Yazmayayım diyorum, ama ne mümkün? Daha geçen hafta yönetimin stat tercihini tartışmış ve ‘Olimpiyat Stadı tercih edilse ne olurdu’ sorusuna şöyle bir yanıt getirmiştim: “Kapasitesi nedeniyle çok makul kombine fiyatları belirlenebilir, maçın önemi ve takımın performansı doğrultusunda belli bir doluluk oranı yakalanırdı. Zaten yönetimin de derbiler ve Trabzon maçı için orayı tercih etmesi böyle bir beklentiyi yansıtmıyor mu?” Saflık bende tabii! Trabzon maçının bilet fiyatları yönetimin hiç de böyle bir düşünce içinde olmadığını kanıtlıyor.
İşin aritmetiğine, ‘Yok, şöyle olmasaydı böyle olurdu’ faslına falan hiç girmeyeceğim. Stadın koşullarını, ulaşım zorluklarını ve maç saatini göz önüne alınca, söyleyeceğim şey belli: Buz gibi pahalı! Önceki iki sezonda gördüğümüz ve özellikle de Kapalı’ya yönelik fiyat politikasının devamı yönünde bir uygulama. Benim anladığım bu. Kaç yıldır aynı şeyi yazıp duruyorum: Beşiktaş’ın biricikliğini, kendine özgülüğünü sağlayan şeylerin başında tribün gelir. Beşiktaş’ın futbol kültürünün ve semt kültürünün yansımasından başkaca da bir şey değildir üstelik o tribün. Tribünü öldürürseniz, bu iki kültürü de öldürmüş olursunuz.
Öyle romantik bir şeyden falan söz ettiğim de sanılmasın. Gayet gerçek, yaşamın içinden bir şey bu. Asıl bunu görmemek, anlamamak bir tür romantik idealleştirme olsa gerek. Eğer mevcut yönetim, özellikle de yeni yapılacak ve adının Şeref Bey olmasını umduğum statta G.Saray ya da F.Bahçe tribünlerine benzer bir manzara, müşteri ağırlıklı bir topluluk görmeyi hayal ediyorsa, o romantik idealleştirmeden mustarip demektir.
Yine söylemekten dilimde tüy bitti: Beşiktaş taraftarının gelir düzeyi ve takım aidiyeti konusunda hiç kimsenin ciddi bir fikri var mı acaba? Mevcut tribünü törpüleyince, onun yerini zengin müşterilerle tıka basa dolu bir stadın alacağını mı umuyorsunuz? Şimdiden söyleyeyim, yanılıyorsunuz. 70’lerden beri tribün kültürünü izleyen birisi olarak, oradaki devamlılığa ve bunun önemine dikkat çekmek isterim. 70’lerde, bugünün temelini oluşturan 80’lerde şimdinin gözdesi “zengin müşteri” falan yoktu o tribünde. Bugün tek tük varsa da tribüne ayak uydurduğu için oradadır, yoksa tribünler onlara ayak uydursun diye değil!