Salı, siyasi partilerin grup toplantıları günü. Önce Başbakan Binali Yıldırım konuştu. Konuşmasının bir yerinde Kılıçdaroğlu’na hitaben “Biz Türk tipi olsun diyoruz ama siz ille de Amerikan tipi olsun diyorsanız ona da varız” dedi.
Ak Parti, başkanlık sistemini getirmek istiyor ama başından beri; “ABD modeli federasyonu ve çift meclisi öngörüyor. Biz ise tek meclisli, üniter yapıyı esas alan bir başkanlık sistemi yapalım istiyoruz” diyor.
“Türk tipi başkanlık sistemi” dedikleri de bu zaten.
Yıldırım’ın bu göndermesi, Kılıçdaroğlu’nun devirmedik çam bırakmadığı CNN Türk’teki meşhur röportajınaydı.
Kılıçdaroğlu o akşam 78 milyonun gözü önünde “Biz hiç ayrım yapmadık, PKK’lıya da gittik, DHKP-C’liye de” sözlerini sarf ettiği yayında “Samimiyseniz Amerikan tipi başkanlık sistemini getirin, tartışalım” demişti.
Kayıtları ortada. “Dedi” diyenin de “demedi” diyenin de ulaşabileceği mesafede.
Hal böyleyken, sanki o lafları kendisi etmemiş gibi dünkü grup konuşmasında “Amerikan tipi başkanlık sistemini tartışalım diyorsun. Sen önce ABD’deki eyalet sitemini istiyor musun, yani ülkeyi bölmek istiyor musun, onu söyle” deyiverdi.
Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir adam işte. Gücünü buradan alıyor, dün dediğini bugün tevil değil inkar bile etmeden yok sayarak yoluna devam edebiliyor.
Bir tür Hacıyatmaz...
CHP artık bir Türkiye sorunudur
Kılıçdaroğlu ile devam edelim...
Baykal’ın bir kaset komplosuyla hal edilmesinden sonra genel başkanlık koltuğuna oturtulan Kemal beye ilk aklı eşi Selvi Hanım vermişti.
Biraz moral bozucuydu doğrusu; daha işin başında “Sol, taş çatlasa yüzde 35 oy alır” diyerek CHP’nin sınırlarını göstermişti Selvi hanım.
Hoş koltuğa oturduğundan bu yana CHP yüzde 30’u bile göremedi, o başka.
Şimdi de oğlu akıl vermiş babasına.
Kerem Kılıçdaroğlu, CHP’nin neden Selvi hanım’ın “taş çatlasa” dediği yüzde 35’i alamadığını anlatmış.
Söyledikleri yeni şeyler değil. “Sokağa çıkmakla olmaz, evlere girebilmek lazım” diyor.
Tek Parti Döneminden bu yana CHP’nin neden tek başına iktidar olamadığı sorusunun cevabını aslında herkes biliyor. Muhtemelen Kemal Kılıçdaroğlu da.
***
Biliyor bilmesine ama “Selvi Hanım’ın tespitine ne diyorsunuz” sorusuna “Bu aile içindeki bir şey” demişti. Muhtemelen oğlunun sözlerini de böyle geçiştirecek.
Hayır, bu artık CHP içi bir konu bile değil. CHP artık bir Türkiye sorunu.
Sandıkta başarı gösteremeyip seçmenini sokağa dökmeye çalışan ve kaostan medet uman bir görüntünün -oğul Kılıçdaroğlu’nun da dediği gibi- bu partiye bir getirisi yok.
Şimdiye kadar da olmadı.
Bunu bilmesine rağmen, Kılıçdaroğlu partisinin de seçmeninin de yüzünü düşüren bu işlerin içine neden giriyor?
PKK muhibbi tavırlar sergiliyor, “öz savunma” olarak yorumlanabilecek açıklamalar yapıyor, “kan dökmeden başkanlık gelmez” diyor, şehit cenazelerinin orta yerinde “PKK’lıları ziyarete gittik” diyebiliyor.
Siyasetçi olarak kendisini de zor durumda bırakan bu cinnet retoriğini neden sürdürüyor?
Türkiye’yi karıştırmak gibi bir ihalenin zımni ortağı olarak mı o koltuğa oturtuldu?
Bunlar artık sadece CHP’li olmayanların değil CHP seçmeninin de sorduğu sorular.
Katı laikçi ideolojiye duçar olmuş CHP yapısal sorunlar yaşıyordu. Kılıçdaroğlu döneminde sorunlar çeşitlendi. Bir tür organ yetmezliği aşaması... Tedaviye cevap veremez hale geldi CHP. Bu gidişle konsolide ettiği yüzde 25’i de alamayacak ve CHP parçalayacak.