Türk siyasetinin en büyük problemi samimiyetsizliktir. Oysa milletin siyasetçide aradığı en önemli kriter de samimiyettir.
HDP’den başlayalım…
Bir süre önce, partilerinde cereyan eden kadına şiddet ve tecavüz skandalları karşısında sergiledikleri tavır, terör konusundaki samimiyetsizliklerini çok iyi bildiğimiz HDP’lilerin, sürekli dillerine doladıkları kadın hakları konusundaki ikiyüzlülüklerini de gözler önüne sermişti.
Mardin Milletvekili Tuma Çelik, evli bir kadına tecavüz etmişti. Kadın, bu konuyu HDP’nin “kadın” yöneticilerine iletmiş, ancak kendisine; “Sesini kes” cevabı verilmişti.
Bu terbiyesizliğe, “meslektaşım” diyemeyeceğim bazı tecavüzcü yamakları, “Bir kadının şikayeti üzerine Tuma Çelik’in dokunulmazlığı kaldırılıyor” şeklinde yaklaşmıştı ama beni pek de şaşırtmamıştı. Çünkü onların insanlığını, ideolojileri esir almıştı.
Ama tam da o günlerde grup kürsüsünü, şiddet mağduru bir kadına ikram ederek, bu kronik meseleye dikkat çeken Meral Akşener’in, çok sıcak olan bu iğrençliğe de, diğer bir HDP milletvekili Mensur Işık’ın 17 yıllık eşine şiddet uygulamasına da tek kelime etmemesi çok şaşırtmıştı.
Yine aynı günlerde (21 Temmuz 2020) CHP lideri Kılıçdaroğlu da, grup konuşmasında kadınlara; “Susmayın, haklarınızı arayın” demişti ama hak arama kriterini sadece “CHP’ye oy vermeye” indirgemişti. Daha beteri, Türkiye’nin farklı köşelerinden 306 kadın örgütü ile görüşerek mağduriyetlerini sorduklarını söylemişti ama hemen yanıbaşındaki HDP’de yaşanan ağır mağduriyetleri hiç görmemiş ve duymamıştı!
KILIÇDAROĞLU, CHP’DEKİ TACİZİ DE DUYMAMIŞ!
Şimdi ise günlerdir CHP Maltepe İlçe Başkan Yardımcısının bir kadına yaptığı iddia edilen iğrençlikler konuşuluyor. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun referans verdiği Umut Karagöz isimli bu CHP yöneticisi, 20 yaşındaki kadını; saçlarından sürükleyerek götürdüğü tuvalette taciz ettiği gerekçesiyle tutuklanmış ve cezaevine gönderilmişti.
Ha, HDP’lilerin kadın hakları tüccarlığı gibi CHP’li bu tecavüz sanığı da, tecavüz öncesi, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele” için kırmızı şemsiye dağıtmış!
Bir kişinin hatası üzerinden bir kurum veya camiayı itibarsızlaştırmak nefret ettiğim bir basitliktir. Benim eleştirdiğim husus, CHP yönetiminin bu olay karşısındaki tavrıdır. Yani aynen müttefikleri HDP’nin yaptığı gibi bazı CHP yöneticileri veya yönlendirdikleri, tecavüze uğrayan kadınla görüşerek meseleyi kapatmaya çalışmalarıdır.
Böyle bir şey yapmadık diyebilirler. Peki bir “kadın” olan Kaftancıoğlu ve CHP’nin diğer kadın yöneticileri başta olmak üzere bir CHP yöneticisi, hatta kadınların mağduriyetlerini araştırmak için tam 306 kadın örgütü ile tek tek görüşen Kılıçdaroğlu, dürüstçe; “Yöneticilerimizden biri bir terbiyesizlik yapmıştır. Derhal CHP ile ilişkisi kesilmiştir ve en ağır şekilde cezalandırılması sağlanacaktır” mealinde bir açıklama yaptılar mı?
Tam aksine milletten gizlemek için çalıştılar.
İşte bu ikiyüzlülük devam ettikçe bunların “kadın hakları”nı savunması(!), kadın tacizcilerinin yaptığından daha beter bir “kitlesel istismar”dır.
Benim işin siyasette ve medyada en önemli kriter “samimiyet”tir.
Ölçü ise çok nettir. Bu “tecavüzcü” AK Parti yöneticisi olsaydı, söyleyeceği/yazacağı şeyi şimdi söyleyip yazmayanlar samimiyetsizdir, istismarcıdır.
Tabii ki bunun tersi de geçerlidir.