Dün sabah Galata Köprüsü'ne gidebilmek için Üsküdar meydanına indiğimde vapur iskelesi ve Marmaray durağı insan kaynıyordu.
İmdada Üsküdar Belediye'sinin Valide Sultan Vapuru yetişti. Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen geminin güvertesinden görevlilere sahilde bekleyenleri almaları talimatı veriyordu.
Biz de o kalabalık içindeydik.
Eminönü'ne doğru giderken Üsküdar Yeni Valide Camii (Gülnuş Emetullah Valide Sultan Camii) imamlarından Doğan Temiz hocanın ruhumuza dokunan Kur'an tilavetini dinledik ve yapılan duaya âmin dedik.
Eminönü'ne indiğimizde sıkı güvenlik tedbirleriyle karşılaştık. Kalabalık polis kontrolünden geçmesi için Sirkeci tarafına yönlendirildi.
Öyle büyük bir kalabalık vardı ki polis teker teker arama yapmaya yetişemiyordu. Sonra baktım aramayı bırakmışlar.
Program 8.30'da başlayacaktı ama saat 9.30'da insanlar hâlâ akın akın geliyordu.
Kuru kalabalık değildi. Her yaştan insanlar heyecan içinde köprüye doğru yürüyordu. Ancak köprüye gitmek imkânsızdı. Kalabalığın bir ucu Sirkeci'ye dayanmıştı.
Gördüklerim bana yine büyük moral verdi. 'Bu milletin önünde durulmaz!' dedim kendi kendime.
Genç-ihtiyar, ellerinde bayrak dillerinde tekbir hararetle yürüyor slogan atıyorlardı.
Baktım zor yürüyen bir amca aksaya aksaya elinde bayrak ilerliyor.
Öte yanda kanguru gibi yavrusunu kucağına sarmış genç bir anne aynı heyecanla âdeta koşuyor.
Ve kalabalığın büyük bir kısmı gençlerden oluşuyor. Hatta dönüşte Süleymaniye Kütüphanesi eski müdürlerinden başarılı bir eğitimci olan Emir Eş Bey, "dikkat ettin mi, gençlerin çoğu 18 yaş altı" diye başka bir tespitte bulundu. Emir Bey sabah namazını Süleymaniye'de kılmış. "Ben Süleymaniye'de böyle bir kalabalığı bir bayram namazında bir de Merhum Zahit Kotku'nun cenazesinde gördüm." dedi.
İnsan selinden belliydi.
Amaç da tamamen imaniydi, insaniydi.
Şehitlere Rahmet ve Filistin'e destek.
Bu tarihi gün bütün dünyaya çok kuvvetli bir mesaj vermişti.
Bu millet şehitlerini unutmadığı gibi Filistin'in uğradığı işgal ve Gazze'nin maruz kaldığı soykırıma da duyarsız değildi.
Duyarsız olmadığını 2024'ün ilk günü sabah namazında camilerde toplanıp, güneş daha doğmadan yollara düşerek ve Galata'da toplanarak dünya âleme duyurdu.
Ne demişti Başkan Erdoğan 28 Ekim günü Büyük Filistin Mitingi'nde:
"Bugün birileri Gazze'yi uzakta, çok uzakta, bizimle hiç alakası olmayan bir yer gibi görüyor, hatta bunu açıkça söylüyor.
Hâlbuki daha bir asır önce bu millet için, bu ülke için Adana ne ise Gazze de oydu.
Tıpkı Edirne ne ise Üsküp'ün, Kırklareli ne ise Selanik'in, Mardin ne ise Musul'un, Gaziantep ne ise Halep'in o olduğu gibi, Gazze de vatan topraklarının ayrılmaz bildiğimiz bir parçasıydı.
Çanakkale Şehitliği'ne yolunuz düştüğünde mezar taşlarının üzerindeki isimlere ve şehirlere iyi bakın.
Orada Balıkesirliyle Şanlıurfalının olduğu gibi Gazzeliyle Üsküplünün yan yana yattığını göreceksiniz.
Öyle ki Çanakkale şehitleri listesinde Gazze, verdiği 53 şehitle bugün sınırlarımızın içindeki şehirlerin çoğunun üstünde yer alıyor.
Ama bizi kanımız kadar, canımız kadar, sevdamız kadar kendimizden olan tüm bu topraklardan ayırdılar.
Sadece fiziki olarak ayırmakla kalmadılar, zihnimizden ve kalbimizden sökmek için de her türlü fırıldağı çevirdiler.
Milyonlarca insanımızın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evlerini bırakıp Anadolu'ya sığınmak zorunda kaldığı kara günlerden aldığımız dersleri asla unutmamalıyız."
Ben de özetle diyorum ki biz Filistin direnişini üç sebepten desteklemek zorundayız:
Birincisi insani ve hukuki açıdan desteklemek durumundayız.
Çünkü işgal en büyük insanlık suçudur, insan olarak desteklemeliyiz. Ayrıca İşgal devleti çok açık savaş suçu işlemektedir, hukuken suçun ve suçlunun karşısında durmalıyız.
İkincisi tarihi ve coğrafi amiller sebebiyle desteklemeliyiz. 400 sene beraber yaşadığımız 100 sene öncesinde kadar vatan toprağımız olan Filistin'in yanında durmak tarihin ve coğrafyanın bize yüklediği bir sorumluluktur.
Üçüncüsü ise dini gerekçedir. Filistinliler bizim din kardeşlerimizdir. Din kardeşimize yardım etmek dinimizin bize yüklediği sorumluluklardandır. Ayrıca Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, mübarektir ve Efendimizin mesrasıdır, yani İsra mucizesinin mekânıdır.
Dün Galata'ya yapılan tarihi yürüyüş milletimizin bu bilinçte olduğunu göstermiştir.
Elhamdülillah.