Porto’da bir söz var “Porto çalışır, Braga dua eder, Coimbra ders çalışır, parayı Lizbon alır” diye. Portolular gerçekten çok çalışkan ve güzel bir şehir kurmuş. Porto’da görmeye değer o kadar çok yer var ki. Kitabevi bile tarihi. Livrario Lello, dünyanın en çok ziyaret edilen kitabevlerinden.
“MEIA de leite” demem gerekiyormuş sütlü kahve sipariş etmek için. Defterime öyle not etmişim. Dört masalı bir kafe burası. Aydınlık ve ferah. Sokağın sesleri camlardan sızmaya çalışıyor. Yüzyıllık vitraylar tüm sesleri boğan bir perde görevi görüyor sanki. Çıt yok içeride. Sessizliği içime çekercesine derin nefesler alıp vermek beni sakinleştirmiş olmalı. Genç bir garson yanıma gelip ne arzu ettiğimi sorduğunda yanıtım belli: “Meia de leite.” Biraz sonra zarif bir fincanda kahvem geliyor. Kahvemden bir yudum alıp yorgunluğumu attıktan sonra etrafımı seyretmeye başlayabilirim. Işıl ışıl bir mekân burası fakat ışığı veren ampul değil. Tavanı vitraylarla bezenmiş camlarla kaplı. Güneş, bütün bonkörlüğüyle ışığını yansıtıyor duvarlara. Sonsuz bir sabır ve dikkatle oyulmuş ahşap dolaplar ve raflarla kaplı duvarlar. Binlerce kitap özenle raflara dizilmiş. Giriş katıyla ikinci katı birleştiren merdivenin korkulukları tam bir sanat eseri. Binlerce kitap kurdunun dokunuşuyla parlamış ahşap trabzanlar mutlu. Yüzyılı aşkın zamandır meraklı okurları üst kata taşımış olmanın gururunu taşıyor.
TURİSTLERİ DE AĞIRLIYOR
Portekizce’de Livraria Lello adıyla bilinen kitabevi, dünyanın en önemli on kitapçısından biri olarak kabul ediliyor. * Tarihi 19’uncu yüzyıla dayanıyor. Şöyle ki: Fransız kitapsever Ernesto Chardron, Portekiz’in en zarif kentlerinden Porto’da bir kitapçı açar. Değerli ve önemli kitapların yayıncısı olarak bilinen Chardron, 45 yaşında hayata gözlerini yumduğunda kitabevi Mathieu Lugan’a satılır. Chardron’a duyduğu saygıdan olsa gerek, Lugan kitabevinin adını değiştirmez. 1881 yılında da Jose Pinto de Sousa Lello bir kitapçı açar, zamanın şık Almada Caddesi’nde. Açılışından sadece üç yıl sonra Lugan, sahibi olduğu kitabevini kardeşi Antonio ile birlikte kitapçılık yapan Jose Lello’ya satar.
GÜZELLİĞİ DETAYLARDA GİZLİ
Lizbon’daki Bertrand kitabeviyle birlikte Portekiz’in en eski kitapçısı sayılan Livraria Lello, Porto’nun merkezinde, Praça dos Leoes’e (Aslanlar Meydanı) birkaç dakika uzaklıkta bir kitap mabedi. Porto ve Portekiz’e dair en kapsamlı koleksiyona sahip olan kitabevinin tasarımı Xavier Esteves’e ait. Neo-gotik tarzda, beyaz bir yüzeye sahip binadan içeri girdiğinizde zaten kendinizi başka bir dünyada buluyorsunuz. Livraria Lello, Portekiz’in en önemli yayıncılarından birinin gurur kaynağı olarak her gün sadece kitapseverleri değil, Porto’ya gelen meraklı turistleri de ağırlıyor.
Kahvemi içip Portekiz ve Porto ile ilgili kitapları karıştırdıktan sonra yeniden yola düşebilirim. Porto’nun en turistik bölgesi, kültür mirası listesinde olan Ribeira. Douro Nehri’nin kıyısındaki bu bölge kentin can damarı. Nehrin karşısındaki bölgeye ise Gaia deniyor. Bu bölge dünyaca ünlü Porto şaraplarının genel merkezi gibi. Porto’nun en güzel man- zarasını görmek istiyorsanız karşıya geçmeniz şart. Sahilde oturup saatlerce kentin güzelliğini izleyebilirsiniz. Kentin iki yakasını birbirine bağlayan köprüler de yine manzarayı izleyebileceğiniz yerlerden.
Porto her ne kadar Portekiz’in bir parçası olsa da kentliler Porto’yu ayrı bir yere koyuyor, Portolu olmaktan büyük bir gurur duyuyorlar. Şöyle bir söz var: “Porto çalışır, Braga dua eder, Coimbra ders çalışır, parayı Lizbon alır.” Gerçekte ne kadar çalışkan olduklarını bilmiyorum ancak güzel bir kent kurdukları muhakkak. Kenti tam anlamıyla tanımak biraz zaman alıyor. İnişli çıkışlı bu kentin ara sokakları bazen ummadığınız güzellikler, bambaşka yaşamlar çıkarıyor karşınıza. Acıklı bir ezgi, balkona asılmış eski giysiler, yaşlı bir karı kocanın işlettiği basit bir lokanta ve daha nice ufak detay. Caddelerinde eskiyle yeninin bir arada yaşadığı dükkanlar, kafeler, zengin Portekiz mutfağından ürünler sunan restoranlar, duvarları Portekiz’e has mavi karolarla döşeli tarihi kiliseler, ünlü Modern Sanatlar Müzesi, önemli müzisyenlerin dinlenebileceği konser salonu Casa da Música, binasından çok bahçesiyle adını hak eden Museu Romantico... Porto’da görmeye değer o kadar çok yer var ki. Hele de kitapları, kitapçıları seven birinin kolay kolay ayrılamayacağı bir kent olduğunu zaten anlamışsınızdır.
Yokuşlara füniküler çare
PORTO’NUN yokuşları sizi yorduysa Ribeira ile Batalha Meydanı’nı birbirine bağlayan Dos Guindais Füniküleri’ni kullanabilirsiniz. Kenti panoramik olarak görebileceğiniz bir diğer yer de Da Ribeira Asansörü.
Antik dükkanda çay keyfi
ÇAY, kahve, baharat gibi pek çok ürünü bir arada bulabileceğiniz Casa Oriental 1910, çay içmek veya dondurma yemek için uğrayabileceğiniz Cafe Majestic 1921, vitrin ve kapısının tasarımıyla dikkat çeken A Perola de Bolhao 1917 yılından beri Portolulara hizmet veriyor. Casa Chinese, Cha vena de Ouro, Confeitaria Imperio, Traversa de Cedoteila da tarihi dükkanları ziyaret etmeyi sevenleri kendinden geçirecek güzellikte.
Çocukluğunuza götüren mağazada yok yok!
BABANIZIN traş köpüğü, işe giderken yanında götürdüğü sefertası, büyükannenizin en sevdiği sardalya konservesi, büyük teyzenizin işlediği etamin örtüler, çocukken okuduğunuz kitapların resimleri, büyüklerinizden gizlice yediğiniz şemsiye çikolatalar, hepimizin ecza dolabında bulunan talk pudrası, nane şekerleri, tahta topaçlar, komik resimli oyun kağıtları... Bunlar ve daha nice ürün.... Hepsi sanki bir zaman tüneli olan A Vida Portuguesa mağazasında.
Çikolatakolikler için acil servis: Arcadia
PORTO’NUN en eski çikolatacısı Arcadia, 1933 yılından beri Rua do Almada’da hizmet veriyor. Bastos ailesinin genç kuşaklarınca idare edilen firmanın bonbonları çok ünlü. Bir de ‘linguas do gato’ adını verdikleri çikolataları. Portekizlilerin çok sevdiği badem şekerlerini de üreten Arcadia’nın mandalinalı, limonlu çikolataları da çok güzel ama güllüsünün tadı başka!