Son birkaç gündür özellikle CNN’in Türkiye’deki ekranlarında “Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)” isimli bir yapının Türkiye hakkında yazdığı rapor tartışılıyor. Raporun başlığı da oldukça çarpıcı; “Basın Özgürlüğü Krizi: Gazetecilerin Hapsedildiği ve Muhalefetin Suç Sayıldığı Karanlık Günler”...
Sevgili dostlar, bu raporu, o ekranlarda sabah 7’den itibaren duyduğum ve ilerleyen dakikalarda detaylarını öğrendiğim andan itibaren sorguluyorum. Amerika’da “yerel gazetelerde editörlük” yapan birkaç isim tarafından yazılmış olması, kariyer-yapılan iş kriterine göre değerlendirince, oldukça ilginç!
Daha açık yazayım; kendi ülkelerinde ulusal bir basın organında dahi çalışmamış, bırakın Türkiye’yi belki hayatlarında New York’u bile sadece film karelerinde görmüş “tipler”, konu Türkiye olunca aniden “uzman” haline geliyorlar... Ne diyelim; komik ve bir o kadar da düşündürücü!
Peki bu raporu Türkiye’den kim, kimler sipariş etti?
Bu soruya cevap aramaya geçmeden önce “raporun yazarlarını”, TV programında, yanındaki “teyzeye rağmen”, tam tabiriyle perişan eden Akif Beki’yi kutlamak ve bir Türk vatandaşı olarak teşekkür etmek istiyorum. Beki, “yazarken aslan-savunurken sıçana” dönen arkadaşlara mükemmel sorular sordu ve her defasında “raporun sipariş” olduğu ve Türkiye’de yerleşik “karanlık odaların” ürünü olduğu ortaya çıktı...
Bakın neler sordu Beki, ne cevaplar aldı ?
1- CPJ, Türkiye’de 76 gazetecinin demir parmaklıklar ardında olduğu, bunlardan da en az 61’inin doğrudan gazetecilik faaliyetleri ile ilgili olarak hapis cezasına çarptırıldığını iddia etmişti. Raporun gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklandığını iddia ettiği bir ismin kesinleşmiş mahkumiyet kararını ve suçlarını sayan Beki’ye, konuyu bilmeyen ama konudan “teslim ettiği pizzanın tadı” kıvamında haberdar olan arkadaşlar cevap bile veremedi.
2- Yine raporda “gazeteci” sayılan ve Yargıtay tarafından da cezası onanan bir isim için Beki şunları söyledi; “... sol bir örgütün hücre evinde gözaltına alınmış, hem de değişik çapta silahlar ve sahte kimliklerle birlikte. Bir banka şubesinin silahla yağmalanması da suçlarından biri”... Bu sayılanlara da “pizzacıların” cevabı olmadığı gibi, tam bu noktada saçmalamaya, “suçluların telaşı içinde” sağa sola çarpmaya başladılar...
Sevgili dostlar, siparişle rapor yazan “Amerikan yerel basın elemanları”; Türkiye’den rapor için kimler size yardımcı oldu? Sizin adınıza o dosyalara hangi gözler baktı? Türkiye’den destek veren isimler kimler? gibi sorulara da asla net ve doyurucu bir açıklama getiremediler...
Sonuç: Son bir yılda 53 gazeteci tutuklandı yaygarası altında yazılan daha doğrusu Türkiye’den “ciddi dolar” karşılığı yazdırılan bu rapor, Türkiye üzerine oynanan oyunları bir kez daha ortaya koydu... Bu ülkede YERLEŞİK DÜZEN, “kiralık-satılık zihinleri” yıllarca bize “entelektüel” diye yutturdu ve ne yazık ki; hala bu huyundan vazgeçmiş gibi de görünmüyor! Bu rapora “milyon dolarcıkları” yığıp sonra da Türkiye ve Hükümetini yıpratmak için kendini parçalayanları da çok yakında öğreneceğiz... Bekleyin...
Üniversitelerde ‘24 gençlik’ organizasyonları
Bildiğiniz gibi bir süre önce “24 üniversitelerde” organizasyonlarına başladık ve Fatih Üniversitesi salonlarında gençlerle buluştuk. Şimdi önümde çok kabarık bir davet listesi var. Elimizden geleni yapıp, her yere ulaşmaya hatta canlı yayınlar ve programları üniversitelerde gerçekleştirmeye çalışacağız...
Sevgili dostlar, bu noktada yeni bir çalışma başlattık ve fakültelerde “24 GENÇLİK” kulüpleri kurarak, her üniversitede bir “24 bürosu” mantığı ile gençlerimizle bütünleşeceğiz... Bu bağlamda üniversitelerinde “24 Gençlik” çatısını kurmak isteyen gençlerimiz bize ulaşabilirler... Gençler olmadan, haber de habercilik de olmaz... Yarın geçlerimizin... Şimdiden bayramınızı kutluyorum, nice mutlu bayramlara...