Dün TBMM'de HDP tarafı kadına yönelik şiddetin araştırılması konulu bir önerge verdi. Sosyal medyada ve Birgün, Evrensel gibi PKK sözcüsü Özgür Gündem'i aratmayan yayınlarda ve CHP'ye yakın medyada "AK Parti ve MHP grubu kadına yönelik şiddetin araştırılmasını önerisini reddetti" şeklinde verildi haber. Olay bu zaten daha ne söyleselerdi, diyebilirsiniz. Klasik CHP taktiğidir bu, zaten işleyen kendilerinin de üyesi oldukları komisyonlar dururken boş yere Meclis'i meşgul etmek ve muhalefet partisi olarak kendilerini gündem yapmak için habire araştırma önergesi verirler. Yapılmışı vardır, yapılanı vardır, ama yok onlar ille de verirler.
HDP'lilere ağabeylik yapıyorlar belli ki diyeceğim ama kimin kime ağabeylik yaptığı da meçhul. Önergeden sonra söz alan AK Parti Milletvekili Sare Yılmaz kadına yönelik şiddet konusunda hukuki ve pratik alanda alınan önlemleri tek tek anlattı. Zaten kadına yönelik şiddet, TBMM'deki Kadın erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun uhdesinde. Gerekli raporlamaları yapan ve iyileştirme politikaları konusunda yasal bir zaaf olup olmadığını araştıran alt komisyonlar mevcut. Ve tüm partilerin bu komisyonlarda ve çalışma gruplarında üyeleri var. Yani onlar da neyi ne olduğunu çok iyi biliyor.
***
HDP'nin bu önergesine müttefiki CHP destek veriyor lakin bugüne kadar bir kez olsun bir HDP'li vekilin ya da CHP'linin PKK'nın kaçırdığı, zorla silah altına aldığı, çocuk yaşta kandırdığı, infaz ettiği kızlar hakkında bir araştırma komisyonu kurulmasını önerdiğini duydunuz mu? İki ayı geçti, Diyarbakır HDP il binası önünde oturan annelerin yaşadığı şey şiddet değil mi? Aralarında kız evladı dağa götürülenler var. Kim bilir neler yaşadılar, yaşıyorlar o kızlar? Belki annelerinin hasretle beklediği o çocukları hayatta bile değil.
Suratlarından melanet akan Cemil Bayık, Mustafa Karasu, Murat Karayılan gibi teröristlerin her türlü saldırısına maruz kalan, kaçmaya kalksa infaz edilen, çatışmalarda en öne sürülüp ilk elden can verenler... PKK'nın bütün bu yaptıkları kadına yönelik şiddete girmiyor mu? Ama bunları gündeme getirmek PKK'yı incitebilir, öyle değil mi?
***
Önergeyi veren vekil hanım bir de broşür dağıtmak istemiş, "İtaat etmiyoruz" yazılı. Altına "Kandil'de başka" yazsalarmış yerinde olacakmış. Bu eylemi Kandil'in talimatıyla yapmadıklarından bile emin olamıyoruz, ne yazık ki…
***
Kadını alet ettikleri bu tiyatro sahnelenirken çınlayan bir ses bizi 28 Şubat günlerine geri götürdü. Ecevit'in "Bu kadına haddini bildirin" dediği ve Meclis sıralarından erkekli kadınlı Kemalist bir güruhun tamtamlar çalarak ve tepinerek Meclis'ten başörtülü vekil kovdukları o sahne canlandı gözlerimizin önünde.
AK Parti Grup Başkan Vekili Av. Özlem Zengin konuşurken CHP'li vekil Engin Özkoç "Bu hanımefendiye haddini bildirin" diye bağırdı.
Sokakta başörtülülere yapılan saldırılar, "cumhuriyet kadını" paçozlukları, Meclis'te "had bildirme" hadsizliği falan, bütün bunlar belli bir kesimin eline güç geçse yine toplumun ekseriyetine hayatı zindan etmek için sabırsızlandığını gösteriyor.
Ne yazık ki Türkiye'nin temel toplumsal çelişkisi olmaya devam ediyor yaşam tarzı laikliği. Bazen dil sürçmesiyle bazen, bazen hakir görerek, bazen de temel insan haklarını elinden alarak ya da darbe yaparak kendini hissettiriyor.
Bir daha eski günlere dönmemenin teminatı da yok ne yazık ki.
Ayıplamak, ancak haya edenler için yaptırımdır zira.