptıkları işin ne kadar yanlış olduğunu idrak edenler ise yasaklamaya gerek bile kalmadan zararlı alışkanlıklarından vazgeçmişlerdi.
Görmedikleri, tanımadıkları insanlara üst perdeden söz söylemeler ancak söyleyeni tatmin eder, İslam'a yeni fertler kazandırmaz, hatta kaybettirir.
Başta Peygamber Efendimiz olmak üzere Mus'ab bin Umeyr ve diğer İslam davetçileri gibi olunamayacaksa en güzeli hiç bu işlere kalkışmamaktır.
Sesini yükseltip, el kol hareketleriyle her şeyi yasaklamaya gidenlerin davet ve tebliğ vazifesinden uzaklaşmaları İslam'a yapılmış daha büyük bir hizmet olacaktır.