Türkiye, pazar günü tarihinin en önemli seçimini yapacak. Bu seçimin ne kadar önemli olduğunu son günlerde yapılanlardan anlayabiliyoruz.
Muhalif olmanın dışında bütün senaryoları bize seyrettiren ve asla bizden olmadığını, olamayacağını kör göze parmak sokarcasına gösteren terör örgütlerinin ittifakı, seçimi kazanma adına adeta bütün cephanesini harcıyor.
Her türlü ahlaksızlıktan seçmeler yaparak, ajans marifetiyle kendini taşlatacak kadar küçülüp elindekileri sahaya sürüyor.
Bütün düşmanca argümanlarını, marifet zannederek kullanıyor.
Bol keseden vaatler veriyor.
Yetmiyor...
Devreye düzmece kasetler ve iftiracılar sokuyor.
Bel altı, bel üstü fark etmiyor onlar için!
Önemli olan rakibi yıpratmak!
Rakibin kim olduğu belli.
Sen, ben, biz...
Milli ve manevi değerleri yüce bilen herkes...
Milli ve manevi değerlerin tamamı...
Cami, ezan, başörtüsü, namaz...
Bütün kutsallarımız...
Bütün değerlerimiz...
Ailemiz...
Bütün bunları yıkıp yerine konulmak istenenler ise belli.
Başta LGBT olmak üzere bütün ahlaksızlıklar...
Din karşıtı bütün düşünceler...
Milliliğin karşısında olan her şey...
Terör...
Kaos...
Bölücülük...
Bir toplumun inançlarını, gelenek ve göreneklerini, değer yargılarını, kültürünü barındıran, koruyan ve gelecek kuşaklara aktaran yegâne kurum ailedir.
Yaşadığımız yüzyılda yaşam şekillerinin bu yöndeki değişimi ilk önce Batıda başladı. Aile insicamı bozuldu ve yörünge kaymış oldu.
Batıda aile bitti, LGBT kazandı. Batı adeta yaşamın her karesini onlarla doldurdu. Liderler bile onlardan seçilir oldu.
Toplumu ve aileyi ifsat yolundaki şeytani planların dayanak noktası haline gelen LGBT bu ittifakın en büyük silahı haline dönüştü!
Bu ittifakın destekçisi olduğu LGBT sapkınlarının hedefinde çocuklarımız var!
Gençlerimizi avucunun içine alan ateizm, deizm, LGBT yangını... Dört bir yanımızı sarmış.
Doğu Türkistan, Suriye, Filistin, Kudüs, Arakan, Tunus, Libya emperyalistlerin tutuşturduğu ateşlerle yıllardır yanıyor.
Anlaşılan o ki bu yangınlar yetmedi zamanın büyük şeytanına!
Yüz yıl önce CHP zihniyeti ülkemizde büyük bir inanç boşluğu oluşturuldu. Hedefi Allah'tan ve dinden uzaklaştırmak olan bir hamleydi bu.
Yüz yıl sonra yeniden aynı amaçla devredeler. Kullandıkları argümanlar farklı olsa da amaç belli!
Bütün bunlara engel olmak için elimizde bir fırsat var!
Pazar günü sandığa giderek atacağımız oylarımız...
Bütün oyunu bozacak olan oylarımız...
Malcolm X'in dediği gibi: "İster mermi kullansın ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı. Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı."
Şeytan diye tanımladığı "beyaz adam"dan kurtulmayı amaçlayan, ırkçılık karşıtı hareketlerin en önemli isimlerinden biri olan, ünlü hatip ve düşünür Malcolm X, bu sözünü pazar günü yapılacak seçimler için söylemiş olsa gerek.
Her ne kadar bu sözün söylenmesinin üzerinden nice on yıllar geçmiş olsa da bize yol gösterici mahiyetini hala koruyor.
Pazar günü iyi nişan almalıyız!
Iskalamanın, ateş etmemenin, oy vermemenin, küsmenin zamanı değil!
Çocuk oyunu değil bu!
Küsmenin, darılmanın, mızıkçılık yapmanın zamanı değil!
"Benim bir oyum var, neyi değiştirir ki..." demenin zamanı değil!
Gençler arasında konuşulan: "Değişiklik iyidir." Ya da, "Bu sefer vermeyelim de bir sonrakine veririz" söylemlerinin geri dönüşü olmayacaktır.
Biz de içimizdeki "beyaz adam"dan kurtulmak için, annemiz-babamız için, evlatlarımız için, ülkemiz için, geleceğimiz için doğru adresten şaşmayalım.
Bugün bir oy hiç olmadığı kadar değerli.
Gelin bu pazar günü bütün küslüklere, kırgınlıklara bir ara verelim.
Hedefimizi belirleyelim.
Nişanımızı iyi alalım.
Kuklayı değil kuklacıları vuralım!
Bir araya gelelim ve güçlü bir şekilde sandığa gidelim.
Oylarımızla geleceğimizi şekillendirelim ve bu ülkenin değerlerini korumak adına doğru tercihlerde bulunalım.
Unutma...
Bu son mermin...
Eğer hedefi vuramazsan bir atış daha yapma şansın olmayacak...