FETÖ’cüler ile FETÖ’cülüğü birbirinden ayırmak lazım.
FETÖ’cüler birer elemandırlar.
FETÖ’cülük ise bir zihniyetin ifadesi.
Devleti türlü hilelerle ele geçirip devlet marifetiyle toplumu fethetme zihniyetinin...
O yüzden FETÖ’cülüğün kökü kazınmadan, FETÖ’cülerin şerrinden emin olmak mümkün değil.
Biri gider, öteki gelir…
Farklı FETÖ’cülerin iktidar kavgaları dolayısıyla birbirlerini mağdur etmeleri de bizi yanıltmamalıdır.
Zira mağdur edilenler de FETÖ’cü zihniyetleri dolayısıyla tehlikelidirler.
Bütün mağduriyetler için söylemiyorum elbet.
Lakin bazı FETÖ mağdurlarının sahip oldukları FETÖ’cü zihniyet dolayısıyla tıpkı Pensilvanya’daki İblis’in şakirtleri gibi Erdoğan düşmanlığında sınır tanımadıkları aşikâr.
Asıl tehlikelileri, suret-i haktan görünerek bunu yapanlar...
Suret-i haktan görünenlerin içinde geçmiş dönemde FETÖ tarafından mağdur edilenlerden bazıları, FETÖ karşıtlığı algısı üzerinden oluşturdukları kalkana güvenerek bir bakıyorsunuz FETÖ’cü söylemleri dillendirme yoluna gidiyorlar.
Çok kurnaz ve rafine bir dille hem Erdoğan’ın üzerine oturduğu sosyolojiyi aşındırmayı, hem de FETÖ ile mücadeleyi itibarsızlaştırıp sulandırmayı amaçlayan bu zevatın söylemlerine dikkat edilmeli.
Yeni dönemde asıl tuzak onlar üzerinden kuruluyor çünkü.
Bunu yapanlardan bazıları, eski mağduriyetleri üzerinden 15 Temmuz’dan sonra kendilerine tıpkı FETÖ’cü bir zihniyetle iktidar alanı açmak isteyenlerden oluşuyor.
Sadece emniyet içinde değil, ordu vb. kritik makamlarda kendilerine FETÖ karşıtlığı üzerinden paralel bir iktidar alanı açmak isteyenler amaçlarına ulaşamayınca, bu kez de FETÖ söylemleri üzerinden Erdoğan iktidarını hedef almaya başladılar.
FETÖ karşıtlığı üzerinden konuşan bu eski mağdurların üslupları güya FETÖ ile mücadele ederken yanlış yapılmaması uyarısı üzerine kurulu.
Lakin dibine bakıldığında FETÖ’cü söylemlerin nasıl meşrulaştırılmak istendiği, dahası FETÖ ile yürütülen siyasi ve hukuki mücadelenin nasıl itibarsızlaştırılmak istendiği görülür.
***
İşte dedikleri...
BİR:“Darbe istihbaratı alındığı halde gereği yapılmadı.”
Bu ifade; Pensilvanya’daki İblis’in “tertip/tiyatro”, Kılıçdaroğlu’nun “Kontrollü darbe” söyleminin bir başka versiyonudur.
Burada, bir yalan bilgi üzerinden iktidar hedef tahtasına oturtulmaktadır.
İçerdeki subaylardan biri tarafından MİT’e “Darbe ihbarı” yapıldığı iddiası yalandır.
İKİ:“Herkesi FETÖ’cü/düşman gibi görerek cezalandırmaya kalkışan bir anlayış bugün iktidardadır.”
Mağduriyet söylemini bu yalan suçlama üzerinden yapanların görünürdeki iddiaları, “mağdurların sayısı artarsa FETÖ ile mücadele amacından sapar ve FETÖ’cülerin elini güçlendirir!” anlayışı üzerine oturuyor.
Bu suret-i haktan görünen iddia, tamamen kendi iddialarını haklılaştırmak için kafalarında uydurdukları bir yalandır.
Çünkü böyle bir anlayış asla iktidar tarafından paylaşılıyor değildir.
Lakin kendilerinin de son derece gizli ve tehlikeli addettikleri bu örgütle mücadelede en üst düzeyde teyakkuz halinde olmanın ve bu cümleden olarak olağanüstü tedbirler almanın gerekliliği ortadadır.
Kripto unsurların varlığı dikkate alınırsa, bu mücadelede görünür mağduriyet algısının kaçınılmaz olduğu anlaşılır.
Ancak gerçek mağduriyetler konusunda ziyadesiyle duyarlı olan iktidarımız, bu mağduriyetlerin giderilmesi için elinden gelen azami gayreti göstermiştir.
Göstermektedir.
ÜÇ:“FETÖ ile mücadelede hukuk içinde kalınmalıdır.”
Bu lafa kimin itirazı olabilir?
Lakin bu doğru laf üzerinden oluşturulmak istenen algı, FETÖ ile mücadelede hukukun hiçe sayıldığı ve adaletin yok edildiği algısıdır.
Burada hem Erdoğan’ın şahsında siyasi iktidara, hem de FETÖ ile mücadelede cesaretli bir tutum sergileyen yargıya çok ağır ithamda bulunulmaktadır.
Yargı itibarsızlaştırılmak istenmekte ve FETÖ davaları sulandırılmak istenmektedir.
Oysa gerçek şudur: Siyasi iktidar, idari işlemlerinden kaynaklı mağduriyetlerin giderilmesi için oluşturduğu komisyonlar marifetiyle gerekli duyarlılığı had safhada gösterirken, yargı sistemimiz de adaletin tecellisi için elinden geleni ardına koymamaktadır.
FETÖ’cülerin bu süreçte doğrudan siyasi iktidarı ve yargıyı hedef alan argümanlarının benzerlerinin kimi geçmiş FETÖ’cü mağdurlar tarafından gündemleştirilmek istenmesi asıl tuzağın merkezi konusunda daha dikkatli olmamız gerektiğini göstermektedir.
Görünen o ki kimi eski FETÖ’cü mağdurların da beslendikleri yer, aynı merkez.