Diyarbakır Notları: 2
Diyarbakır'a ne zaman gidecek olsam güzel annem huzursuz olur "gitme kızım" derdi, "çok karışık orası". Gerçekten de uçaktan iner inmez hissedilirdi şehirdeki gerilim.
Şükür geride kaldı o günler.
Artık Diyarbakır ne dışarıdan gelenler ne Diyarbakır'da yaşayanlar için "tekinsiz" değil. Bilakis pek çok Anadolu şehriyle kıyaslanmayacak denli gece geç saatlere kadar yaşayan, caddeleri boş kalmayan bir şehir.
En son üç yıl önce Diyarbakır Anneleri henüz çok yeniyken, HDP önünde oturmaya başlayalı daha bir hafta olmuşken gelmiştim Diyarbakır'a.
Sur'da iş makinaları çalışıyordu. Sadece PKK gibi terör örgütlerinin değil pek çok başka suç örgütünün kolay çöreklendiği bir bölgeydi burası. Dar sokaklar, izbe kırık dökük binalar, loş bodrumlar... Polisin giremediği ya da polis gittikten sonra böceklerin kuytulardan çıkıp dolaşması gibi örgüt elemanlarının yeraltından çıkıp cirit attığı sokaklar.
Önceleri ne zaman anne babalarla, sokaktaki vatandaşla ya da Kürt entelektüelleriyle konuşsak Sur'daki ortamdan şikayet duyardık. Bu bataklık kurutulmadan Kürt gençlerinin PKK elinden kurtarılamayacağını söylerlerdi.
Dolayısıyla devlet Diyarbakır'ı yeniden inşa etmek, ihya etmek için işe koyulduğunda bölgede hem PKK'nın hendek barikat terörüyle savaş alanına çevirdiği sokaklarda kentsel dönüşüme ihtiyaç vardı hem de suç örgütlerinin kazınmasına yani bataklık ıslahına ihtiyaç vardı.
Hepsi çok güzel yapılmış. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 2 buçuk milyara yakın para harcayarak yaptığı kentsel dönüşüm muhteşem olmuş.
Tarihi yapıların etrafındaki gecekondular, derme çatma yapılar kaldırılmış, Sur içinin eli yüzü açılmış. Ulu Cami'nin, Sur içindeki kiliselerin restorasyonu bitmiş. PKK'nın hendek olaylarında önce mühimmat deposu olarak kullandığı sonra ateşe verdiği 500 yıllık Kurşunlu Camii eski güzel haline kavuşturulmuş.
Tarihi bölgedeki tüm dükkanların evlerin yapıların cepheleri ahşap ve bazalit taşıyla kaplanmış. O eski dağınıklık kalmamış haliyle. Bölge bütünsel bir havaya bürünmüş.
Aradan geçen üç yılda PKK'nın hendek terörüyle şehre verdiği zarar değil sadece, on yıllar boyunca şehre, şehrin insanına, evine ocağına, çoluğuna çocuğuna verdiği zararın da izleri silinmiş.
Diyarbakır'ın havası, psikolojisi değişmiş resmen. Şehre girer girmez hissedilen elektrik, o sert siyasi gerilim yumuşamış. Kalmamış hatta. Normalleşmiş Diyarbakır. Çarşısı pazarı, hanı hamamı, camisi hanesi canlanmış.
Caddeler, meydanlar, müzeler, konserler Diyarbakırlılarla dolu. Sur Kültür Yolu Festivalinden o kadar memnun ki sanatseverler. Diyarbakır'ın nihayet patlamalarla, terör saldırılarıyla, dağa kaçırılan çocuklarla değil kültür ve sanat etkinlikleriyle haber bültenlerine konuk olmasından dolayı şükür sebebi sayıyorlar.
Temizlenen bölgede yeniden inşa edilen iki katlı avlulu evler, dükkanlar, sokaklar tarihi dokuya uygun ve öyle güzel olmuş ki emeği geçen herkese bir selam göndermek isterim buradan.
Kayda geçirmek gerekir ki PKK terör örgütü 2015'te çatışmaları şehirlere, caddelere sokak içlerine çekip Kürtlerin evini başlarına yıkmasına rağmen alamadı istediğini. Çünkü devlet PKK'yı Sur'u temizlerken teröristle sivil vatandaşı çok iyi ayırt etti birbirinden.
Önce vatandaşını PKK tahakkümünden kurtardı. Güvenliğini sağladı. Sonra evini mahallesini, camisini yeniden yaptı.
Sadece tarihi sur içine değil Diyarbakır'ın tamamına devletin şefkat ve iltifat eli değmiş, açıkça görülüyor. Şehrin içindeki yollar, kavşaklar, alt geçitler çok rahatlatmış Diyarbakır'ı. Bu kadim şehre önümüzdeki yıllarda artarak gelecek turist ve yatırım sayısının habercisi gibi de okuyabiliriz bu alt yapı çalışmalarını.
Şehrin gastronomi alanında yaptığı atak da kayda değer. Dağkapı'daki ciğerciler, Sur içindeki kebapçılar, kahvaltılarıyla ünlü hanlar dışında da harika yemekler yiyebileceğiniz restoranlara kavuşmuş Diyarbakır.