Onlar bu ülkenin çocukları, fakat başka hiçbir ülkeye duymadıkları garezi bu ülkeye duyuyorlar.
Esed rejimi Akdeniz’de Türkiye’nin uçağını düşürdüğünde veya Reyhanlı’da katliam yaptığında Esed rejimini değil Türkiye’yi suçladılar.
Lübnan’da teröristler iki pilotumuzu kaçırdığında o teröristleri değil yine Türkiye’yi suçladılar.
Türkiye, hava sahasını ihlal eden bir Baas helikopterini düşürünce de haliyle Türkiye’yi suçluyorlar.
İsrail’e sorunlarımızda, Batı’ya sorunlarımızda, Rusya’ya sorunlarımızda, Olimpiyat Komitesi’yle sorunlarımızda da suçlu onların nazarında daima Türkiye.
“Bizim lafımız Türkiye’ye değil AKP hükümetine” derseler inanmayın.
AK Parti hükümetine garezleri, bu hükümetin Türkiye’yi 90 senelik bir hikâye olarak değil de 1000 senelik bir destan olarak görmesinden ileri geliyor.
***
Bu ülkenin İslam ile yoğrulmuş tarihine ve tarihî arka planınadır asıl tepkileri.
Malazgirt 1071’i sahiplenmiyorlar.
İstanbul 1453 için “Zulüm o zaman başladı” diyorlar.
Selçuklu’yu tanımıyor, Osmanlı’dan nefret ediyor, Cumhuriyet’in sadece karanlık sayfalarına sahip çıkıyorlar.
Bu ülkeyi değil, bu ülkenin bu ülke olmaktan çıkma ihtimalini seven kimselerden bahsediyoruz.
Bazıları Sovyetçi yahut Çinci gelenekten geliyor; Türkiye’nin Sovyetlere yahut Mao’nun Çin’ine benzeme ihtimalini seviyordu bunlar.
Bazıları da, Türkiye’nin ABD yahut Fransa gibi olma ihtimalini seven Batıcılardı.
Şimdi hepsi “Suriyeci” oldu; ama Suriye’de de sadece rejimi seviyorlar, onlar gibi kendi halkının çoğunluğuna savaş açtığı ve tabii ki Türkiye ile çatışma halinde olduğu için.
Açıkça düşmandan yana tavır koyuyorlar.
Açıkça kendi ülkelerine cephe alıyorlar.
Ar damarını iyice çatlatarak “Hepimiz Şebbihayız” diye bas bas bağıranları bile var; Reyhanlı katliamını üstlenircesine!
Bu ülkeye saldıran, bu ülke insanlarının kanını döken Esed rejimine bağlılıklarını açıkça bildirebiliyorlar.
Serbest.
İfade özgürlüklerinin sınırı yok.
Şiddete başvurmadıkları sürece eylem özgürlüklerinin de sınırı yok.
Yine de özgürlüklerinin ellerinden alındığını ileri sürüyor, Başbakan Erdoğan’ın diktatörlüğünden dem vuruyorlar.
Yuh diyorum, pes diyorum, başka da bir şey demiyorum.