Geçmişte bu ülke, çok sıkıntılı ve acılı dönemler yaşadı. Özellikle darbelerin yarattığı kabus ortamlarının tarifi bile acı verici. İşkenceler, haksız tutuklamalar, andıçlar, sürgünler, büyük hak mağduriyetleri, faili meçhuller, fişlemeler bu dönemlerin en bariz özellikleri.
Şimdi Türkiye, daha demokratik ve özgür bir hedefe yürüyor. Bir taraftan geçmişimizle yüzleşiyoruz, günahlarımızı temize çekerek yeni bir sayfa açıyoruz, bir taraftan da demokrasimizin kalitesini yükseltiyoruz.
Türkiye’nin normalleşme sürecinin yaşandığı şu günlerde, bazı kesimler, yaşanan yüzleşmeler ve tanıklıklar üzerinden kirli bir ‘hesap görme’ operasyonu yürütüyor. Mesela, Şemdin Sakık’ın mahkemede ‘gizli tanıklığının’ kaldırılması sonucu yaptığı açıklamalar kelimenin tam anlamıyla ‘pis’ bir duruma işaret ediyor.
Kim bu Şemdin Sakık?
Bingöl’de 1993 yılında 33 askeri kurşuna dizen PKK çetesinin başındaki katil. Şimdi bu çete başı, çıkıyor ve bir takım masallar anlatıyor. Bu arada, bazı yazarları, aydınları andıçlamayı da ihmal etmiyor.
Oysa kamuoyu, bu çete başından, 33 askeri devlet içindeki hangi karanlık mahfillerin bilgisi dahilinde kurşuna dizdiklerini açıklamasını bekliyor. Ama o, gözlerimizin içine baka baka yalan söylemeye, geçmişte ‘derin devlet’ içindeki ortaklarını gizlemeye devam ediyor.
Çünkü bu olay, ucu Ergenekon’a kadar uzanan karanlık bir dönemin başlangıcıdır. Ayrıca, Bu Şemdin Sakık’ı 28 Şubat darbecilerinin ektin bir şekilde kullandığını da unutmayalım.
İşte, bazı gazete ve gazetecilerin fazla itibar ettiği Şemdin Sakık bu. Eğer, birileri Şemdin Sakık’tan medet umuyorsa, boşuna heveslenmesinler, bu katilden ekmek çıkmaz.
Evet, Şemdin Sakık’ın bazı yazarları, aydınları andıçlaması iğrenç. Ancak bu karanlık adamın ifadelerini vesile kılarak, Sakık’ın bu zırvaları, “hükümetten birilerinin de bilgisiyle” söylediğini iddia edecek kadar akla ziyan ifadeler kullananlara da hatırlatalım, buradan size de ekmek çıkmaz.
Anlıyoruz, bir süredir, “Erdoğan Ankaralılaştı” diyen bazı liberaller de, “Erdoğan Cumhuriyete karşı” diyen ulusalcılar da adeta gizli bir ittifak halinde, Şemdin Sakık’ın yalanları üzerinden Başbakan Tayyip Erdoğan’a karşı bir kampanya başlatma telaşına kapıldılar.
Bu nasıl bir medya zihniyetidir ki, bazı gazete ve tetikçi internet siteleri elinde 33 askerin kanı olan bir katile itibar ederek, tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi bazı aydınları andıçlama utancına ortak olurken, bazı sözde liberal aydınlar da yine Şemdin Sakık’ın zırvaları üzerinden iktidar düşmanlığı üretebiliyorlar.
Kısacası, Şemdin Sakık’la işbirliği yapan tetikçilerle, bu katilin yalanlarına sığınarak iktidara vurmayı marifet sayanlar aynı zihniyet düşüklüğünde birleşiyorlar.