PFDK’nın Beşiktaş’a kestiği para cezaları bir milyon lirayı geçmiş... UEFA’nın kestikleri de 135 bin avro! TL’ye çevirip ikisini toplarsanız bir buçuk milyona yaklaşıyor. Tribün kapatmalarından doğan zararı da koyun... Toplam beş milyona varır...
Bunlar, “Çirkin ve kötü tezahürat gerekçesiyle olanlar!”
Yani taraftarın tribünde yaptıkları ile oluşmuş cezalar. Sevgiliye verdirilmiş cezalar! Sevgili küfürle korunur mu?
Ünü Avrupa’ya taşmış ÇARSI’sı var Beşiktaş’ın. Peki, ne bu sövmeler?
Durum hemen her kulüp için böyle.
Taraftarı tribünde yaptıkları ile kulüplerinin canına okuyor!
Akıl alır gibi değil!
Bu bir boyutu konunun...
Öteki boyut da TFF’nin tutumu.
PFDK, hemen her hafta hemen her kulübe çeşitli cezalar yağdırmakta. Bunların önde gelen nedeni taraftarının çirkin ve kötü tezahüratı!
Sövmeler artıkça, ceza miktarları da katlanıyor. İlginç bir yan da var! Evinde sövmenin cezası, karşı takımın sahasında sövmenin cezasından çok fazla! Çirkin ve kötü tezahürat yapmak dış alanlarda daha ucuz!
TFF bir şeyi hâlâ göremedi:
Bu tür ceza ile amaca ulaşamıyor... Tribünde söven adamın cezasını, onun yerine gider kulübe verirseniz, tribündeki densiz densizliğini artırıyor! Kulüp o adamı nasıl susturabilir? Kulübün elinde, onları susturabilecek bir yaptırım gücü yok ki! Cezayı suçu işleyene çektirmeli.
Aklıma bilet alanlarla bir sözleşme yapılması geliyor. “Ettiğim küfür nedeniyle kulüp ceza alırsa sorumlusu benim”, gibisinden bir taahhüt alsın kulüpler bilet sattıklarından. Sonra da statlardaki sistemleri iyi çalıştırarak kimin küfrettiğini saptasınlar... Bir yandan yasa yakalarına yapışırken, kulüpler de gördükleri zararı onlara aktarsınlar.
Tabii hepsinden önde geleni, taraftarın saygısını takınması, tepkilerini kulüplerine ceza aldırmayacak biçimlerde vermesi. Kulüplerinin ceza almasından rahatsızlık duymaları, bu cezaları almaması için edepli davranmaları...
Taraftar taşkınlıklarından ötürü alınan cezalar yöneticilerin canlarına tak etmekte... Ve ne yazık ki çıkıp bundan söz edemiyorlar. Onları karşılarına alamıyorlar! Onlar taraftarı küstürme korkusuyla incitmiyor, ama taraftar kulübü incitiyor!
Taraftarsız kulüp olmaz; ama taraftar da kulübüne sahip çıkar, kendi eliyle batırmaya kalkışmaz.
Özeti şu: Suçu işleyen cezasını görmeli. Hatasının acısını kendisi çekmeli. Sistem böyle işlemeli.