Fener kendi evinde ve seyircisinin önünde Bursaspor karşısında daha maçın ikinci dakikasında Sestak’ın attığı golle geri duruma düştü. Bu erken gelen Bursaspor golünden sonra Emre Belözoğlu’nun atmış olduğu Fenerbahçe golü ise bireysel yeteneklerini taçlandıran cinstendi. Aynı Emre, Kuyt’a atmış olduğu gol pasında ise topun direkten dönmesi şanssızlık mıydı, beceriksizlik miydi bilemem ama kaçan bir gol vardı, onu biliyorum...
Emre’nin maçın 22. dakikasında sakatlanarak oyun dışı kalıp, yerini Mehmet Topal’a bıraktı. Emre’nin olmayışı bu dakikalardan sonra takımı adına büyük kayıptı.
Meireles’i bu maçta diğerlerine göre biraz daha iyi gördüm. İkinci yarıda Fenerbahçe’nin Meireles ile atmış olduğu gol ise yan hakeme göre ofsayt, orta hakem Tolga Özkalfa’ya göre gol olduğu şeklindeydi. Aralarındaki ilginç diyalog hakemlik adına koskoca bir ayıptı.
Fener 60. dakikaya kadar iyi gözüküyor, sonrasında yorgunluk görüntüleriyle temposunu düşürüyor. Üst üste hem Avrupa, hem lig, hem de kupada oynayan Fener zaman zaman yorgunluklar yaşayabiliyor. Ki bu da çok normal zaten. Kuyt’ın atmış olduğu üçüncü Fener golüne de alkış tutuyoruz. Kanarya maç biterken Sow’un golüyle skoru da yakalayıp, 3 puanı hak etti.
Fenerbahçe, genellikle ezeli rakipleri Galatasaray ve Beşiktaş’ın kaybettiği puanlardan sonra o da puan kayıplarıyla önceki maçlarda taraftarlarını üzen olmuştu. Bu maçta gördük ki biraz da hakem kıyağına yaslayarak üç puanı, üç golle noktalayan oldu. Fenerbahçe’nin bu galibiyetinden sonra zirvedeki sıralamalar da büyük bir heyecana yeşil ışık yaktı. Hakemlerimiz son maçlarda çok kötü yönetimler sergiliyor. Bu maç da onlardan birisiydi.
Kazanan Fenerbahçe’yi bir kez daha tebrik ediyorum. Bursaspor’a da kalan maçlarda başarılar diliyorum.
Çok önemli bir notu da eklemeden edemeyeceğim. Maçın başında Kadıköy’de iki takım taraftarlarının karıştığı kavga sonucu bir baba, oğlunun gözü önünde bıçaklandı. Futbolun bu iğrenç yüzünü şiddetle kınıyorum. Bir futbolsever olarak böyle şeyleri görmek istemiyorum!