Kendi ülkesinin değerlerine ve kendi ülkesinin cumhurbaşkanına düşman bir ana muhalefet partimiz var.
Kendi devletine, ülkesine ve milletine düşman ne kadar ülke varsa onlarla işbirliği içinde olan partilerimiz var.
HDP’nin bu devleti kendi devleti, bu ülkeyi de kendi ülkesi olarak gördüğüne inanmıyorum.
“Türkiyelilik” söylemi bütünüyle bir kandırmaca.
Öcalan’ın “Demokratik Cumhuriyet” tezi de kesinlikle taktiksel bir hamleden ibaret! Eğer öyle olmasaydı otonomi, özerklik ve federasyon gibi önerileri ilkel milliyetçilik olarak mahkûm eden Öcalan’ın “Demokratik Cumhuriyet” tezi bir çırpıda rafa kaldırılmazdı.
Ben ne Kandil’in ne de HDP’nin Öcalan’a rağmen hareket ettiği kanısında değilim artık.
HDP tam da Öcalan’ın projesi ve HDP’nin şimdiki aktörleriyle bileşenleri bizzat Öcalan tarafından belirlendi.
Kanımca, Öcalan ile Kandil arasında bir paslaşma söz konusu, çatışma değil!
Benim açımdan aleni olan gerçeklik şu: Tek amaçları var PKK/HDP canibinin: Bu ülkeyi bölüp parçalamak!
Bu ülkeden koparacakları bir toprak parçası üzerinde pol-pot rejimi inşa etmek!
Kürt halkına sadece kan ve gözyaşı veren Stalinist bir terör örgütünün siyasal ünitesi olarak çalışan HDP’nin demokrasi açısından siyasal meşruiyeti tartışmalı.
***
CHP çoktan Atatürk’ün partisi olmaktan çıktı. O devletin kurucu partisi olduğunu söyleyen CHP’nin yerinde yeller esiyor.
“Mevzubahis olan vatan ise gerisi teferruattır!” diyen bir anlayış KK marifetiyle çoktan tarih oldu.
Vatanın tehlikede olduğu bir dönemde CHP kendi siyasi emelini ülke düşmanlarıyla birleştirmiş durumda.
“AK Parti gitsin de vatan parçalanırsa parçalansın!” diyenlerin artık hükümferma olduğu bir parti CHP.
Bakmayın siz Ankara’da patlayan bomba dolayısıyla terörü kınadıklarına.
KK Genelkurmay Başkanını arayıp terörü kınamışmış!
Gözlerimiz yaşardı!
Yahu sen değil misin PKK’nın asker ve polis öldüren ölüm timlerine “arkadaşlarım” diye seslenen? Sen değil misin, asker ve polis öldüren, dahası Kürt halkının evini başına yıkan PKK’ya karşı haklı bir mücadele sürdüren devleti/hükümeti sivil katliam yapmakla suçlayan?
Her Allah’ın günü senin partinin sözcüleri Kandil’in diliyle “Kürt katliamı” lafları üzerinden devleti/hükümeti dövmüyor mu? DAEŞ’e karşı aslan kesilirsin ama sıra PYD-YPG terör örgütüne gelince, onları vatan savunması yapan kahraman bir örgüt gibi selamlarsın!
Senin eski yardımcılarından biri Avrupa ülkelerinden birinde PYD-YPG güçlerinin kendi vatanlarını DAEŞ barbarlarına karşı yiğitçe savunan unsurlar olarak selamladığında tarafından destek görmedi mi? Senin gözyaşların timsahın gözyaşları bay Kemal!
***
Ankara’daki bombanın faillerini Başbakan açıkladı işte! Niye çıkıp PYD-YPG’yi terör örgütü olarak eleştirmiyorsun?
Soyut terör kınamalarıyla inandırıcı olmak mümkün değil. HDP de terörü her defasında kınıyor. Ama PKK’yı bir terör örgütü olarak görmediğini söylemekten kaçınmıyor. Dolayısıyla PKK’nın yaptığı eylemleri de terör eylemleri olarak görmüyor. Ama her eylemden sonra da kalkıp soyut terör eleştirisi/kınaması yapmaktan da geri durmuyor.
Bak göreceksiniz kendi ülkesinin istihbarat örgütlerinin tespitine, kendi ülkesinin Başbakanının açıklamalarına KK inanmayacak. Bin dereden su getirip kelimelere takla attıracak. Umarım yanılırım.
***
KK Ankara saldırısının devlet tarafından açıklanan faillerini gördükten sonra hala kalkıp “PYD-YPG terör örgütü değildir!” derse, bunu diyen milletvekillerine arka çıkarsa biliniz ki KK tıpkı HDP gibi terör üzerinden siyaset yapıyor demektir! Ankara katliamını kınayan CHP ne hikmetse ertesi gün TBMM genel kurulunda sözcüleri marifetiyle tam da terör örgütünün amacına uygun bir biçimde siyasal kriz tetikçiliği yaptı.
Sezgin Tanrıkulu gibi bir kısım CHP’li vekillerin daha olayın en sıcak anlarında attığı twitler terörü arkalamaktan farksız. Terör olayından hükümeti sorumlu tutan CHP’li sözcüler, “Hükümet istifa etmeli!” söylemi üzerinden siyasal krizi ve istikrarsızlığı derinleştirmeyi amaçlayan terör örgütünün değirmenine alenen su taşıdılar.
Türkiye’nin asıl sorunu, işbu marazî muhalefet sorunudur. Türkiye’ye tek vücut halinde sahip çıkılması gereken bir dönemde AK Parti düşmanlığı üzerinden Türkiye düşmanlarıyla aynı safta yer almanın adına ulusalcılık denmez, ihanet denir, ihanet!
***
Eli kanlı diktatör Esed’i terörist unsurlara karşı savaşan meşru devlet başkanı olarak gören ama halkımızın helal ve hür oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanını ise “diktatör!” ilan eden KK CHP’sinin ne demokrasi, ne de ulusalcılık bahsinde bir yeri olabilir mi?