Beşiktaş’ın maça başlayışı; büyük bir hırs/inanç/tempo patlamasıydı. Hakemin düdüğü ile start alan yıldırım harekatı, baş döndürücü bir teknik ve görsel şova dönüştü. Maçı daha da güzel kılan; yedikleri gollere rağmen oyun disiplininden kopmayan Konya’nın, Beşiktaş’a karşılık verme isteğiydi. Maç, onların da katkısıyla mükemmele ulaştı.
Açık, net ve iddialı olarak söylüyorum ki; (Hatta bir çokları da buna katılır) sezonun en iyi ilk yarı mücadelesi oldu. Futbol budur... Böyle oynanırsa güzeldir... Böyle oynanırsa, seyirciyi tribüne davet eder. Böyle oynanırsa bir anlam/değer/umut taşır... Önce Beşiktaş’a sonra Konyaspor’a çok, çok ama çok teşekkür ediyoruz. Vallahi gözlerimizin pası, yüreklerimizin yası silindi.
***
39’uncu dakikadaki Cenk’in pozisyonunda, Beşiktaşlılar penaltı bekledi ama; eğer illa da bir ceza bekleniyorsa, bu Cenk’in aleyhine faul olabilirdi. Çünkü rakibinin üstüne çullanan oydu... Devre biterken, Beşiktaş savunması topu elle çeldi ve bu açık bir penaltıydı. Konya’nın itirazları belki boşuna, ama efendice oldu.
Yönü değişirken açısı genişleyen, topu yakalayana geniş hareket alanı tanıyan, Konya defansının kademesini zorlaştıran yaratıcı/seri/keskin paslar; maçın gösterişli havasında farkedilmeden geçilmesin. Quaresma, son dönemlerdeki çıkışını daha da taçlandıran o malûm istek, beceri ve dinamizm içindeydi. Babel de çok çalıştı.
Skorun çok büyümesi, yorgunluk, Beşiktaş’ın amacına sorunsuz ulaşması ve Konya’nın umudunu nihayet kesmesiyle, ikinci yarı ilki kadar gösterişli olmasa da; maç gene gözden düşmedi.
Dün geceki mücadele; Beşiktaş’ın şampiyonluğu çifteleme yeteneğini, isteğini, hırsını belgeledi. Başakşehir’in takipçilik inadı bile, risk olmaktan çıktı gibi... Kartal, neredeyse rakipsiz kaldı.