Sözün başında; 'maniac' kelimesinin asıl manasının, 'aklî melekeleri'nde çılgınlık derecesinde zoru olan kişiler için kullanılan tıbbî bir terim olduğunu belirtmeliyim.
*
Almanya'nın eski şansölyesi Angela Merkel, asıl mesleği 'emlakçılık' olan ve yüz milyarlarca dolar değerindeki gayrimenkulleriyle dünyada rakipsiz olduğu söylenen ABD'li bir siyasetçi için, hatıratında, -çok ilginç ve yerinde bir tespit olarak- 'Bütün dünyaya bir emlakçı gözüyle bakıyor' diye yazmıştı.
Bu 'emlâk kralı' kişi, hele de bu son zamanlarda dünyaya bakarken, gözünü diktiği bütün coğrafyaları kendi mülkiyetinde toplamak ister gibi bir anormallik sergiliyor.. Grönland'ı, Panama'yı, Kanada'yı, Meksika'yı almaya karar verdiğini söylediğinde onu ciddîye alan pek fazla kimse olmamıştı; çünkü, söyledikleri komik idi.. Ama, bu kişi, elinde dünyanın en büyük ve modern silâh teknolojisi ve sistemlerinin kullanılması emrini vermek yetkisini haiz ve bir 'yeni zamanlar Roma İmparatoru' gibi davranıyor ve ülkesinde onu frenleyecek hiçbir mekanizma olmadığı anlaşılıyor.. Komik değil, 'traji-komik' bir durum.. Böylelerine bizim halkımızın 'Gözünü toprak doyursun!.' deyişi ne kadar ibretliktir.
Bu kişi, seçim öncesinde, 'Orta Doğu için düşündüğü 'barış' sağlanamazsa, 'Orası Cehenneme döner..' gibi laflar ettiğinde, gelişi-güzel konuşuyor sanılıyordu. Ama şimdi anlaşılıyor ki, Orta Doğu için, gerçekten de bir Cehennem'i düşünüyor.. Ve, hâlâ, İsrail'i Amerika'dan ayrı zannedenlere ders verircesine, İsrail'in, Amerika'dan ayrı olmadığını gösteriyor.
ABD'nin önceki başkanı Biden da, 15 ay öncelerde, 'Burada İsrail adında bir devlet kurulmamış olsaydı bile, biz burada böyle bir devleti yine kurardık!.' dememiş miydi?
*
Şimdi de o 'maniac emlakçı', 15 ay boyunca Amerikan bombalarıyla, füzeleriyle yerle bir edilen Gazze için, 'Orada dönecek bir yer kalmadı ki, Gazzeliler nereye dönecekler? Her şey yerle bir oldu.. Şimdi İsrail orayı bize verecek ve biz orayı tamamıyla temizleyip, bölgenin zengin Arap rejimlerinin de parasıyla imar edeceğiz, orada bir tatil cenneti oluşturacağız' diyebiliyor.
Bu 'maniac/ çılgın' kişi, dün de, 'HAMAS'ın elindeki bütün rehineler, 15 Şubat Cumartesi saat 12.00'ye kadar bırakılmaz ve burada olmazlarsa, kıyamet kopacak!' ifadesini kullandı.
Filistin'de Müslüman halk aleyhinde bunca barbarca saldırganlıklar ve şeytanî entrikalarla yetinmeyip, bütün Orta Doğu halklarını rehine almak niyeti taşıyanın Amerikan emperyalizmi olduğu, daha net şekilde nasıl ortaya konulabilir?
Ki, o 'çılgın emlakçı', 'Gazzelilerin Mısır, Ürdün tarafından kabul edileceğini, kabul edilmemesi durumunda, Ürdün ve Mısır'a yaptıkları Amerikan yardımını kesecekleri'ni ilân edip, 'Gazze'yi satın almaya kararlıyım..' diyebiliyor.
Cinnet geçirmiş bir huysuz ihtiyar.. Ne dediği ve ne yapacağı belli değil!.
*
Evet, yeni başkanlık töreni sırasında, eline aldığı kılıçla mahalle çocukları gibi, dans hareketleriyle güç gösterisi yaparken; Roma'nın, Hz. İsa'nın müminlerinin eline düşmesi üzerine; Roma'yı yaktırıp, kendisi de bir kale burcuna çekilerek, 'benim olmayacaksa Roma, alevler içinde yok olsun' diye 'lir' çalan ve şarkı okuyan İmparator Neron havasındaydı bu kişi de..
*
Aynı kişi, dün de, 'Ukrayna-Rusya Savaşı'na değiniyor ve 'Ukrayna, Rusya'ya katılabilir..' kehanetinde bile bulunuyordu.
Anlaşılıyor ki, 2. Dünya Savaşı'nın galipleri olan Amerika, Rusya ve İngiltere'nin liderleri Truman, Stalin, Churchill arasında yapılan Yalta ve Potsdam Toplantıları'ndaki dünya paylaşımına benzer bir 'canavarlar arası bir yağma sofrası' daha kurmayı planlıyor ve, Putin'e, 'Sen bana karışma, ben de sana karışmayayım..' mesajı veriyor.. Ve bununla da yetinmeyip, 'Ukrayna'ya, verdiklerinin bedelini vermelerini' de söylüyor..
*
Bir ülkeye, bir rejime, dışarıdan birileri yardım yapınca, bunun, birilerinin kara kaşlarına ve kara gözleri hatırına olmadığını, borç alanların ferman da almayı kabullendiklerini bir kez daha hatırlatan bir durum..
*
Ve, kısa bir Bangladeş Raporu:
Ağustos-2024 başındaki halk ayaklanması sırasında iktidarını korumak için binlerce göstericiyi öldürten Şeyh Hasine Hanım Hindistan'a kaçmıştı.. (Bu 'şeyh' kelimesinin burada, şeyhlikle bir ilgisi olmayıp aileden gelen bir soyadı gibi olduğu da göz önüne bulundurulmalıdır.)
Şeyh Hasine bilindiği üzere, 1971'deki korkunç iç-savaştan sonra Pakistan'dan ayrılıp, Bangladeş devletini ve laik bir rejim kuran ve bu yüzden - bazı ülkelerdeki kurucu liderlere gösterildiği üzere-, kendi taraftarlarınca 'tapınma' derecesinde bağlılığa mazhar olan Şeyh Mûcib'ur-Rahman'ın kızıydı ve babası 1974'de bütün aile efradıyla öldürüldüğünde sadece Hasine, 12-13 yaşında bir çocuk olarak gizlenip kurtulmuş ve sonra da babasının taraftarlarınca iktidara bile taşınmıştı; Hindistan'ın da desteğiyle..
Şeyh Hasine, Hindistan'a sığınıp biraz soluklandıktan sonra, taraftarlarını ayaklanmaya çağırmaya başladı bu sıralarda.. Bunun üzerine, -daha önce onun babasının bütün heykellerini ve büstlerini yıkıp yok eden- hışımlı kitlelerin, Şeyh Mûcib'in resmî ziyaretgâh haline getirilen mezarını da geçen hafta tahrip ettikleri ve Bangladeş'te Geçici Hükümet'in başkanı olan 85 yaşındaki -ve dünyaca ünlü ekonomist- Muhammed Yunus'un, Hindistan Hükümeti'nden Şeyh Hasine'yi susturmasını istediği bildiriliyor.
Ancak, 1,5 milyar nüfuslu Hindistan içindeki 250 milyonu aşkın Müslümanlara her gün yeni entrikalar kurmaya çalışmasıyla meşhur Narendra Modi liderliğindeki Hint Hükümeti'nin, Müslümanları bütün o alt-kıtada zayıflatmak için, Şeyh Hasine'ye desteği devam ediyor.
*