Sovyetler Birliği, Afganistan’ı, Aralık 1979’da işgal etti. Beyazsaray’da Jimmy Carter oturuyordu, güvenlik başdanışmanı da Zbigniew Brezezinski’ydi. Soğuk Savaş’ın en kritik askeri hamlelerinden birinin karşısında gözler Washington’a çevrildi. Amerika, işgale askeri müdahalede bulunmadı. Pakistan’ı bir “cephe ülkesi” haline getirdi. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden akan petro-dolarlarla Sovyet işgaline karşı Müslüman Mücahid direnişini örgütledi. Plan, Sovyet ordusuyla doğrudan çatışmadan Moskova’ya kan kaybettirmekti. Plan başarılı oldu, Sovyetler 1989 yılında Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldılar.
Suudi-Amerikan eylem planı...
Afganistan zemininde kurulan ve verimli sonuç veren Suudi-Amerikan planı, Afganistan’da oluşturulan direniş cephesinin, Sovyetler’in Çeçen-İnguş bölgesine yayılmasını, Müslüman direniş kuvvetleriyle Sovyetler Birliği’nin kendi topraklarında vurulmasını öngörüyordu. Planın teorisyeni, 1913 St.Petersburg doğumlu, Amerikalı siyaset bilimci, Sovyetler’deki Müslüman topluluklar uzmanı/akademisyen Alexander Benningsen’di. Sovyetler’in Afganistan’dan çekilmesini göremeden, 1988 yılında gözlerini yumdu.
Ama, onun takipçileri, Sovyet lider Mikhail Gorbaçov’un sürpriz bir kararla Afganistan’dan çekilmesinden beş yıl sonra patlak veren (1994) Çeçen Savaşı’nı uzaktan seyretmek zorunda kaldılar. Bu savaşı, 1999-2009 arasındaki ikincisi izledi.
Savaşı sonlandıran, Çeçenistan’a “katliam ölçeğinde” askeri müdahalede bulunan Sovyet KGB’inden yetişmiş, Vladimir Putin oldu. Ama, o bile, Kuzey Kafkasya’daki Vehhabi/Suud destekli direnişi tam olarak kontrol altına alamadı.
Çeçen Savaşı, Afganistan Savaşı sırasında planlanmıştı, bugün de bölgedeki varlığını koruyor.
Moskova’ya garip ziyaret...
Rus lider Putin’in geçtiğimiz çarşamba günü ilginç bir konuğu vardı: Suudi Prensi Bandar bin Sultan. Suudi Arabistan istihbaratının ve Ulusal Güvenlik Konseyi’nin başındaki isim. 22 yıl ülkesinin Washington büyükelçiliğini yaptı, CIA tarafından Riyad’daki “bizim adamımız” olarak adlandırılan prens. Washington ve Tel Aviv’de organize ettiği toplantılarda, Suriye’de varlığını artıran “cihadçı/selefi” gruplara askeri desteğin yollarını arayan portre. Suriye’ye “El-Kaide” bağlantılı olarak adlandırılan yabancı savaşçıları sokan örtülü savaş uzmanı... 1980’lerde, üvey kardeşi, Suud istihbarat örgütü başkanı Prens El-Türki ile birlikte Afganistan’daki Mücahid direnişini örgütleyen önemli isim.
Mısır darbesinin arkasında duran Suud-Amerikan ittifakının ve Arap dünyasındaki demokratikleşmenin Müslüman Kardeşleri öne çıkarmasını önleme stratejisinin en önemli karakteri. Putin, Prens’i kabul etti ve görüşmenin esas olarak Suriye üzerine olduğu belirtiliyor.
Soçi şantajı mı?..
Görüşmenin, Rusya’nın Esed’e sağladığı desteği azaltması, buna karşılık kurulacak yeni sistemde Suriye’deki haklarını koruması, Suriye’nin, özellikle ülkenin orta ve kuzey bölgelerinin Suudi destekli radikal grupların kontrolüne bırakılması yönünde olduğu belirtiliyor. Buna karşılık Prens, Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki Soçi kentinde yapmayı planladığı Kış Olimpiyatı’na muhtemel bir Çeçen saldırısını önlemenin garantisini vermiş görünüyor. Soçi, Çerkes soykırımının toprağı, bu nedenle Çeçenler başta, bölgedeki direniş örgütleri bu kentte bir olimpiyat yapılmasına karşı çıkıyorlar.
Çeçen-Kürt savaşı mı?..
Obama’nın planı belli: Afganistan’da Carter’ın uyguladığı yoldan gidiyor. Pentagon’u geri çekti, CIA’ın Suud’larla işbirliği içinde yürüttüğü örtülü operasyonlarla Esed’i yıkmaya çalışıyor. Sonuç, Kafkasya’dan Suriye’ye getirilen Suud destekli savaşçı gruplarıdır ve ne yazık ki, sınırımızda, bir Çeçen-Kürt savaşı ile karşı karşıyayız.
Amerikan-Suud planının, Türkiye’yi, Afganistan Savaşı’ndaki Pakistan’ın durumuna sürüklediği de açık bir gerçektir.
Bunu önlemek için, Türkiye’nin, Suriye’nin “yerli” Kürt halkına, “PKK bağlantılı yorumlara bakmaksızın” destek olması gerekmektedir. Türkiye, “radikal bir lejyoner grubunun” Suriye’de etkinlik kazanmasına izin verdiği taktirde, kendi içindeki Kürt kimliği ve Ortadoğu’daki Kürt coğrafyası ile çok ciddi sorun yaşar.
Sınırımızda yeni bir Afganistan’a izin veremeyiz.
Berbat bir planla karşı karşıyayız. Bu planı Türkler ve Kürtler birlikte boşa çıkarabilir.