Türk futbolu son yıllarda zorlu süreçlerden geçti. Önce maddi kriz kulüplerimizi vurdu. (Bunda geçmişin savurganlıkları ve kolaycılıkları çok büyük rol oynadı.) Yanlış, verimsiz yatırımlar ve gereksiz oyunculara büyük paralar harcandı. Sonunda kulüpler bu düzene daha fazla dayanamayarak doğal olarak maddi darboğaza düştü. Vergilerini ödeyemediler. Devlet af çıkardı. Nakit akışı bozuldu, yine devlet Bankalar Birliği ile yardıma koştu. Kulüplerin borçları yapılandırılarak vadeli ödemelere yayıldı. Bu da yetmezmiş gibi 100 yılın felaketi olan pandemi patladı. Pandemi seyirci sayısını, maç hasılatlarını, yayıncı kuruluştan gelen kaynağı çok olumsuz etkiledi. Sonuç olarak, kulüpler transferde daha seçici davranmaya, bonservisi elinde olan oyunculara yönelmeye ve ayağını yorganına göre uzatmaya başladı. Birkaç senelik kemer sıkma bu transfer sezonunda son verildi. Özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray amansız bir rekabete tutuşarak kesenin ağzını açtı. Sosyal medyada her iki taraf da açık kollamaya, bir diğerinin transferini değersizleştirmeye başladı. Bunun sonucunda diğer kulüpler de kadro kalitesi ve zenginliğini çeşitlendirdi. Bu müthiş harcamanın sahaya yansıması nasıl olacak? Avrupa arenasında maliyeti yüksek bu yıldızların takımlara katkısı ne olacak? Uyum sorunu nasıl aşılacak? Bunu zamanla adım adım yaşayıp hep birlikte göreceğiz. Geçen sezon lige dünya kupası için ara verilmiş ve dönüşte ligimizin dengesi alt üst olmuştu. Bu sene ise diğer yıllardan farklı olarak kulüplerimiz Avrupa'da da mesai harcayacak. Yoğun maç trafiği, sakatlıklar, cezalı durumları ligimize artı ya da eksi yönde mutlaka yansıyacak. Havaların serinlemesi ve kadroların oturması ile şampiyonluk yarışı için çok daha net konuşmak mümkün olacak. Gerçek şu ki, çok heyecanlı ve renkli bir mücadele bizi bekliyor.
YEŞİL PASAPORT
Ülkemizde memurlar ve bürokratlar yeşil pasaport kullanım hakkına sahipler. Elbette bu çok geçerli ve anlamlı bir haktır. Ancak takımlarımızın uluslararası platformlarda başarılı olmasını arzu ediyorsak, TFF öncülüğünde Pro lisans sahibi teknik adamlarımızın da yeşil pasaport uygulamasından yararlanmasının önü açılmalıdır. Bu sayede uluslararası platformlarda spor adamlarımızın hareket ve entegre alanı genişleyecektir.
ŞENOL GÜNEŞ'İN OYUNU!
Hiç istemesek de Burak Yılmaz futbolu bıraktı ve antrenör yardımcılığı yolunda kolları sıvadı. Elbette bu kendi kararıdır ve herkesin saygı duyması gerekir. Ama Şenol Hoca Karadeniz zekasını öyle bir kullandı ki duyanlar şaşırdı! Şenol Hoca futbolu bıraktığını söyleyen Burak'a 1 ay takımla sıkı antrenman yaptırdı. Sonrasında karşısına alıp; "Devre sonuna kadar lisansını çıkaralım, bizimle ol. İhtiyaç duyarsak seni kullanırız" dedi ama onu ikna edemedi. Burak "Ben kalbimden futbolculuğu çıkardım hocam. Senden teknik direktörlüğü öğreneyim, destek olayım bana yeter" diyerek Şenol hocanın bu talebini geri çevirdi.
DENENMİŞİ DENEMEYİN
TFF bir kez olsun doğru karar almalı. Bugüne kadar Fatih Terim, Şenol Güneş, Ersun Yanal, Abdullah Avcı milli takımımızı çalıştırdı. Ayrı ayrı başarılar elde ettiler, hepsinden Allah razı olsun. Artık bunca yıl tüm hayatını futbola emek vermiş Kocaman'ın sırasıdır. Aykut Kocaman, Türk futboluna attığı gollerle, aldığı başarılarla çok büyük hizmetler vermiş değerli bir isimdir. Milli takımda görev verip taçlandırmak Türk futbolunun dinamiklerinin borcudur. Ligdeki tüm büyük takım taraftarları sosyal medyada kendi değerlerinin milli takımın başına gelmesini istiyorlar. Nihayetinde, bugüne kadar hepsi denendi. Harika işler yapanlar da sınıfta kalan, kısa sürede gönderilenler de oldu. Aykut Kocaman bu fırsatı hiç yakalayamadı. Avrupa'da yarı final, ligde şampiyonluk ve Türkiye kupası kazanmış, birçok genç oyuncu yetiştirmiş Kocaman'ın gayet başarılı olacağı düşüncesindeyim.