14 Mayıs 2023, Türk siyasi tarihi bakımından fevkalade önemli bir dönüm noktası olacaktır. Demokrat Parti ve rahmetli Menderes'ten bu yana devam eden milli siyaset anlayışının, cumhuriyetin 100.yılında Türkiye'ye istikamet verecek bir güce ulaşarak, 'Türkiye Yüzyılı'nı başlatıp başlatamayacağını göreceğimiz bir seçim olacak... Aslında bu çok büyük bir idealdir ve ister iktidarda, isterse muhalefette olsun tüm siyasetçilerin üzerinde hemfikir olması gereken bir ruhun adıdır...
Rahmetli Menderes'i, rahmetli Özal'ı, rahmetli Erbakan Hocamızı, rahmetli Reis Muhsin Yazıcıoğlu'nu verdikleri mücadeleler ve ödedikleri ağır bedellerle yâd ederken son 21 yıllık siyasi sürecimizin kaptanı olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı da bu 'milli siyaset' geleneğinin önemli bir halkası olarak görüyoruz... Onun öncülüğünü yaptığı eser ve hizmet siyaseti ile Türkiye nice sessiz devrimlere imza attı ve inşallah yine atacak...
Hizmet siyasetinde, kalkınma yaygınlaştırılmıştır her şeyden önce... Demokrasinin ve refahın hep birlikte paylaşılması kültürüdür bu. Türkiye'nin doğusu ile batısı, kuzeyi ile güneyi arasında hizmet farklılaşması kalkmıştır. Son 21 yılda, her ilimizde, üniversiteler, yollar, hızlı trenler, köprüler, barajlar, organize sanayi bölgeleri, havaalanları yapıldı...
Özellikle teknoloji hamlelerimiz sayesinde dünya ligine çıkacak kapasiteye geldik. Milli savunma sanayimizdeki yerlileşme oranı yüzde 70-80'lere vardı. Pandemi döneminde tüm dünyada vantilatör sıkıntısı çekilirken biz tamamıyla yerli koşullarda, kendi vantilatörlerimizin seri üretimine geçtik. Yerli aşımızı başarıyla ürettik... Kızılelma'mız, İha'larımız, Siha'larımız, uçak gemimizle yetişilemeyecek bir yükselişteyiz.
14 Mayıs 2023'te Türkiye siyaseti açısından milat olacak önemli bir seçime gidiyoruz.
İnşallah Türkiye yüz yılı, sözü güçlü ve gücü tesirli bir Türkiye'nin yüz yılı olacak. Bu bakımdan önümüzdeki seçim sadece cumhurbaşkanını veya sadece milletvekilleri belirlemeyecek... Aslında bunların çok ötesinde, bir istikamet ve yön tayini seçimi olacaktır.
Bu seçim; kalkınmacı, istikrarlı ve etkin bir yönetim anlayışıyla, yönetimde çok ortağı olan ve çok başlılığıyla zikzaklı bir söylem ortaya koymaya kalkanlar arasında bir tercih yapılacaktır.
Bu seçim; yerli milli teknoloji hamlesine önem verenlerle, teknolojide dışa bağımlılık mottosunu ağzından düşürmeyenler arasında geçecektir.
Bu seçim; güçlü ve milli ekonomi anlayışı ile küresel patronların çizdiği rotayı IMF örneğinde olduğu gibi, borç yuları olarak boynumuza geçirmeyi hedefleyenler arasında geçecektir.
Bu seçim; gençlere hayal kurabilirsiniz, haydi gözler semaya diyen ve gençler arasında hiç bir ayrım gözetmeksizin onları geleceğe hazırlayanlar ile gençleri bir takım suni kavramlarla kutuplaştırmaya çalışanların arasında geçecektir.
Bu seçim; etkin ve milli bir dış politika ve barış diplomasisi takip edenlerle kapı önünde bekleyen, bekletilen, ellerini ovuşturarak borç isteyen, Batı karşısında eziklik hissiyle mağlup olanların arasında geçecektir.
Bu seçim; terörle etkin mücadeleye girenlerle, terör örgütlerinin gölgesinde siyaset yapanların arasında geçecektir.
Bu seçim; tüm vatandaşlarımızı, bütün farklılıklarıyla kucaklayanlar ile onları, etnik kimlikleri veya mezhepleri üzerinden ayrıştıran zihniyet arasında geçecektir.
Bu seçim; dış politikada Türkiye eksenini inşa edenlerle, ülkemizi yeniden patronlara uydu ülke yapmak isteyenler arasında geçecektir.
Bu seçim; dünya beşten büyüktür, yeter yaşattığınız tüm haksızlıklar diyenlerle, mevcut adaletsiz küresel sistemin payandası olmak isteyenler arasında geçecektir.
Bu seçim; tam bağımsız Türkiye ile Türkiye yüzyılının kapılarını sonuna kadar açmak isteyenlerle, Türkiye'yi vesayet odaklarının pençesine atıp yeniden iç kaoslarla birbirine düşürmek isteyenler arasında geçecektir.
Allah Türkiye'miz hakkında en güzel ve en hayırlı kararları verebilmeyi nasip etsin bizlere...