Konuya girmeden hatta başlığı yazmadan bir tespit yapmak istiyorum; Bu ülkenin yakın tarihinde özellikle 1938-2003 arasında yaşadığı bütün sorunların temelinde tek bir gerçek var; “güçsüz hükümetler, kudretsiz Başbakanlar ve en önemlisi karşılarında GÜÇLÜ BİR YERLEŞİK DÜZEN”! Daha da açayım; GÜÇSÜZ HÜKÜMETLER ÜRETEN MODEL ve bu modeli kurarak bu ülkenin kanını emen YERLEŞİK DÜZEN!
Sevgili dostlar, bir vatandaş olarak hergün şu soruyu soruyorum; Erdoğan’ın kişisel özellikleriyle doldurduğu ve 10 yıldır üstün gayretiyle bizlere hissettirmediği “sistemsel boşluk”, çocuklarımızı, bu ülkenin geleceğini garanti altına alacak şekilde KALICI OLARAK nasıl doldurulacak ? Bu ülkede 10 sene veya 15 sene sonra yeniden “koalisyon hükümetleri” görme kabusu ile yaşamamak için “SİSTEM NASIL” bir üst noktaya taşınacak?
Bu açıdan bakalım ve konuyu birlikte sorgulayalım...
Sistemin nasıl “üst seviyeye çıkacağı” ve HALKIN İRADESİ’nin nasıl tam olarak tecelli edeceği çok açık, yolun adı; BAŞKANLIK...
Sevgili dostlarım, tam bu noktada, daha kalanını okumadan “Başkanlık ne getirecek” diye sorup, konuyu önemsizleştirmeye çalışanlara vereceğimiz ilk cevap çok açık; seçilen kim olursa olsun, % 50’nin üzerinde başa gelecek ve sadece Türk Halkına karşı sorumlu olacak...Daha açık yazayım; YERLEŞİK DÜZEN’in özellikle 2003 yılına kadar karşısında bulmaya alıştığı “güçsüz hükümetler” modeli tam olarak çökecek ! Bir notu BİR KEZ DAHA DÜŞELİM; Bugün sistem “mükemmel olma noktasına uzak” fakat Başbakan Erdoğan aldığı oy ve kişisel özellikleri ile sistemin eksiklerini kapatıyor...
Peki neden özellikle “yerleşik düzen karşısında” BAŞKANLIK! Cevap çok zor değil; “Seçilen BAŞKAN”, halkın yarısından fazlasının doğrudan desteğini alacak ve YERLEŞİK YAPI ne kadar güçlü olursa olsun, BAŞKAN, bu YAPI’dan her zaman DAHA GÜÇLÜ olacak! Bu noktada geçmişe dönün bakın; ortalama ömrü 1,5 yıl olan hükümetler ve güçsüz koalisyonların kudretsiz Başbakanlarına hükmeden GÜÇLÜ YERLEŞİK DÜZEN!
Sevgili dostlarım, 10 yıllık emek ve mücadele ile gelinen noktada bugün YERLEŞİK DÜZEN’e karşı Türk Halkının 1930’lardan itibaren “kaptırdıkları” geri alınmaya başlandı. Şimdi bu süreci hızlandırmak ve halkı bu ülkenin TEK SAHİBİ kılmak için atılması gereken en önemli adım; Başkanlık Sistemi...Sorun sadece SİYASİ olarak ele alınmamalı. Ekonomide de öngörülebilir bir büyüme ve uzun vadeli sürdürülebilir kalkınma-istikrar için Türkiye’nin atacağı en önemli adım yine BAŞKANLIK SİSTEMİ! Güçlü bir sistem garantisi olan ekonomilerde büyüme çok daha hızlı olacaktır ! Bu noktada özellikle YERLEŞİK DÜZEN basını tarafından yapılan kara propogandaya da değinmek gerekli. GERÇEK, iddia edilenin tam tersi, Türkiye’nin BÜYÜKLÜĞÜ-BÜTÜNLÜĞÜ açısından da bakınca tek net çıkış; Başkanlık Sistemi...Eyalet, bölünme ve daha birçok yalan propaganda, bu geçişin-kurtuluşun yolunu kesmek için yaratılan “sanal engel ve kara propaganda”!
Sevgili dostlarım, bir vatandaş olarak KAZANIMLARIN “cm geri gitme” riskinden inanın çok tedirgin oluyorum. Geldiğimiz nokta çok açık; Cumhuriyet kurulduktan sonra özellikle 1938-1946 döneminde düşürüldüğümüz “kontrol edilebilir” olma tuzağından 2003 sonrası kurtulmaya ve özellikle “küresel finansal prangaları” kırmaya başladık. Bu kurtuluş ve ESKİ BİRLEŞİK BÜYÜK BÜTÜN’e dönüş, 2008 sonrasında özellikle IMF’nin Türkiye’den kovulmasıyla hızlandı ve dünya genelinde ortaya çıkan YENİ DÜNYA DENKLEMİ içinde Türkiye, “en önemli bileşenlerden” biri olma yoluna girdi... Bu yürüyüşün, ekonomik, sosyal ve en önemlisi geçmişimizle kucaklaştığımız, coğrafyamızın genleştiği adımları var. Bu adımlar atılırken Türkiye YENİ DENKLEM içinde, çevresinde oluşan yeni coğrafi dengenin de MERKEZ’i olmaya doğru ilerliyor...BU MERKEZ’in varolan sistem ile yönetilmesi artık kolay değil. Bu gerçeği dikkate alınca BAŞKANLIK kaçınılmaz!
Son söz: Başbakan Erdoğan “aldığı oy oranı” ve güçlü karakteri ile “sistemin eksiklerini kapatıyor” ve YERLEŞİK DÜZEN’e karşı “DİK durabiliyor, Türkiye’ye ve Türk Halkına zaman kazandırıyor. Fakat bu güç “SİSTEM en noktasına geldi” anlamını taşımıyor. Kişisel çaba ile kapatılan fark, YAPI “bir üst kademeye” çekerek mutlaka sistemsel olarak kapatılmalı ve Türkiye’nin 100 yıllık sentezi “Başkanlık” ile ortaya konmalı ! Bu noktada bir vatandaş ve YERLEŞİK DÜZEN’in bu ülkenin kanını nasıl emdiğini “en iyi inceleyen” ve gördüklerinden dehşete düşen biri olarak; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve bu yolda bağımsız iradesiyle adım atma imkanı olan, parti farkı gözetmeden, tüm vekillerimize sesleniyorum; BU GERÇEĞİ LÜTFEN GÖRÜN VE ÇOCUKLARIMIZ İÇİN GEREĞİNİ YAPIN!