Muğla'da içkili bir restoranın arka bahçesinde başına keserle vurula vurula öldürüldükten sonra, havuza atılan Zehra Bayır'ın, sonradan bulunan cesediyle gündeme geldi bu konu. Pavyon ağına düşürülüp, kadın tacirlerinin malı haline dönüştürülen, izi sürülemeyen, bir türlü bulunamayan kızların hikâyesi... Onlar bu ülkenin hayalet kızları.
Gündüz programlarına ne zaman baksam, ya kızını kaybetmiş arayan bir ebeveyn ile ya da kız kardeşini arayan bir kardeşle muhakkak karşılaşıyorum. Kandırılarak veya zorla, hatta bazen kendi rızasıyla bile götürüldükleri o karanlık labirentten bir türlü yol bulup da çıkamayan, geri dönemeyen kızlar onlar... Bir yanında uyuşturucu, bir yanında fuhuş, bir yanında kadın ticareti olan bu şeytan üçgeni, nedense ciddi anlamda, toplumsal bir sorun olarak algılanmıyor.
Yıllar önce "Soğukoluk operasyonu" ile ortaya çıkan bu pavyon çeteleri ve kaçırılan kadınlar o günlerde toplumu galeyana getirmişti, sonradan unuttuk gitti bu talihsiz kızları. Son haftalarda konu ile ilgili birkaç yazı okudum, tehlike çanını ne yazık ki sadece 18 yaş altındaki kızlar için çalan bu yazılar eksiktir. Çünkü 18 yaşında ve daha büyük de olsa, kandırılarak, değişik vaatlerle ikna edilerek, uyuşturucuya alıştırılarak bu alacakaranlık kuşağına düşen-düşürülen her yaştan kadının çığlığını duymak ve onları kurtarmak zorundayız.
İnternet ortamında, pavyonlarında çalıştıracakları kızları, günlüğü 1000-1500 lira diyerek ikna etmeye çalışan bu utanmaz yüzsüzler, ağlarına düşürdükleri kızlara çok yüksek limitli senetler imzalatıyorlar. Sonra da bize borçlusun diyerek onları, sirkülasyonunu kurdukları, şehirlerarası bir fuhuş trafiğinde kullanmaya başlıyorlar. Dayak var, fena muamele var, bu kirli çarka uyumsuzluk gösteren kızlar bir şekilde susturuluyor. Anlayacağınız yok oluyorlar. Önce ailelerinin ellerinden alınıyorlar, ardından arkadaşlık grubu kurmaları da engellenerek bir pavyondan diğerine rotasyon ediliyorlar...
Zehra Bayır da Konya Karapınarlı bir kızdı, simitçide çalışıyor ve hasta kardeşini ameliyat ettirmenin hayallerini kuruyordu, onu Muğla Milas'ta izbe bir pavyonun arka bahçesindeki havuzda buldular. Ne yazık ki bazen emniyette, bazen yargıda, bürokraside bile bu fuhuş sisteminin örtbas edilmesini, maskelenmesini sağlayan yancılarının olduğu da bir başka gerçek.
Devletin bu hayalet kızları sadece kriminal bir ilişkinin ötesinde sahiplenmesi gerekmiyor mu? Bu kızlarla tek temas, "zührevi hastalıklar ve fuhuşla mücadele komisyonları' ve verdikleri "vesika' olmamalı...
Kadınlarımızı, kızlarımızı fuhuştan nasıl koruyabiliriz? Fuhuşu resmi ve denetlenebilir hale getirerek mi? Ülkemizde kaç genelev var, buralarda kaç kadın çalışıyor, doğru düzgün bir rakam yok, zaten insanın tadını kaçıran konular bunlar? Niçin buralarda çalışıyorlar, onları başka sahalarda istihdam etmenin imkânı yok mu?
Bu yolla kolay para kazanabileceğini düşünenler için oldukça vaatkar bir gece dünyası var. İsmini, yüzünü, ruhunu çaldıkları gençleri adeta çiğ çiğ yiyen dinozorların sofrasına meze oluyorlar...
Devlet, sosyal devlet olma kriteri gereği, bu durumu sadece emniyet ve güvenlik meselesi olmaktan çıkartıp; psikolojik destek, yaygın eğitim ve mesleki kurs imkânları, istihdam çeşitliliği ve barınma olanakları gibi başlıklarla da iyileştirmeye çalışmalıdır. Yargı, bu suç şebekelerinin kökünü, en caydırıcı cezalarla kurutabilmelidir.
Ya biz ne yapıyoruz?
Diri diri toprağa gömülmüş kız çocuğunun hakkını bizden soracağını söyleyen Rabbimize ne diyeceğiz? Fertlere düşen büyük ödevler de yok mu bu meselede? Tüketim toplumu ve kapitalizmle yeterince yüzleşebildik mi mesela? Hesaplaşabildik mi? Adil olmayan gelir dağılımı ve yoksulluk hakkında ferdi olarak zihin yorduk mu hiç? Komşumuzun aç mı, tok mu yattığına baktık mı? Bu fuhuş bataklarının bunlarının hepsiyle ilgisi var birebir.
Mesela fuhuş batağına saplanmış ama çıkmak isteyen kızlarımızın ellerinden tutan sivil toplum gruplarımız var mı, şayet yoksa acilen kurulmalı... Televizyon ve sosyal medyada bu konuda farkındalık oluşturacak, bilinç yükseltecek neler yapılabilir? Fuhuş sektörüyle mücadelede medyanın, sinemanın etkin bir rol üstlenmesi çok önemli değil mi? Toplumda sözü dinlenen, sevilen, sayılan kişilerin, bu konularda söyleyecekleri birkaç uyandırıcı cümle olsa mesela... Allahım bir karanlık köşede sessizce ağlayan o kızlarımıza yardımını gönder ne olur!